beni asla bırakma

lost kidy
kazuo ishiguro’nun 2005 yılında yayımlanmış son romanı. arka kapak yazıları: yatılı okul hailsam öğrencileri, bahçe duvarının arkadındaki karanlık ormandan çok korkarlar. haftasonları veya tatillerde evlerine gitmezler, hailsham’dan önceki yaşamlarını hatırlamazlar. dış dünyayla bağlantıları yoktur. öğretmenler değil, gözetlenler tarafından eğitilirler. spor ve sanata büyük önem veren gözetmenler, hailsham öğrencilerine sürekli özel olduklarını hatırlatırlar ve bedenlerine çok iyi bakmaları gerektiğini tekrarlarlar. kathy h. de bir hailsham mezunu. otuz bir yaşında ve bakıçılık yapıyor. hailsham’daki en yakın iki arkadaşının yeniden hayatına girmesi üzerine, onlarla paylaştığı geçmişi gözden geçirmek zorunda kalıyor. onları özel kılan şeyin ne olduğunu ve bundan sonraki hayatlarını nasıl biçimlendireceğini daha derinden anlamaya ihtiyacı var. şu sorunun cevabını da bulması gerek: sanat ve aşk zamanı durdurabilir mi? kazuo ishiguro, yayımlandığı yıl times tarafından ingilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine alınan beni asla bırakma’da, yıkıma götüreceğini bile bile kendi kaderlerini kabullenenlere odaklanmış görünüyor. - bir kitapçıda dolaşırken arka kapağındaki tek bir sözden etkilenip aldığım kitap. daha önce hakkında hiç birşey duymamış, kimsenin okuduğunu görmemiştim ama yikima götüreceğini bile bile kendi kadererini kabullenenler oldukça sasıcı bir cümleydi. dili yalın, net, akıcı... konusu ilk sayfalarda bir yatılı okul gibi görünse de daha derin şeyler olduğunu sayfalar ilerledikçe anlıyorsunuz, şüpheleniyorsunuz birşeylerden ama uzunca bir süre net olarak o okuldaki çocukların kimler olduğunu dile getirmiyor yazar. uzun uzun anlatıyor yaşanları, zaman içinde atlaya zıplaya dolaşıyor. kimi yerlerde çok detaya giriyor o an ordaymış gibi hissediyorsunuz, kimi yerlerde ama neden bu kadar yüzeysel geçti ki diye iç geçiriyorsunuz. ama bir noktada anlıyorsunuz. aslında anlatmaya çalıştığı hiç bir örneği olmayan ama ya bir gün olursa diye aklımızdan geçirip sonuclarını tahmin bile edemeyeceğimiz bir durumun psikolojisini yansıtmaya çalışıyor. bunu anlayınca saygınız artıyor yazara.... sonu sanki sayfa sınırlaması olan bir yazının yazarın anlatacağı çok şey olmasına karşın artık bitmeli diye bitirmesini benzemiş. duygu bu kadar kısa bir biçimde anlatıldığı içinde bu kadar çarpıcı olmuş olablir. kitabın kapağını kaatır kapatmaz bu yazıyı yazdığım için emin olamıyorum. belki bir süre geçtikten sonra daha net olabilirim. yinede içimden bir ses fısıldıyor? neden kaçıp gitmek akıllarına hiç gelmedi ki? ne kadar şartlandırılmış olursak olalım birşeylere hayat ve aşk bu kadar kolay vazgeçilebilinecek şeyler mi?

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol