kırk yillik kani olur mu yani

aysemayse
kânî 1712 doğumlu tokatlı bir şairdir. istanbul’da çeşitli memuriyetlerde vazife alan kânî, kendi hâlinde takılan ve pek söz dinlemeye gelmeyen biri olduğu için silistire’ye gitmiştir. öteden beri kâtiplik yaparak geçimini temin eden şair, rumeli’de gezdiği birçok bölgede yüksek rütbeli beylerin kâtipliğini yapmıştır. ve bir ara bükreş’te iken gönlünü hrıstiyan bir güzele kaptırmış.

şairimiz bu güzel ve genç kıza evlenme teklifi yapmaya karar verir, hrıstiyan güzel, böyle bir teklifi öteden beri bekliyor ve aslında kabul etmeye hazırlanıyordu. fakat bir şarta bağlı idi… o da, kendisi gibi kâni’nin de hrıstiyan olmasıydı…

sonunda kâni teklifini yaptı ve ardından hiç beklemediği bir cevapla karşılaştı… kız dedi, “peki kabul ederim ama o zaman sen de müslümanlığı bırakıp, hrıstiyan olursun!” bu şartın imkansızlığını bilen şairimiz, biraz da mizahla karışık işte o meşhur sözüyle karşılıkta bulundu: “kırk yıllık kâni, olur mu yani.

bu sözden iki mana çıkmaktadır. bugün bir çoğumuzun anladığı ve hayal kırıklığı ile söylenen “bu kadar da yapılmaz, böyle de olmaz yani” gibi bir anlam.

fakat öte tarafta “yani” osmanlı’da gayri-müslim tebaa arasında yaygın olarak kullanılan bir erkek ismidir. müslüman olmayanların kullandığı bu yani ismine mahkeme kayıtlarının tutulduğu kadı sicil defterlerinde sıkça rastlayabiliriz. yani şairimiz demek istiyor ki, “40 yıldan beri müslümanlık’tan ayrılmayan kâni, bu saatten sonra din değiştirip, yani olmaz…”

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol