kim özlerdi avuc iclerinin kokusunu

death in babylon
can yucel siiri:




o kadar da onemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi mumkun olmayan bosluklar
birakilmasaydi eger.

dayanilmasi o kadar da zor degildir,
buyuk ayriliklar bile, en guzel yerde baslatilsaydi eger.

utanilacak bir sey degildir aglamak,
yurekten suzulup geliyorsa gozyasi eger.

yuz kizartici bir suc degildir hirsizlik,
calinan birinin kalbiyse eger.

korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan butun derilerden soyunabilseydi eger.

o kadar da yurek burkmazdi alisilmis bir ses,
hicbir zaman duyulmasaydi eger.

daha cabuk unutulurdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.

belirsizlige yelken acardi iri ela gozler zamanla,
oylesine delice bakmasalardi eger.

cabuk unutulurdu islak bir opucugun yakici tadi
belki de,
kalp, gogus kafesine o kadar yuklenmeseydi eger.

yerini baska seyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.

duslere bile kar yagmazdi hicbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir
yaralamasaydi eger.

su gibi akip gecerdi hic gecmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.

rengi bile solardi duslerdeki saclarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.

o buyuk, o gorkemli son, olum bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.

o kadar da cekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sonmemis olsaydi eger.

bu kadar da isitmazdi belki de bahar gunesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.

kahvaltidan da once sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir ozlem dalgasi meydan okumasaydi eger.

anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz cay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.

uykusuzluklar yikip gecmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipekten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.

issiz bir yuva bile cennete donusebilirdi belki de,
sicak bir gulusle isitilsaydi eger.

yoksul dusmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler boylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger.

inanmak mumkun olmazdi her askin bagrinda bir
ayrilik gizlendigine
belki de, kartvizitinde "onca ayriligin birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eger.

gercekten boynunu bukmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.

issizliga teslim olmazdi sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amacsiz gezintilerle
avunmaya kalkmamis olsaydin eger.

sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
yalniz kalmaktan korkmuyorum da, ya canim ellerini
tutmak isterse...

evet sevgili,
kim ozlerdi avuc iclerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde gorkemli bir yasanmisliga taniklik
etmis olmasalardi eger!!

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol