aşık mahzuni şerif

elifielifine
maraş’ın afşin ilçesi berçenek köyünde baba zeynel cırık ve ana döndü cırık köydeki ağanın tarlasında maraba olarak çalışırlar. kendileri zor şartlarda yaşam mücadelesi verirken 1940 yılında bir oğlu olur ve adını şerif cırık koyarlar. aşık mahzuni kendi doğum tarihini anlatırken "`babamın dediği doğruysa, anamın da dediği doğruysa 1943 yılının ocak 3´ünde afşın´a bağlı berçenek köyünde doğmuşum`"der. asıl doğum tarihi 1943 olmasına rağmen nüfus kayıtlarında aşık mahzuni´nin doğum tarihi 3 ocak 1940 olarak geçer. çünkü o zamanlarda doğum tarihinin pek önemi yoktur.

çocukluğu kendi köyünde geçer ve köyünde okul olmadığı için elbistan´ın alembey köyünde medresesi olan lütfi efendinin medresesine kuran hafız kursuna gönderilir. mahzuni o yıllarını " bizim çevremizde kocaman bir yobaz bulutu döner. hacı lütfi efendi hiç çekinmeden, canının istediği şekilde bilmediğimiz dillerle, bilmediğimiz isimlerle fetvalar verirdi durmadan. arapcayı o zaman öğrendim. şimdi arapcayı yazıp okuyabiliyorum. lütfi efendinin medresesinde üçbuçuk sayfada kaldım "diyor. daha sonra köyde okul açılır ve gelen eğitmenle ilkokulu bitirir.

afşın ve elbistan´da üniformalı asker gençleri gürür ve onlara özenir."gün oldu gönül bir şeye takıldı" der aşık mahzuni. istediği olur ve 1956 yılında mersin 3. assubay hazırlama okulu´na başlar ve 1959 yılında başarı ile bitirir. ordonat tekniker sınıfına ayrılır ve ankara ordonat tekniker okulu´na gider ve ilginçtir okuduğu ve ödüller aldığı okul daha sonra 1971 askeri darbesinde mahkeme salonuna çevrilir ve aşık mahzuni okuduğu sınıfında hakim karşısına sanık olarak çıkar ve orada yargılanır.

bu arada aşık mahzuni 12-14 yaşlarında önlüklü bir ilkokul öğrencisi iken ailesinin baskısıyla dayısının kızı emine ile nişanlanır. daha sonra evlenir ve bu evlilikte bir kızı olur. yapılan zoraki evliliği okul yıllarında bitirir ve boşanır.

okul dönemlerinde bağlama çalmasını öğrenir ve yavaş yavaş şiir yazmaya başlar. kendisinda halkçılık ruhu başlar ve okuduğu kuleli askeri lisesinde sistemle ters düşer ve ordudan ayrılır.

1961 yılında italyan asıllı sovina (suna) isimli bir genç kızla tanışır ve evlenmeye karar verir. fakat suna 14 yaşında olduğu için evlenmeleri engellenir ve bu evliliği o dönem medya´ya konu olur. sonra suna ile evlenir ve bu evlilikten züleyha, emrah, ferhat adında 3 çocuğu olur. hayatı boyunca ihanetlere uğramış aşık mahzuni bu evliliğinde en yakın arkadaşının ihanetine uğrar bu arkadaşı suna´yı kandırır ve birlikte kaçarlar.

1963 yılında yazar halil aytekin ile tanışması aşık mahzuni´nin hayatının dönüm noktası olur. halil aytekin’nin yardımlarıyla gazeteci fikret otyam ile tanışır ve aşık mahzuni ile ilgili ilk yazı cüneyt arcayürek kaleminde hürriyet´te yayınlanır.

bu dönem tip´in (türkiye işçi partisi) kuruluş yıllarına denk gelir. tip yöneticileriyle tanışır ve onlardan yardım görür. aşık mahzuni bu yıllarda aşıklar derneğini kurar ve orda sanat ve siyasi mücadelesini verir. o zamanlar trt turizm bakanlığına bağlı olduğu için aşık ihsani, kul ahmet ve aşık mahzuni buraya müracaat ederler ve trt´den söylemelerine izin çıkar. en büyük konserini o zaman büyük sinemada verir ve artık tüm türkiye kendisini tanır.

bu dönemde aşık mahzuni kendisini rahatsız eden bir şeyin farkına varır kendini sorgular "`bana bir mücadele gerekiyordu, kime ve neye karşı ? gün geçtikce görerek, duyarak, sezinleyerek, okuyarak bunu daha iyi anlamaya başladım. bütün benliğimle kendimi saza verdim çalıyordum, söylüyordum ama çalışmalarıma bir yöntem vermem gerekiyordu`"der.
1968 türkiye ve dünya gençlik hareketlerinde etkilenir. 1971 yılında yapılan askeri darbe sonucu süleymen demirel hükümeti devrilmiş ve yerine nihat erim başkanlığında bir hükümet kurulur ve halka karşı ve özelliklede sol kesime karşı baskı ve şiddet uygular ve aşık mahzuni erim erim eriyesin/sürüm sürüm sürüm sürünesin türküsünü söyler. bu türkü ile bütüntürkiye çalkalanır "kim bu başbakan alehine türkü söyleyen" diye ve hemen tutuklanır 4 ay ceza alır

bu sırada aşık mahzuni akrabası olan elbistan´lı fatma özdemir ile tanışır ve evlenmek ister. ne yazık ki ailesi başı belada olan, elinde sazı diyar diyar dolaşan bir aşığa kız vermek istemez. fakat ikisinin sevdası bu zorlukları yener ve evlenirler. bu evlilikten derya, ali, şeyda ve yetiş adında 4 çocukları olur. aşık mahzuni´nin türkülerine ve deyişlerine fatma, fadime olarak girer. 6 aylık evliyken halkı suça teşvikten 1973 yılında tutuklanır kızı deryanın doğduğu gün serbest kalır ve 27 gün sonra tekrar tutuklanır.

mahzuni şubat 2001 tarihli kızıldeli dergisinde çıkan hem kızılbaş hem aleviyim başlıklı yazısından dolayı dgm´de yargılanır ve öldüğü güne kadar mahkeme devam eder. bu yazısında "ben allah adına insana secde etmeyi yeğlemekteyim.
bir alevi çocuğu değil bir hırıstiyan, bir musevi de olsam böyle düşünmekteyim.... insan aleminin sevgisinde, gönlünde, bütünlüğünde ve doğanın her güzelliğinden beni yaradanı arayıp keyfime göre isimlendirdim. ona gönül dedim, bülbül dedim, çiçek dedim, ali dedim, veli dedim ağzıma güzel gelen herşeye onun adını verdim. bunu bana haram edecek her yasaya, her bilirkişiye, her dinsel nasa rest çekmekteyim..... türkiye alevilerinin yolunun gerçek ali´ci yol olduğunu savunmak ve yaymak isterim. çünkü ali´nin başlattığı cemahiriyel vukuat (halkcı hareket) atatürk´ün noktaladığı cumhuriyetin mayasını hazırlamıştır." bunları savunur ve savunduklarından dolayı yargılanır.

17 mayıs 2002 mahzuni severler için kara bir gün: evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan mahsuni 62 yaşında almanyanın köln şehrinde hayata gözlerini yumdu. bu acı ana kadar o, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu....
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol