çok büyüktür başına gelmeyen bilemez
evliligin aşkı öldürme ihtimali
%50 si zamanla evlenemesende kendiliğinden ölüyor
%20 sini geçim şartları yiyiyor
%10 unu her iki tarafın ailesi kendi arasında paylaşıyor
%7,5 ini yaşadığın şehir sömürüyor
%7,5 ini çoluk çocuk varsa parça pinçik edip duvarlara afiş ediyor.
geri kalan %5 luk kısım da zaten fazlayısla şartlanmış olan beyniniz sebebiyle imzayı attığınız an farkında olmadan kendi ellerinizle öldürülüyor.
sanırım sorun sadece evlenmek değil aynı hayatı paylaşmakta.
%20 sini geçim şartları yiyiyor
%10 unu her iki tarafın ailesi kendi arasında paylaşıyor
%7,5 ini yaşadığın şehir sömürüyor
%7,5 ini çoluk çocuk varsa parça pinçik edip duvarlara afiş ediyor.
geri kalan %5 luk kısım da zaten fazlayısla şartlanmış olan beyniniz sebebiyle imzayı attığınız an farkında olmadan kendi ellerinizle öldürülüyor.
sanırım sorun sadece evlenmek değil aynı hayatı paylaşmakta.
evlenilen an itibariyle ihtimalligi realiteye donusmustur..
evlilik aşkı öldürebilir..bu birbirini tanıdıkça, kutu kutu açılan bir hediye paketinin sona gelindiğinde üçüncü kalite saman kağıt renginde bir koliye dönüşmesi durumudur. buna bir de tanınmayanın, bilinmeyenin verdiği heyecan ve de gizemin kaybolması eklenince durum şüphesiz çekilmez bir hal almaktadır. samimiyet zamanla yüz göz olmaya dönüşür, saygı biter, hayat çekilmez bir hal alır.
ancak bunun tersi de mümkündür ve üstelik ihtimal anlamında üstteki örnek ile aynı paydayı taşımaktadır.
birbirine aşık olan iki insan, paylaşımların verdiği anlam ve de iyi günlerin sevinçleri, zor günlerin bağlayıcılığı ile daha bir bütün olurlar. terleri, nefesleri, zevkleri, törpülenmemiş yanları, dahilikleri ve de en saf halleri birbirine karıştığında ortaya öyle bir harman çıkar ki işte onun ismi de aşk olur.
ancak bunun tersi de mümkündür ve üstelik ihtimal anlamında üstteki örnek ile aynı paydayı taşımaktadır.
birbirine aşık olan iki insan, paylaşımların verdiği anlam ve de iyi günlerin sevinçleri, zor günlerin bağlayıcılığı ile daha bir bütün olurlar. terleri, nefesleri, zevkleri, törpülenmemiş yanları, dahilikleri ve de en saf halleri birbirine karıştığında ortaya öyle bir harman çıkar ki işte onun ismi de aşk olur.
nasılki boğazın manzarasını değil köprü, o manzarayı izleyenler romantik yapıyorsa, aşkı bitirende evlilik değil yaşayanlardır. insan yeterki doru kişiyi bulsun engelsiz yaşanır aşk cevabı verilen kelime.
izlediğim bir belgeselde aşkın insanların vücut kokusuyla ilgili olduğu anlatılıyordu. kadınlara ve erkeklere karşı cinsin terli gömlekleri koklatılıyor ve hangi kokunun kendilerini cezbettiği soruluyor. bunlardan yola çıkarak bir eşleme yapıyorlar ve birbirlerinin kokularını seven çiftlerin en iyi çocuğu doğurmaya elverişli bir şekilde eşlendiği fark ediliyor dnalardan. karşı cinsten bu şekilde uygun bir insanın kokusunu fark edince insanın hormonları coşuyor ve mutluluk, heyecan baş gösteriyor. fakat malumdur ki insan burnu bir süre kokulara alışır. demek ki evlenince sürekli bir arada olan çift bu farkına varamadığı kokuya alışınca heyecan da o sebepsiz mutluluk da kalmıyor. arada başkalarına gitmek, koku değişikliği yapıp geri dönmek belki işe yarar ama döndüğünüzde bıraktığınız sizi yerinde bekliyor olmaz büyük ihtimalle.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?