babalar gününü mezarlıkta geçirmek

demir prezervatif
sana geliyorum koşar adımlarla
evet,
erken kalktım yine sana geliyorum.
bir sene boyunca sadece üç kere böyle erken kalkıyorum
bir babalar gününde bir doğum gününde birde ölüm yıldönümünde
artık eskisi gibi sen beni erkenden kaldırmıyorsun.
artık evin direği benim, ben erken kalkıyorum.
artık sana "eşşek kadar adam oldum hala öpüp uyandırıyorsun" diyemiyorum
keşke diyebilsem...
keşke şu eşşek kadar adamı tekrar öpüp uyandırsan sabahın köründe
sana geliyorum koşar adımlarla.
elimde bir deste gül var sadece
sana verebileceğim sevgimden başka tek şey bir deste gül.
hala kalbimdesin.
hala kavgalarımızı hatırlıyorum.
ve hala eski babalar günü sevincimizi.
sabahın köründe sıcak bir öpücükle kalkardım ayağa sana aldığım hediyeyi odamın içinde arardım inşallah bulmamışsındır diye
sonra kahvaltı ederdik hep beraber hediyeni verirdim sana.
sende yine öperdin.
keşke burda olsan da öpsem
keşke az sonra senin yerine mezar taşını öpecek olduğumu bilmesem bile
keşke az sonra hediyemi toprağa vereceğimi düşünmesem
neden her babalar gününde hediyemi toprağa vermek zorundayım ki ben.
yada "neden ben" , "neden biz"
az sonra sana geliyorum babacığım
inşallah mezarlıkta yine benden başkası olmaz babalar gününü mezarda kutlayan
inşallah yine kimse babasının yerine soğuk bir taşı öpmez
az sonra yine aynı mezar taşının başında diz çöküp sadece seni bir kez daha görebilmek için allaha yalvaracağım canımı alsın diye
almayacak yine biliyorum
ve az sonra yine silüetin belirecek gözlerimin önünde.
sana aldığım bir deste gülü silüetine uzatacağım.
yine yere düşecek, tutamayacaksın biliyorum.
ama onu mezarının başına koyup sanki elinde tutuyormuşsun gibi mezar taşına sarılacağım biliyorsun
sana geliyorum babacığım,
umarım cennettesindir ve umarım gözyaşlarımı görmezsin
sana geliyorum koşar adımlarla...
demir prezervatif

hem sonra...
sonra bana bir pantolon alırdın hani
ya da bir ceket
her defasında cebine saat koyardın ya hani
hani ceketi, pantolonu giydiğimde;
"elini cebine sok bakalım öyle nasıl duracaksın"
derdin bana.
bende her seferinde unuturdum.
elimi cebime atar oradaki saate dokunduğum gibi boynuna atlardım.
işte zamanı orada durdurdum ben baba
o günden sonra zaman kavramı bitti
atlamak istiyorum yine boynuna.
ve saatim yok biliyormusun...
ve senden saat istiyorum.....
demir prezervatif
mezarlık dağda bile olsa o an denize bakmak yerine yere bakılabilir.
gözyaşlarınızla yerde bir deniz oluşturursunuz, ucu bucağı görünmeyen.
ağlamak istemeseniz bile nafile...
insomnia jim
ayrica ne kadar yuzeysel olunur bilinmez ama mezarlikta elinde su tasiyan ve cicek satmaya calisan cingene cocuklari genelde bu gunleri mezarliklarda gecirirler.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol