ailesini bırakıp her gece kahveye giden erkek

redcrow
erkek diyorum ama aslında erkekliği ile ilgili ciddi soru işaretleri var kafamda. aslında onun da var ama okey döşemekten beynine kan gitmediği için fark etmiyor/edemiyor. beynine kan gitmeyen adamın sikine de kan gitmez, sikine kan gitmeyen adamın da sonu selamet değildir.

bu tiplerle dolu bu ülke. her mahallenin camları sis toplamış kokuşuk barakalarında toplaşıp kendilerini okşuyorlar. evde karısı varmış, çoluk/çocuğu varmış sikinde değil adamın. onun tek derdi okey atıp çay paralarını rakibine itelemek. ondan şeni, ondan mutlusu yok o duman kokulu kuytu masada. kokuşuk ceketli arkadaşlarının yanında hep şen, hep mutlu. hiç sinirlenmez, sinirlense de iki futbol muhabbeti çakar kurtulur tüm dert ve tasalarından. oldu ya çok sinirlendi, hiç önmeli değil, ne de olsa evde sinirini almayı bekleyen karısı ve çocukları var, istediği gibi kükrer onlara, hırpalar, döver, aşağılar. nedir ki? elin oğluna geçmez nazı, kodumuydu ağzına somsuğu rezil eder tüm kahveye.olsun, ne de olsa yanlarında olmadığı kutsal bir ailesi var. yaşasın çekirdek aileyi yıpratma özgürlüğü.

fakirlikten şikayetçi olduğu için ordadır hep. dertlerini ve mutsuzluğunu kendi gibi mutsuz olduğu hiç belli olmayan arkadaşlarının yanında unutur. parası yoktur ama hergün kahvede harcadığı 10 ytl nin, ayda 300 ytl ettiğini hesap edemeyecek kadar da acizdir. evde damlayan musluğun, çalışmayan ütünün, taşınması gereken eşyanın, bakılması gereken çocuğun sorumlusu da o değildir. elinden gelmez zaten böyle işler. yakışmaz erkek eline. onun en iyi yaptığı şey, elindeki oyun kağıdı destesini simetrik biçimde sıralamaktır. erkek olduğundan pek bulaşmak istemez kurduğu ama bakmadığı yuvasına. yakışık almaz zaten herkes kahvedeyken evinde, karısının dibinde oturmak. "hanım köyülü" mü desinler kocaaaa adama? ona yakışan, acil bir durum olduğunda oyun masasını bırakıp olaya müdahale etmektir. "müsadenizle beyler" der, izin ister, kusura "bakmayın" der, "ufak bir iş için eve gitmem gerekiyor!!" diye gönül alır. ekstrem bir iştir akşam saatinde evde olmak, doğrusu kahvecinin kucağıdır.

kimi kadının hoşuna gitmektedir bu durum. aslında hiçbir kadının doğası gereği hoşuna gideceğini zannetmiyorum ama doğa siken adamların ülkesinde bu durum normalleşir zamanla. "ne kadar uzak olursa o kadar iyi" durumuna geçilir. evde kalıp sorun çıkartacağına dışarda olması herkesin selameti içindir. hem evde kalıp ne yapacak ki? tenezzül edip, oturup iki kelam laf mı edecek karısıyla? ya da yere oturup çocuklarıyla çocuk mu olacak? kime yarayacak evde kalması? büyük ihtimalle kimseye. olan kahvecinin 5-10 kuruşuna olacak.

yanık kalan ampüle yazık, mumda oturun amına kodumun yerinde.

"abartmışsın" diyen azınlıktan yanadır. gerçek çoğunluk şu an kahvede çay çektiriyor.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol