şöyle eskilere doğru gidince, kalemtraşla ucu kırılmadığı halde çöp kutusunun başında kalem ucu açtığımız günleri hatırlayınca aklıma gelen bir ayrıntıdır bu.
hemen hemen her sınıfta bir ya da bir kaç öğretmen yalakası sümüklü öğrenci vardı mutlaka.
şu gibi diyalogları duymak çok mümkündü ;
- örtmeniiiiim selim kıç dediiii !
- örtmeniiiiim fuat bana pipisini gösterdi !
- örtmeniiiiim bıtbıtcan defterinin sayfasını kopardııııı !
gibi..
bunların geneli kız öğrenciler olurdu nedense ! ama erkeklerden de bunu yapmayan yok değildi. ispiyonlamak nasıl bir kıdem artırıcı davranış olarak görülüyorsa artık, herkes birbirini ispiyonlar dururdu. öğretmen de çok s.kine takıyordu sanki ! laf olsun diye bir ilgilenme cümlesi, o kadar. ya da ispiyonu yapana "aferin" der geçer filan !
o öğretmenin yerinde de olmak istemiyor insan düşününce. kırk kadar velet, her biri ayrı bir dert. sürekli sana gelen ipe sapa gelmez şikayetler, nato kafa nato mermer bir ton öğrenciye ders anlatma çilesi , ohooo ben olsam çıldırırmışım mesela..
- örtmeniim, haluk dersini yapmamış
+ sana ne kızım, sana ne ! bak dersine !
gibi olurdu ben öğretmen olsam.. iyiki olmamışım.
yine de samimi günlerdi. özlenmiyor değil. en azından yaşımız tek haneli rakamlardaydı. şimdiki gibi her doğum gününde ; "ölüme bir yıl daha yaklaştım" gibi düşünceler sarmıyordu bedeni. of ya. çocuk olarak kalmak nefis bişey olurmuş aslında. öyle bir hakkımız yok. doğ, büyü ve öl ! hiç biri bizim elimizde olan şeyler değil.
sıkıyorsa doğma, büyüme ya da ölme. nerdeee. insan ömrü 500 yıl olacak diyorlar. küfür edecem ayıp olacak. ulan şerefsiz herifler, madem olacak 500 yıl, bir an evvel olsun. ben öldükten sonra 1000 yıl olsa ne yazar ? ipneler.
en çok da insan ömrünü uzatmayı planlayan bilim adamına acıyorum. 80 yaşında tam formülü bulunca kalp krizinden tepe takla oluyomuş, ne komik ve acı olur ha..
neyse, muhabbetin yönü değişti bi dakkada. başlık neydi, konu ne oldu ! evet, başta da dediğimiz gibi ilkokul öğrencileri baya bir yalaka oluyorlar nedense.
(bkz: müthiş son)
öğretmen yalakası ilkokul öğrencileri
(bkz: öğretmen yalakası veliler)
çocuğun mikroskobu vardı lan;
ilkokul cıvıl cıvıl bir dünya, boş beleşlik, en büyük derdin teneffüste ezik kola kutusuyla yapacağın maçta kaç gol atacağın ya da cebindeki para bir abur cubur daha almaya yetecek mi olduğu zamanlar. kızlarla ilişkiler, amerikan yerlileriyle ingiliz kolonileri arasındaki ilişki gibi en küçük açıklarını yakaladığın olayda salak salak bağırarak dalga geçmelerin, vurup kaçmaların, önümüze gelene bin tekmelerin hırla uygulandığı yoğun alarak yaşandığı zamanlar. tabi bunun ceremesini fazlasıyla çektik, ne kadar da malmışız, yıllar sonra lan bir kız vardı taş gibi adı neydi gayretleri, sanal ortamlarda sonuçsuz kalan o kızları bulma çabaları baş gösterecekti.
5 inci sınıfın başı, sınıfın belli bir komün düzeni oturmuş, sosyal tabakalar oluşmuş artık bir olgunluk çağının yaşandığı zamanlar, ilk çocukluktan orta çocukluğa geçiş dönemi . dersin biriydi o girdi içeri tombul, şirin görünümü, ukala bakışları ve bizimle teneffüslerde asla maç yapmayacağını ele veren pırıl pırıl tertemiz yakasıyla girdi.
ilk izlenimden anladığımız grubumuza almayacaktık, çizgiler çizilmişti ve hiç bir gruba giremedi de fakat akıl almaz bir hızla yıllarca öğretmenimizin çiçek olun çocuklar dediğinde dediğini iki etmemiş emektar öğrencilerini, bizleri öğretmenin gözünde geçmeyi başardı. annesinin de bizim okulda öğretmen olmasının payını varın siz düşünün ve bu çocuk derse mikroskopla geliyordu. bizim o zaman için mikroskopla ilgili tek bilgimiz lam ve lamel ken bu dallama bildiğin mikroskobuyla derse giriyor, öğretmenin ricasıyla da mikroskobundan o abidik yapraklara, canlı hücrelere 2 sn bakmamız için bize izin veriyordu.
öğretmen onu çok sevmiş, bilgi yarışması, gezi, en çok istenilen eğitsel kol başkanlıklarını bu çocuğa vermişti.
herifin bir yaptığı öğretmenin gözünde değerli oluyor kızlar da hafiften ona yavşamaya başlıyordu. ipler elden gidiyordu artık 2 inci teneffüste kutu kolamızla maç yapmıyor, burak ın ne kadar adi, içten pazarlıklı, göz bürümeci biri olduğu hakkında hararetli tartışmalara giriyor ve onu ağız, burun dövmeyi düşünüyorduk, öğretmenin yeni gözdesi olduğu için kimsenin g.tü yemiyor tekrar lan ahmet bu sefer bizden gibi bir çıkışla konuyu dağıtıp maçımıza dönüyorduk.
ilkokul cıvıl cıvıl bir dünya, boş beleşlik, en büyük derdin teneffüste ezik kola kutusuyla yapacağın maçta kaç gol atacağın ya da cebindeki para bir abur cubur daha almaya yetecek mi olduğu zamanlar. kızlarla ilişkiler, amerikan yerlileriyle ingiliz kolonileri arasındaki ilişki gibi en küçük açıklarını yakaladığın olayda salak salak bağırarak dalga geçmelerin, vurup kaçmaların, önümüze gelene bin tekmelerin hırla uygulandığı yoğun alarak yaşandığı zamanlar. tabi bunun ceremesini fazlasıyla çektik, ne kadar da malmışız, yıllar sonra lan bir kız vardı taş gibi adı neydi gayretleri, sanal ortamlarda sonuçsuz kalan o kızları bulma çabaları baş gösterecekti.
5 inci sınıfın başı, sınıfın belli bir komün düzeni oturmuş, sosyal tabakalar oluşmuş artık bir olgunluk çağının yaşandığı zamanlar, ilk çocukluktan orta çocukluğa geçiş dönemi . dersin biriydi o girdi içeri tombul, şirin görünümü, ukala bakışları ve bizimle teneffüslerde asla maç yapmayacağını ele veren pırıl pırıl tertemiz yakasıyla girdi.
ilk izlenimden anladığımız grubumuza almayacaktık, çizgiler çizilmişti ve hiç bir gruba giremedi de fakat akıl almaz bir hızla yıllarca öğretmenimizin çiçek olun çocuklar dediğinde dediğini iki etmemiş emektar öğrencilerini, bizleri öğretmenin gözünde geçmeyi başardı. annesinin de bizim okulda öğretmen olmasının payını varın siz düşünün ve bu çocuk derse mikroskopla geliyordu. bizim o zaman için mikroskopla ilgili tek bilgimiz lam ve lamel ken bu dallama bildiğin mikroskobuyla derse giriyor, öğretmenin ricasıyla da mikroskobundan o abidik yapraklara, canlı hücrelere 2 sn bakmamız için bize izin veriyordu.
öğretmen onu çok sevmiş, bilgi yarışması, gezi, en çok istenilen eğitsel kol başkanlıklarını bu çocuğa vermişti.
herifin bir yaptığı öğretmenin gözünde değerli oluyor kızlar da hafiften ona yavşamaya başlıyordu. ipler elden gidiyordu artık 2 inci teneffüste kutu kolamızla maç yapmıyor, burak ın ne kadar adi, içten pazarlıklı, göz bürümeci biri olduğu hakkında hararetli tartışmalara giriyor ve onu ağız, burun dövmeyi düşünüyorduk, öğretmenin yeni gözdesi olduğu için kimsenin g.tü yemiyor tekrar lan ahmet bu sefer bizden gibi bir çıkışla konuyu dağıtıp maçımıza dönüyorduk.
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
bodrum escort şişli escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?