ucu kırık kalemler

set me free
ucu kırık kalemler


"bazen hiç tanımadığımız bir insanı; onun sizden uzakta geçen zamanını
belirleyen kişi olduğunuzu fark edersiniz. bu aslında sanatın ve bir yumak haline gelmiş
sorunlarınızın neticesidir. içe dönük hayatınızın ve uslanmaz dilinizin size kazandırdığı
parlak tecrübe...

bu insanlar kalbinize ulaşacakları her cereyanı ağır hasta olarak yanlarında taşırlar.tapınılacak yalnızlıklarına ortak bulmuşlardır. bir fotoğraf ya da bir şiirle yaşarlar.işin en kötü tarafı acıyarak ya da acıtarak sevmeyi öğrendiklerinden
dikkat ve zekaküpüdürler. onlara dokunmayı,teselli verici birkaç sözcüğü bulana dek
duygular aşk noktasına doğru atak yapar. gördüklerine sahip olmayı arzulayan
çırpınışları sessiz
yanıtlar olarak karşılarsınız.

bazen cesaret verici olaylar olur. kuru teşekkürünüzden daha fazlasını
katarsınız
sözcüklere. bir başkasının kalbini dolduran heyecanlara açık kapı
bırakırsınız.
ama bu sizi çocuksu talebinizden başka bir şey değildir.
karşılaşmak. hayat boyu taşıyacağınız yeni bir işaret bulduğunuzu sanmak.
o zaman
işler karmakarışık olur. görüldüğü kadar kolay değildir içinizdeki
kırgınlığı bağışlamak.
"yapmamalıydım" dersiniz. perdeleri açmamalıydım.

bazı yolculuklara dönüşler düşünülmeden çıkılır. o bazı yolculuklara her
gün çıkarsınız.
tanrının yabancılıkla ödüllendirdiği çocukluğunuzla yan yana yürürsünüz.
çimenlere
iliştirilmiş yazıyı dikkatle okursunuz “çiçek dalında güzeldir.”

bazen hiçbir şey olmaz. kimse yaralarıyla inleyen şiiri görmez. sesi
olmayan bir kapının
kapandığını fark edersiniz. umursamazlığınızı bir jilet gibi yanınızda
taşırsınız.
ikon tarzı duruşunuz ve sertliğiniz konuşulur.
başkalarının cesaretini kıran tarzınız, tanımadığınız insanların düşlerine
gömülür.
size ellerindeki adresler ve şiirlerle ulaşamazlar. en başından
kaybettiklerini düşünürler.
gerçeğiniz karşısında yalancı ve çocukturlar.

bazen dostluk ya da aşk yerin savaşla tanışırsınız. onlar kalplerini,
zekalarıyla donattıkları
bir savaş alanına dönüştürürler. birdenbire kendinizi gardınızı almış
bulursunuz.
iki kişilik savaşın nasıl ve hangi nedenlerle başladığı bilinmez. güçlü
kadın imajından
kuşkulanırsınız. böyle durumlarda saçma da olsa bir nedene ihtiyacınız
vardır.
en yakın dostunuz kahvesini yudumlarken bu nedeni söyleyiverir. sinirden
yeni silahlar,
yeni ve ağır karşılıklar bulmak için harekete geçersiniz. oyuna
gelirsiniz. kaybetmeye
alışık olduğunuzu unutursunuz. nefretten doğacak aşkı beklersiniz.
nefret büyür aşk onun gerisinde kalır.

bazen göz yaşlarınıza değen birini bulursunuz. silik bir anıdan içinizi
saran hayaller
yaratırlar. kaybolmalarından, yiyecekleri darbelerin onları
sıradanlaştırmasından
korkarsınız. başlayamamaktan ya da bitirememekten, gülümserken
sakladıklarınızdan,
elinizde kalanların boşluğundan, yeri doldurulamaz vedalardan
çekinirsiniz.
yine de parlak tecrübelerinizi unutup derinlere dalacak cesareti ve
deliliği yakalarsınız.

ucu kırık kalemleri sırf bu yüzden saklarsınız..."


(bkz: umay umay)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol