cok unlu bir edebiyat kuramcisidir. manchester universitesiinde kultur kurami profesoru olarak calismaktadir.ozellikle marksist kultur kuramina yaptigi onemli katkilarla taninir. shakespearein oyunlarini marksizmden psikanalize, feminizmden gostergebilime cok genis bir kuramsal yelpaze icinde incelemistir.
terry eagleton
yakın dönem filozofu ve eleştirmeni. marxist kuram üzerine çokca yoğunlaşmıştır, neo-marxist olarak görülür ve raymond williamsın öğrencisidir.
şu anda lancaster üniversitesi english & creative writing bölümündedir. geçtiğimiz hafta, manisa, celal bayar üniversitesi, ingiliz dili ve edebiyatı bölümünün düzenlediği 4. uluslararası idea konferansına katılmış ve "death of criticism?" başlıklı bir bildiri sunmuştur.
kuramdan sonra diye bir eseri vardir bu muhteremin.
http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=271
"- öncelikle kitaplarımın türkiye’de geniş bir etkisi olmasından çok memnunum, özellikle de genç nüfus üzerinde, bu çok önemli. elbette her zaman geniş kitleler tarafından anlaşılacak biçimde yazmaya çalışıyorum. toplumdan geri bildirim almaktan memnunum, genelde bunu becerdiğim söylenebilir. belirli bir bağlamda yazdığınız bir eserin başkaları tarafından nasıl anlaşılacağını anlamak zordur. sanat eserleri için de öyledir ya, belirli bir tarihsel çerçevede üretilir ama sonra farklı durumlarda tüketilirler. yine de genelde seyahat etme ve insanların eserlerimi nasıl kullandıklarını görme şansım oldu. mesela dünkü konferansta türkiye’nin belirli problemleri, kimlik, kültür problemleri gündeme geldi. çalışmalarımın geniş bir bağlamda kullanılıyor olduğunu görmek ilginç oluyor elbette. çeviriye gelince, eserlerim elbette pek çok dile çevrildi. ama daha bugün birine söylüyordum; sadece fransızlar çeviri ihtiyacı duymuyorlar. fransızlar feci kültürel şovenistler. başka bir yerden iyi bir düşünce gelebileceğine inanmıyorlar (gülüyor)."
öncelikle, kitaplarının türkiye’deki genç nüfus üzerindeki etkisi hoş bir şey. buna katılıyorum. ahaha. ama batılı radikal aydınlarla yapılan bütün röportajlarda orhan pamuk ve türkiye’de kimlik sorunları üzerine yüzeysel bir iki geyik dönmesi canımı sıkıyor. cahillikse cahillik, hala yeni anayasa paketi üzerinden birtakım iyileştirmelere kucak açan yesmanlerle batıda taşak geçilmesi, batı açısından değil, bu ülke açısından iyi bir şey. önce adam olsunlar. iktidarın şimdiye kadar neyi yaptırmadığı kadar, neyi yapamadıkları üzerine biraz kafa yorsalar diyeceğim, oradan da 80 yıllık jakoben tahakküm çıkacak, ben daha beter sinirleneceğim. babaerenler’e gelmek istiyorum acil. ekşi sözlük’te richard dawkins vs. terry eagleton başlığındaki tartışmalar, son yılların militan ateizminden, akademik literatüre, dinin tarihsel - toplumsal işlevlerine, daniel dennett’tan pierre bourdieu’ya kadar, hatta zorlarsanız, yığınla uyumsuz edebiyatı da işin içine katabilirsiniz, bir çok kapıya açılabilecek zenginlikler barındırıyor. çıktılar üzerinde ünlemli, "oha"lı şirinlikler yaparken farkettim, bir yerlere taşırmam gerekiyor bunu. repleri unutmayalım.
"- öncelikle kitaplarımın türkiye’de geniş bir etkisi olmasından çok memnunum, özellikle de genç nüfus üzerinde, bu çok önemli. elbette her zaman geniş kitleler tarafından anlaşılacak biçimde yazmaya çalışıyorum. toplumdan geri bildirim almaktan memnunum, genelde bunu becerdiğim söylenebilir. belirli bir bağlamda yazdığınız bir eserin başkaları tarafından nasıl anlaşılacağını anlamak zordur. sanat eserleri için de öyledir ya, belirli bir tarihsel çerçevede üretilir ama sonra farklı durumlarda tüketilirler. yine de genelde seyahat etme ve insanların eserlerimi nasıl kullandıklarını görme şansım oldu. mesela dünkü konferansta türkiye’nin belirli problemleri, kimlik, kültür problemleri gündeme geldi. çalışmalarımın geniş bir bağlamda kullanılıyor olduğunu görmek ilginç oluyor elbette. çeviriye gelince, eserlerim elbette pek çok dile çevrildi. ama daha bugün birine söylüyordum; sadece fransızlar çeviri ihtiyacı duymuyorlar. fransızlar feci kültürel şovenistler. başka bir yerden iyi bir düşünce gelebileceğine inanmıyorlar (gülüyor)."
öncelikle, kitaplarının türkiye’deki genç nüfus üzerindeki etkisi hoş bir şey. buna katılıyorum. ahaha. ama batılı radikal aydınlarla yapılan bütün röportajlarda orhan pamuk ve türkiye’de kimlik sorunları üzerine yüzeysel bir iki geyik dönmesi canımı sıkıyor. cahillikse cahillik, hala yeni anayasa paketi üzerinden birtakım iyileştirmelere kucak açan yesmanlerle batıda taşak geçilmesi, batı açısından değil, bu ülke açısından iyi bir şey. önce adam olsunlar. iktidarın şimdiye kadar neyi yaptırmadığı kadar, neyi yapamadıkları üzerine biraz kafa yorsalar diyeceğim, oradan da 80 yıllık jakoben tahakküm çıkacak, ben daha beter sinirleneceğim. babaerenler’e gelmek istiyorum acil. ekşi sözlük’te richard dawkins vs. terry eagleton başlığındaki tartışmalar, son yılların militan ateizminden, akademik literatüre, dinin tarihsel - toplumsal işlevlerine, daniel dennett’tan pierre bourdieu’ya kadar, hatta zorlarsanız, yığınla uyumsuz edebiyatı da işin içine katabilirsiniz, bir çok kapıya açılabilecek zenginlikler barındırıyor. çıktılar üzerinde ünlemli, "oha"lı şirinlikler yaparken farkettim, bir yerlere taşırmam gerekiyor bunu. repleri unutmayalım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?