plaza de mayo anneleri

aysemayse
arjantin‘de 1976-1983 arasında hüküm süren askeri faşist cunta rejimi boyunca kaybedilen 30 bin çocukları için 13 nisan 1977 günü cunta merkezine 100 metre uzaklıktaki plaza de mayo meydanından beyaz başörtüleriyle yürüyüşlerine başlayan ve bu direnişlerini bugüne kadar sürdüren kayıp anneleri.ilk yürüyüşlerinde 14 olan, bu tarihten sonra her perşembe günü öğlen saatlerinde meydanda toplanmaya ve ortadaki piramidin çevresinde ikişer ikişer tur atmaya başlama kararı aldılar. ikinci hafta 25’e çıkan annelerin sayısı, 1977 nin sonlarına doğru ise 300 ü buldu.artık çok yaşlı olan anneler bu eylemlerini son anne kalıncaya kadar devam ettirme kararı almışlar.geçen izlediğim programda konuşan bir anne, dünyadaki en güçlü varlığın anneler olabileceğini kanıtladı, 92 yaşında olmasına rağmen bu direnişi bırakmaya hiç niyeti olmadığını, çocuklarının kafalarındaki ideal dünyayı yaratmak için bunu devam ettirmek zorunda olduklarını söylüyordu
angelus
bir emirhan oguz şiiridir aynı zamanda. şöyle ki;

künyemde onbeşbin ad okunuyor
hem derin uçurumlardayım hem kör dehlizlerde
her evin temel çukurundayım
mezarım belirsiz
yedi yıl yirmiyedi mevsim anne
kurudu kanım tank paletleri altında
törenleriyle sirenleriyle çiğnediler cesedimi
gözlerimi kara çaputlarla bağladılar
çaldılar benden günü geceyi
gördüm kaç genç kızın gelinliğini kirlettiler
kaç bebeğin beşiğini sarstı postalları
gördüm anne
çelik miğferleriyle tuttular sabahın kapısını
sorgulara taşındım
mitralyöz tarakaları yaladı
çiçek tarhlarında çürüyen saçlarımı
dinle anne
bir desparesido’nun kurşun geçmez sesiyim
beni bir dağın kıyısında vurmuşlardı
mezarım belirsiz
erimiş gözlerinin menevşe vakti
yirmiyedi güz yaşlanmışsın anne
kayısı dallarından süzülen yağmur damlası gibi
akardı ayışığı boynundan omuzlarına
rüzgar ıhlamur kokusu getirirdi dağdan
ocakta közler ışıldardı
kıvılcımlar uçururdu ateşböceklerinin ışığına
ölü demire can veren elleri baba’mın
çocuk gözlerimizde duyardık anne
göçer kemanların çağrısı gelirdi uzaktan
koşar gelirdi ablamın ezgili sesine
acı aşk şarkıları kır gecesinin
dinle anne
bir desparesido’nun ağıt tutmaz sesiyim
beni bir gecekondu avlusunda vurmuşlardı
mezarım belirsiz
dumanrengi bir gökyüzü anne
çökerdi karanlık sokaklarına akşamın
oturup camın kıyısına yolumu gözlerdin
kirpiklerine değerdi pervazdan sızan rüzgâr
kulağın kapıda korkuyla ürperirdi yüreğin
dışarda kar anne karda ayak izleri
neyi anlatırdı geceye bırakılan kâğıtlar
onlar hiç ana sütü emmemişlerdi
ve anaları hiç oğul emzirmemişti onların
birağızdan söylenmemiş türkülerle ışıyacaktı
gün bizim sokaklarımızdan akacaktı kentlere
dinlerdi gözlerin iri iri açılırdı
bugün haftanın dördüncü günü anne
son perşembesi eylülün
mayıs meydanı’nda ilk çiçeklerini açıyor bahar
ve başörtün
ülkemin mavi kelebekleri gibi
dalga dalga uçuyor saçlarında
bir öfkenin öce yargılı sesisin anne
sarmışlar çevreni sırmalı kollarıyla
parmakları tetikte dirsekler kenetli
kaçırıyorlar gözlerini gözlerinden
gizlemeye çalışıyorlar yüzlerini
susturmak istiyorlar acı aşk şarkılarını kır gecesinin
silmek yok etmek istiyorlar kardaki ayak izlerini
seni yirmiyedi güz yaşlandıranlar
sana plaza de mayo’nun delisi diyorlar anne
çelik yelekleriyle uykularını basıp
gelinlik kızlarına saldıranlar
sana perşembe’nin delisi diyorlar
bugün haftanın dördüncü günü
ilk perşembesi ekim’in
mayıs meydanı’nda yuvalarını kuruyor kırlangıçlar
ve senin yumruklaşan ellerin
tıpkı sonsuz toprakları gibi ülkemin
doğacak günü taşıyor avuçlarında
bir acının sevince yazgılı sesisin anne
yolumu bekleyen gözlerin
bir daha göremeyecek karda savrulan atkımı
o emekçi ellerinle saçlarımı saramayacaksın
ama üzülme
gölgemin değdiği duvarlardan
tülden bir esintiyle geçecek mayıs sabahı
gün gelecek
sevinçle savurarak sigara dumanını
şarkılar söyleyecek fabrika kapılarında kardeşim
ve sen her perşembe geleceksin
ve mezarımın toprağını hep gizleyecekler senden
bugün dördüncü günü haftanın
acıyı ve özlemi
umudu ve öfkeyi çağırıyor mayıs meydanı’nda toprak
duy çağrımı
ağarmış kızılderili alnınla gel anne
yorgun bilekleriyle ayaklarının
yurdumun uçsuz bucaksız pampaları gibi
üretken öpülesi ellerinle gel
toplumezar çiçeklerinden topla türkümü
türkümü söyleyen melez sesinle gel
listelerde onbeşbin kayıbım anne

onbeşbin ölü...

onbeşbin kayıp...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol