gölge haramileri

zifir
kits’in altıncı şarksı. sagonun fars ve arap diline hakimiyeti özellikle nakarat kısmında çok belli oluyor. ssözleri de şu şekilde kendilerinin:

akar sular dönmez geri tıpkı gençliğim gibi
bebekti ceninin ergeni, bir erdi büyümüş meyvesi.
sakal-bıyıkla geride kaldı yunusun hamlık evresi
sivilce-akne katledildi soldu yüzümün güneşi
ve çivisi düşmüş tablolarda bir resimdi kendisi
kükreyen şu gökyüzünde kuşun kilitli kafesi
tersi döndü güvenin ansızın belirdi dostun hilesi
fincan kahve içtim kursağımda kaldı telvesi.
kırıştır yalan kahpesi
baştan akıl alır ya cilvesi
yıkar geçer bir dostun düşmancasına hamlesi
iki boy aşmış ihanetin ki kat’i yok bahanesi
hayrından umutsuzum getirme bari şerrini
ve hepsi aynı yolda yolcu onca bedenin kellesi meydan önüne dizilecek ve alınacak ifadesi
dualar olmasaydı kim koyardı kalleş iblisi ?
kalbim ak da pak da desen yüzünden yansır pisliğin...

altın harflerle yaz mahlasımı. halvetim kasvet, kem gözlere şiş !... (kem gözlere şiş yoo yo yoo)
câdü ya herru !.. ya merru!... kaf kef, gölge harâmilerine bir selam çak !... (selam, selam, selam)
abile patladı, demlenir sîmam, nûşinrevandan handan ummam ben. (sago kaf-kef ow shit...)
ahu-yi felek mum, ben şamdan. düşmez kalkmaz bir allah’tır uyan !... (uyan, uyan, uyaaaaan.)

sago sus!...
husus derin çukurda içine sin pusu kuran huşû içinde gözlerinde kin belirgin.
vay senin şu kindar halin
hin planların var hin
cenin büyüdü savaşa girdi silahlarımı bana verin.
yardan sarkıttığın dostlarından kaçının ipini tuttun ?
onlar güldü, sen somurttun
kalbinde kaç gül kuruttun ?
hatırlarından yüzde kaçını unuttun ?
senin adını anmamak şartıdır dostluğumun...
rap’ten olma gökyüzünün güneşi sago bu benim yüzüm
gölgeme sığınır manâ özüm, hicran çölüne düştüm.
yüz pınar yaş akıtsın gözüm
kendi başıma öğrendim
kendim büyüdüm
dudaklarıma gömdüm.
sanma şâhım herkesi sen sadıkâne yâr olur
herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur.
sadıkâne belki ol âlemde serdâr olur
yâr olur ağyâr olur serdâr olur dîdâr olur...
elchi
sago’nun girişinde, "varabildiğin yere kadar var, var, var, vaar" diyerek dakika bir gol bir dedirten şarkılarından biridir.
ayrıca yavuz’un dörtlüğünün bir de özelliği vardır;

sanma şahım / herkesi sen / sadıkane / yâr olur
herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur.
sadıkane / belki ol / alemde / serdâr olur
yar olur / ağyâr olur / serdar olur / dîdâr olur...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol