24 şubat 2008 galatasaray kasımpaşaspor maçı

passive
erhan küçük’ün ilk yarının son dakikasında saçma sapan bir serbest vuruştan attığı golle kasımpaşaspor’un 1-0 önde götürdüğü maçtır. maça, barusso sağ bekte emre güngör ise önliberoda başlamıştır. bilemiyorum..
chavez
0-1 biten maçtır. galatasaray, rakiplerinin kazanamadığı hafta kazanmama geleneğini sürdürmüştür. aferindir.
mad
galatasaray’ın saçmaladığı maç olmuştur. 22 haftadır ligin en kötü takımı olarak görülen ve sadece 3 galibiyet ve 3 beraberlik alarak 12 puan toplayan takıma kendi evinde yenilmek kadar aciz bir şey olamaz efendim.

ezeli ve ebedi rakibin dün kendi sahasında puan alamamış ve sen bunu biliyorsun arkadaş bugün maça çıkmadan önce. insanda bi hırs olur kazanmak için. iki top yapar, hucüm geliştir. hiç birisi yoktu kısacası bugün galatasarayda. kasımpaşa da çok rahat oynadı ve frikikten attığı golle maçı 1-0 kazandı.

tabi maçı kaybetmesinin bir sebebi de kalli’nin taktiksel hatası oldu. ön libero oynayan barusso’yu sen git sağ bekte oynat. ne güzel. defans oynayan emre’yi orta sahaya koy. 25 dakika sonra olmadığını görüp yerlerini değiştir. takım yapboz haline geldi kalli, ne olacak bu iş? ayhan hala hazır değil, kalli hala ayhan’da ısrarlı. carrusca denen bir futbolcu var geldiğinden beri kaç maç oynamış da böyle kritik bir dönemde sahaya sürüyosun bunu.

vesselam; maça gelen taraftara yazıktır, günahtır. evde sinirden bağıran çağıran taraftara yazıktır, günahtır. leverkusen maçını affetireceği yerde takım saçmalamıştır bu gece.

çarşamba günü ali sami yen’de fenerbahçe’yle kupa maçı, pazar günü ise inönü’de beşiktaş maçı vardır. alınacak iki mağlubiyetle neler olur çok merak etmekteyim.
sepulturk
saat 11:30 evden çıktım. arkadaşımla buluşacağım, eski günleri yad edeceğiz. saat 12:30’da kadıköy’deyim, saat 13:30’da arkadaşımla buluşmam gerekirken arkadaşımı arayıp "şöyleyken böyle" diyip bir bahane yaratıyorum ve ekiyorum onu. çünkü aklım takımımda. hafta içi leverkusen’den 5 gol yemişler, moralleri bozuktur, onları desteklemem lazım diyorum. zaten ayaklarımın beni otobüsten iner inmez götürdüğü biletix bayisinde alıyorum soluğu.

dışarılarda sürttükten sonra saat 17:30’da alıyorum yeni açık’taki yerimi. stadın boş olacağını düşünürken neredeyse yer bulamayacığımın farkına varıyorum. herkes gelmiş takımına sahip çıkmış. bütün kalbiyle takımını destekliyor. bütün oyuncular önce topluca tribünlere çağrılıyor, akabinde tek tek çağrılıp alkışlanıyor. "olur böyle şeyler takmayın kafanızı, biz hep arkanızdayız sizin. aynı 14 sene şampiyon olamadığınız zamanlardaki gibi" mesajı sesler kısılana kadar tezahurat yapılarak veriliyor.

hakem ve tayyip’in takımı da sahaya geldikten sonra maç başlıyor. seyirciler it gibi bağırırken tirbünlerde sahada ruhsuz bir takım. herkes şok içinde. hayatında sol bek oynamamış olan ahmad barusso’nun yaptığı hataları izliyoruz. yine hayatında hiç ön libero oynamamış emre güngör ne yapacağını bilmez halde dolaşıyor. allah’tan kalli’nin aklı otuzuncu dakikada başına geliyor da bu iki oyuncunun yerlerini değiştirip biraz çeki düzen veriyor.

galatasaray’da bir ayhan akman gerçeği vardı. takımı toplar, savunmaya yardım ederdi, atak başlatırdı. o görevi orkun’a vermiş artık anladık. bir kere ileriye pas atmaz mı bir adam ya. ha denedi, onlar da direk rakibe. sol kanatta da sanırım alt yapıdan çıkarılan yeni bir çocuk vardı. daha çok genç belli. topla ne yapacağını bilmiyordu ama olacak gibi bu çocuk. üstelik galatasaray büyük bir iş yapmış ve yurt dışından getirmiş bu çocuğu türkiye’ye. sanırım carrusca adı. ileride adını duyabiliriz sıkça.

bütün tirbündekiler lincoln’e inanılmaz sert çıktılar. bilmiyorum televizyondan ne kadar görüldü ama tabiri caizse lincoln sahada resmen dayak yedi ve hakem abimiz sağolsun yetmiş küsürüncü dakikada utana sıkıla bir kart çıkardı kasımpaşasporlu bir topçuya. kısacası lincoln’u de bir şekilde oyundan düşürmeyi becerdiler. alex’in fenerbahce’de ilk günlerindeki acizliğini gördüm ve kahroldum. forvet hattında ise orta saha bu kadar boktan oynayınca ümit karan ve shabani nonda hiçbir şey yapamadılar. gariplerime top gelmedi ki adam gibi.

sırada orkun uçar var. bu adamın artık bu takımda işi yoktur. sen 5 gol yiyorsun, taraftar geliyor seni destekliyor, frikikten saçma sapan bir gol yiyorsun. e müsade et bu taraftara. o soğukta gelip seni desteklemişiz ne olursa olsun, biraz da kızalım. ama orkun uşak efendi ne yapıyor. seyirciye el kol hareketleri, bir artislikler. seyirci zaten sezon başından beri sana güvenmiyordu orkun, her maçta tedirgindi sen kalede olunca. ama sen bu krediyi bu maçtan sonra seyirciye el kol hareketleri yaparak çok feci harcadın.

hakeme ise bir şey demek istemiyorum. olmayan bir faule faul dedi. o faulun sağladığı frikikten gelen golle tayyip’in takımı maçı kazandı. biz ise evlerimize seslerimiz kısık, boynumuz bükük döndük. 20bin kişinin bir ağızdan yaptığı, iç ısıtan tezahuratları hatırlayarak;

(bkz: i love you hagi)
ve
"taçsız kral metin oktay
tek aşkıydı galatasaray
senin gibi cimbomluyu
unutur mu bu taraftar"
memre
gs nin yenilmesi hiç şaşırılıcak birşey değildir çünkü ne zaman fener kaybetse cimbomda kaybetmektedir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol