skyline

independence
2010 yapimi bir bilimkurgu filmi. izlemedim ama izleyenlerin yorumlarina gore izlememekle super akillilik etmi$im. izleyen kimse memnun degil.
independence
cidden cok kotu bir filmmi$, izledim ve harcadigim zamana acidim. oncelikle film bitmemi$, yani sonu finali falan yok. ikinci bolumu de cekiliyormu$ filmin, herhalde o yuzden ama izlemek ba$tan sona zaman kaybi.

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

uzaylilar dunyayi istila ediyorlar, ilk iki gun ortalikta ne polis ne de asker gozukuyor, herhalde car$i iznindeler, ucuncu gunde ucaklar falan geliyor bombaliyorlar uzaylilari ve gemilerini ama nafile. zarar veremiyorlar zira parcalandi gozu ile bakilan uzay gemileri kendiliginden yeniden birle$iyor, oluyor i$te bir $eyler. ucuncu gunun sonunda uzaylilar halen dunyadayken film bitiyor. bu arada kadin ve erkek esas insanlar yakalaniyor, adamin kafasi kopartilip beyni bir uzayliya takiliyor, beyni yenilenen uzayli da henuz oldurulmeyen sevgilisinin yardimina ko$uyor, aha film o anda sonlaniyor. herhalde ikinci bolumde insan beyinli uzaylimiz tum uzaylilarin kokunu kaziyip dunyayi kurtaracaktir.

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
lenix
skyline bir filmi sadece görsel efektlerin kurtarmıyacağının mükemmel bir örneği. eğer olaya sadece görsel efekt olarak bakarsak iyi bir film. hatta bu dalda oscar dahi alabilir, bilmiyorum. ama onun haricinde hiçbir numarası yok. herşeyden önce çok kötü bir senaryosu var. hatta bir senaryosu var mı, ondan dahi emin değilim.

ayrıca salondan yarım bir film izlemiş hissiyatıyla ayrılıyorsunuz. tıpkı matrix reloaded’ta olduğu gibi... ikinci bir yarısı varmışta bu ilk yarısıymış gibi. son yıllarda çok canımı sıkan birşey varsa o da bazı filmlerin artık sanki birer diziymiş gibi bitmesi.. sonlarında bir "devamı haftaya!" yazısı eksik. elbette niyetleri açık. devam filmine göz kırpan bir sahneyle bitirip izleyici meraklandırmak istiyorlar. ama böylede bitirilmez ki! ben şahsen heyecanlanmadım ve ikinci filmide merak etmiyorum. çünkü merak edeceğiniz varsada öyle bi yerde bitiriyorlar ki o merakınızda kalmıyor.

film aslında strause kardeşlerin görsel efekt alanındaki maharetlerini birde kendi yönetmenlikleriyle gösterdikleri bir eskiz çalışması gibi.. uzay gemisinden gelen ışınlar insan derisinde yanıklara ve ve damarların ortaya çıkmasına neden oluyor örneğin. sanki bütün bir senaryo görsel efekt maharatlerini göstermek üzere tasarlanmış gibi. ayrıca filmdeki uzaylı yaratılarda çok karmaşık tasarlanmış. biraz dinazorumsu, birazda transformers robotlarının karışımı gibi. mekaniğin ve organiğin içiçe geçtiği tuhaf bir yapıları var.

ayrıca film "uzaylılar sadece amerika’yı işgal eder" klişesinide tekrarlıyor. zaten bu tarz holywood filmlerinde ne olursa amerika’da olur. hem işin ilginç tarafı, bu filmde uzaylılar insanların beyinlerinin peşinde. bizim beyinlerimiz uzaylılar için pil gibi bişey. kullanıp kullanıp atıyorlar. ama insan merak etmiyor değil, koca uzaylılar beyinleri alınmaya layık olarak sadece amerikalıları mı görmüş, yoksa bu film yoluyla amerikalılar kendi egolarını diğer insanlardan üstün mü görüyor? benimki sadece hüsnü kuruntuda olabilir. çünkü bu denli altmetin aranamaycak kadar sığ bir film bu. emin olun.

ayrıca şu da hoşuma gitmedi. koca los angeles’ı uzaylılar istila ediyor ve biz olaylara sadece 3-5 kişinin gözünden şahit oluyoruz. ne hükümetin nasıl alarm verdiğini ve askeri gücü nasıl hareket ettirdiğini görüyoruz, ne de bir başka los angeleslının başına gelenleri görüyoruz. yani filme biraz ’cloverfield’ ruhu hakim. ama o film tek bir kişinin kameraya çektiği envartermiş espirisiyle çekilmişti. yani bir nedeni vardı. bu filmin öyle bir bahaneside yok. apaçık senaristler üşenmişler. ben buna üşengeçlik derim. diğer insanları elektrik süpürgesiyle çekilen karıncalar misali görüyoruz, o kadar (biraz tuhaf bi örnek oldu, kabul)

ama insan istiyor ki başka kimselerin başına neler geldiğinide görelim. koca uzaylı yaratıkların insanları nasıl kovaladığını otelin penceresinden görmek var, bir de olaya dibinde şahit olmak var. bu filmde ne yazık ki sadece pencereden şahit oluyoruz olaylara. filmdeki tek hoşuma giden sahne iki sevgilinin uzay gemisine çekildikleri sahne oldu. keşke orda bitseymiş.

son olarak diyeceğim şudur ki; ne görmek bir kayıp bu filmi, ne de görmemek. karar size kalmış.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol