sevişme sahnesi

kasif
kadın içkiyi yudumlarken çıkılacak apartmanın katlarında ne gibi şeyler olacağını tahayyül ediyordu. zira işin başlangıcı aslında tam da o mekânda başlayacak gibi geliyordu ona. içinde yenemediği heyecan, yanaklarının üzerine sonradan eklenen kırmızılık pudrasına doğallık ile daha da bir vurgu katıyordu. gözleri baygınlaştı biraz; oysa daha çok erkendi yaşamsal hücrelerin kıpırtısı için.
adam, kadını yatağa atmanın yollarında, içinde yaratıcı bulduğunu düşündüğü sözleri özenle seçip kelime kelime kadına sunmaya gayret ediyordu. içinde eminlik ile bocalamak arasında gelip gitmelerle, yarı aptallığını gizleyemediği bu insansal kusurlar onu ne kadarda şirin ve aslında insan göstermekteydi . ve bu noktada ezber bir şeyler yapması gerekmezdi, bundan haberi yoktu; yazık…

kadın gülümsedi, adam rahatladı. kadın rahatladı, adam gülümsedi.


apartman ismi kadına hoş geldi. elizabeth apt. no:22.
bir daha aklından çıkmazdı kadının bu adresin en son olan kısmı. diliyordu ki gecede aklında kalırdı böyle güzel. şimdi sırada katları çıkarken sonun başlangıcının öyküsünün yazılması kalmıştı geriye.
yazara seslendi kadın:
- lütfen bu defa beni mutlu et, tatmin et. artık açlıktan yorgun ve bitkinim. arayışları bu defalık bir başka hikayeye bırak.
yazar irkildi yalnız ve yazı ile dağılmış odasında. – dikkat; yazar burada odasının dağınıklığından bahsetmemişti sevgili okur!

adam apartman kapısını açarken güzel bulduğu ve deli gibi arzuladığı kadına, itekleme gücü ile şişen pazusuna baktı, erkekliği şöyle bir kıpırdandı. yarım olan özgüven, bu işveli hareketlenme ile tamamlandı. o erkekti, diğeri kadın. o sertti, diğeri yumuşak. birbirini tamamlayan nice kimyasallarla bezeli bir gece, onları beklerdi nimetleriyle.

kadın, ona açılan kapının önünde duran kolun üst kısmındaki şişik sertliği gördü, derinden bir ohhh çekti. biraz güvensizliğin şımarıklığı üzerinden gitmiş, rahatlamıştı. oysa bunu içtiği şarap yapmalıydı.



kadın çıplaklığından şimdi daha da bir utandı. oysa iki beden yek olurken bunu duyumsamamıştı. o zaman olmadıysa, şimdi neden oluyordu ki? yoksa, yoksa yine mi o esnada kendisini kandırmaya çalışmıştı! galiba içkinin etkisi geçiyordu. balkabağı tadında bir gece daha onu bekliyordu. şeftali tüylü cinsel bölgesinin sıcaklığını ve kasılıp kendini bırakan hayvani duygularını anımsadı bir öncesi sahnedeki rolünü hatırlayarak. rol?..
yine mi?..
ve kadın bebeksi suratı ile tüm üzgünlüğünü yazara gösterdi. - yazar burada burkuldu. belki de kendi gerçeğini yazıyordu şuursuzca.

erkek, tanrısal bir ego ve güç ile sertleşmiş kamışını bereketli tarlaya daldırabilmenin zaferi ile tatmine ulaşmış, banyoda kendini temizlerken ayna karşısında şişirdiği pazusuna bakarak: “aslanım benim, heyyyttt” dedi.
dili laf yapıyordu ya, en çok da bunu seviyordu. tüm kadınlar onundu, zekasına bereket, bel kemiğine kuvvet!

***
okur burada yazara kızıyor. yazar hayatın erkliğinden dem vuruyor;
okur burada yazarı anlamaya çalışıyor; yazar kadın olup da kadını edilgen yazmanın mahcubiyetini çekiyor;
okur burada en azından hayatın gerçeğini bir parça hayal ile süslesin istiyor; yazar da bunu kadına ihanet olarak göreceğinden “yapamam” demekle yetiniyor...

...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol