telefona bakmamak

pipisik
"hangi telefona" dediğinizi duyar gibiyim; çalan telefona mı yoksa telefonun kendisine mi; sorular bunlar, normal bir insanın farkı aptal olandan üstün olması. üstün insan zaten adı üstünde, übermensch dediğimiz ve nietzsche’nin de dediği gibi bize fazla olan insan sınıfından gelişmiş canlı oluyor, bizle bir alakası yok kısaca. sanırım insanlığın temel sorunlarından biri de "dünya neden böyle" derken bu sorunun aslında kendinin de içinde olduğu geleneksel ama çağdışı hipotezi anlamlandıramaması. "gel" diyorsun, gelmiyor, böyle bir arkadaşlık olmaz olsun. e yarın sen çağıracaksın, bak bakalım ben gelecek miyim, yavşak. günümüzde soğanların tadı kalmadı. nerede tatsız soğan var, hepsi manavlarda marketlerde baştacı edilmiş, burnu büyümüş, yüz vermemek lazım. elma ye daha iyi. bisikletin ön tekerleği gibi. geçenlerde -dündü o geçenler dediğim- süleymaniye camii’ni gezdim, tam karşısında döner yedim, güzeldi masalar sandalyeler filan. hava çok sıcaktı, kurbağalar vıraklıyordu o yaz gecesi rüyamda. sen yoktun, belki de vardın, ben yoktum. şiir de böyle bir şey işte, insanın aklını alması an meselesi. bamyayı ayıklamadan tencereye atarsan yapış yapış oluyor. o yüzden sabahları kumrulara bulgur veriyorum, bir kedi ağlıyor uzaklarda bensizce. çalıyor gene bak, duymamazlığa geliyorum. bakmıyorum, hem telefonun kendisine hem çalan telefona. bisikletin ön tekerleği mühim, daha sonra onu da anlatacağım, aklımda, unutmam hiçbir şeyi. kaydedelim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol