reddetmek, isyan etmekle başlıyor... isyan etmek, en çok punk’ın yaratıcılarına, clash’e, pistols’a, damned’a ve en nihayetinde dolls’a yakışıyor.
tartışılıyor ; johnny thunders’sız new york dolls olur mu, deniyor. bu soru, cevabının o kadar kolay verilemeyeceği sorulardan. thunders, grubun kendi adını taşıyan 73 tarihli albümünün mimari, grubun “essential man”i. “too much too soon”daki katkısını da unutmamak lazım elbette.
hayat devam ediyor. vicious öldü diye punk bitmedi. joey öldü ama ramones’un mirası oradadır...
bu uzun isimli albümün verdiği keyfin de uzun soluklu olacağını tahmin edenlerdenim. “33 yıl bunun için mi bekledik!” yollu çıkışlara, bu sebeple anlam veremiyorum.
“one day...” 2006’da punk’ın tarifi oluyor. arife tarif gerekir mi ; bu da ayrı bir sorudur ve sanırım punk hep soru soruyor, sordurtuyor. cevaplarını vermeden...
david johansen atmışına dört kala, “one day it will please us to remember even this”i yazdığı söz ve müziklerle sırtlanmış. yetmemiş, vokalleri de üzerine almış ve her saniyesi ayrı keyif veren şarkıların mucidi olmuş. albümün ilk şarkısı ‘were all in love’, ‘runnin around’, “tarzan ince dallarda”nın ingilizcesi ‘dance like a monkey’, ‘fishnets & cigarettes’, olmazsa olmazlarımız. ’dance like a monkey’in uncut’ın haziran özel cd’sinde de yer aldığını belirtelim.
daha minör tonlarda, punk gibi, bir albümle karşı karşıyayız. 2 aydır beklememiz boşuna değilmiş, görüyoruz.
one day it will please us to remember even this
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?