pink floyd - meddle albümünden.
san tropez (waters) 3:43
as i reach for a peach
slide a rind down behind
the sofa in san tropez.
breakin a stick
with a brick on the sand.
ridin a wave
in the wake of an old sedan.
sleepin alone in the
drone of the darkness,
scratched by the sand that
fell from my love,
deep in my dreams and i
still hear her callin
"if youre alone,
ill come home."
backward and homebound,
the pigeon, the dove,
gone with the wind
and the rain, on an airplane.
owning a home
with no silver spoon,
im drinking champagne
like a good tycoon.
sooner than wait for
a break in the weather,
ill gather my far-flung
thoughts together.
speeding away
on the wind to a new day.
and if youre alone
ill come home.
and i pause for a while
by a country style
and listen to the things they say.
diggin for gold
with a hoe in my hand.
open a book
take a look at the way things stand.
and youre leading me down
to the place by the sea.
i hear your soft voice
calling to me.
making a date for
later by phone
and if youre alone
ill come home.
san tropez
uzanırken bir şilteye
kayıyorum kenarında aşağıya san tropezdeki bir sedirin
kırarken bir dalı kumun üzerinde bir tuğla ile
sürüklenirken bir dalga ile eski bir sedyenin peşinden
uyurken yapayalnız karanlığın uğultusunda
kuma yazılmış aşkımdan geri kalanlar
düşlerimin derinliklerinde ve ben hala duyuyorum onun seslenişini
yalnızsan eğer, eve döneceğim
yurduna geri dönen güvercin
rüzgara kapılıp gitti ve uçağın üzerine yağan yağmur
gümüş kaşığı olmayan bir evde doğan ben (zengin doğmamak anlamında)
şampanya içiyorum zengin ve cömert bir iş adamı gibi
beklemek yerine havanın kırılmasını
toparlayacağım darmadağın olmuş düşüncelerimi
rüzgarla hız kazanmış yeni bir güne doğru
yalnızsan eğer eve döneceğim
ve duracağım bir süre kırdaki çiti aşan merdivenin başında
ve dinleyeceğim onların söylediklerini
altın aramak için kazarak elimdeki bir deliği
aç o kitabı, bir gözat orada anlatılanlara
beni aşağıya sürüklüyorsun deniz kıyısındaki o yere
bana seslenen o yumuşak sesini duyuyorum telefonda
buluşalım diyen, geç vakitte
ve yalnızsan eğer, geri döneceğim
kayıyorum kenarında aşağıya san tropezdeki bir sedirin
kırarken bir dalı kumun üzerinde bir tuğla ile
sürüklenirken bir dalga ile eski bir sedyenin peşinden
uyurken yapayalnız karanlığın uğultusunda
kuma yazılmış aşkımdan geri kalanlar
düşlerimin derinliklerinde ve ben hala duyuyorum onun seslenişini
yalnızsan eğer, eve döneceğim
yurduna geri dönen güvercin
rüzgara kapılıp gitti ve uçağın üzerine yağan yağmur
gümüş kaşığı olmayan bir evde doğan ben (zengin doğmamak anlamında)
şampanya içiyorum zengin ve cömert bir iş adamı gibi
beklemek yerine havanın kırılmasını
toparlayacağım darmadağın olmuş düşüncelerimi
rüzgarla hız kazanmış yeni bir güne doğru
yalnızsan eğer eve döneceğim
ve duracağım bir süre kırdaki çiti aşan merdivenin başında
ve dinleyeceğim onların söylediklerini
altın aramak için kazarak elimdeki bir deliği
aç o kitabı, bir gözat orada anlatılanlara
beni aşağıya sürüklüyorsun deniz kıyısındaki o yere
bana seslenen o yumuşak sesini duyuyorum telefonda
buluşalım diyen, geç vakitte
ve yalnızsan eğer, geri döneceğim
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?