cezayir soykırımı fransız yönetimi altında 1,5 milyon kişi hayatını kaybetmiş , çok sayıda kişi de işkence ve kötü muameleden geçmiştir. cezayirliler bu olayları ’cezayir soykırımı’ olarak adlandırırlar.
fransa, soykırım bir yana, olaylardaki sorumluluğunu dahi kabul etmiş değildir. paris hükümeti’ne göre tüm bu olaylara tarihçilere bırakılmalıdır.
cezayir devlet başkanı abdulaziz bouteflika ise fransa’nın cezayir’de sadece insanlara karşı değil, insanların kimlikleri ve kültürlerine karşı da bir soykırım uyguladığını iddia etmiştir.
cezayirli üst düzey bir idareci olan ve mayıs 1945 vakfı’nın başkanı muhammed el korso "fransızlar ve uluslararası kamuoyu bilmelidir ki fransa mayıs 1945’de gerçek bir soykırım işlemiştir" demiştir.
yine cezayir devlet başkanı abdülaziz bouteflika da "cezayir sömürgecilik ve bağımsızlık savaşı dönemlerinde işlenen tüm bu suçların fransa tarafından kabul edilmesini beklemeyi hiçbir zaman bırakmamıştır" demiştir.
fransanın cevabı:
fransa, cezayire şu teklifi yaptı: ortak çalışma grubu oluşturalım; bu konuda onlar karar versin...
cezayir devlet başkanı abdülaziz buteflika, 8 mayıs 1945’teki setif katliamının 60. yıldönümünde fransa’ya, “sorumluluğunuzu kabul edin” çağrısında bulundu; ilginç bir cevap aldı: “arşiv çalışması yapalım.”
(10 mayıs 2005 salı)
fransa parlamentosu, türkiye’nin bütün tepkilerine rağmen 2001’de ermenilerle ilgili bir karar almış, 1915’te yaşananların soykırım olduğunu savunmuştu. ancak katliam yapmakla suçlanan ülke aynı tavrı cezayir için göstermedi. fransa dışişleri bakanı michel barnier, ‘ortak bir gelecek inşa edilebilmesi ve acı dolu sayfaların aşılabilmesi için’ tarihin birlikte incelenmesi gerektiğini söyledi. cezayir gazetesi el-vatan’a konuşan barnier, “her iki taraftan tarihçilerin çalışmalarını teşvik etmek lazım. beraber ortak geçmiş üzere çalışmalılar.” dedi.
cezayir soykırımı
ermeni soykırımı iddiası söz konusu olunca mecliste çözelim,tarihçilerle olmaz bu iş diyen fransa nın cezayir soykırımı iddiasında direk topu tarihçilere atması ilginç olmuş.
avrupanın iki yüzlülüğü deyince faşist mi oluyorduk??
avrupanın iki yüzlülüğü deyince faşist mi oluyorduk??
dinime küfreden müslüman olsa !!! ne çabuk unuttun cezayiri de sözde ermeni soykırımı var diyebilme saygısızlığını gösterebiliyorsun fransa
bu saygısız olaydan sonra fransa hem türk milletinin gözünden düşmüştür hem de belki de hiç düzelemiyecek bir toplum kavgasını tetiklemiştir. fransız- türkiye
bu saygısız olaydan sonra fransa hem türk milletinin gözünden düşmüştür hem de belki de hiç düzelemiyecek bir toplum kavgasını tetiklemiştir. fransız- türkiye
fransanın emperyal çıkarları için yoğun bir soykırıma tabi tuttuğu cezayir için açılmış olan başlıktır.fransa yaptıklarının bedelini hala ödememiştir ve bu vahşet bu kadar açıkken bunun üstünün örtülmesi ve bugün de kapitalist küreselleşme üzerinden soykırım yapmadan sömürüye devam edilmesi tam bir kapitalist sistemin ne olduğunu gösteren termometre olsa gerektir.
aancak anlaşılamayan nokta türkiyenin ermeni soykırımı gündeme geldiğinde bunun da fransa önüne atılmasıdır.sanırsam bu yol ile ermeni soykırımından sıyrılamadık bari biz de onlara zarar verelim mantığı işletilmektedir.
aancak anlaşılamayan nokta türkiyenin ermeni soykırımı gündeme geldiğinde bunun da fransa önüne atılmasıdır.sanırsam bu yol ile ermeni soykırımından sıyrılamadık bari biz de onlara zarar verelim mantığı işletilmektedir.
turkiye’nin kim bilir, fransa’nin ermeni soykirimi yasasindan oturu, gundemine alacagi olay.
bunu fazlasiyla samimiyetsiz bulmakla beraber tasvip ve takdir etmiyorum. ermeni soykirimi yasasina karsi aynisiyla cevap vermek erdem degildir. varsin avrupalilar bir gunde bizden ozgurlugu ogrensin.
ayrica kimse bu soykirimdan bahsederken, cezayir’li kardeslerimizi, musluman kardeslerimizi oldurduler, yok ettiler demesin. cunku cok yapmacik olmaktadir bu serzenis. demezler mi adama bugune kadar nerdeydin diye?
bunu fazlasiyla samimiyetsiz bulmakla beraber tasvip ve takdir etmiyorum. ermeni soykirimi yasasina karsi aynisiyla cevap vermek erdem degildir. varsin avrupalilar bir gunde bizden ozgurlugu ogrensin.
ayrica kimse bu soykirimdan bahsederken, cezayir’li kardeslerimizi, musluman kardeslerimizi oldurduler, yok ettiler demesin. cunku cok yapmacik olmaktadir bu serzenis. demezler mi adama bugune kadar nerdeydin diye?
yıl:1958
yer:birleşmiş milletler merkez binası
konu:cezayirin bağımsızlık oylaması...
birleşmiş milletler üyesi her ülke cezayirin fransanın sömürgeliğinden kurtulup bağımsız bir ülke olması için oy kullanıyor.üye ülkelerin neredeyse tamamı cezayirin bağımsızlığına giden yolu destekliyor.kabul oyu veriyor.
cezayirin pek sevgili kardeşi türkiye fransaya yaranmak için çekimser oy kullanıyor.türkiye-cezayir ilişkileri bitme noktasına gidiyor.iki kardeş ülkebirbirine düşman kesiliyor.
yıl:2006
yer:tbmm
konu:fransanın sözde ermeni soykırımını kabulu,kabul etmeyenleri kodese tıkaması ,buna cevaben de pek muhterem cezayirli dostlarımıza yapılmış ahlaksız soykırımın şipşak hatırlanması.
alınacak ders:(bkz: alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste aheste)
yer:birleşmiş milletler merkez binası
konu:cezayirin bağımsızlık oylaması...
birleşmiş milletler üyesi her ülke cezayirin fransanın sömürgeliğinden kurtulup bağımsız bir ülke olması için oy kullanıyor.üye ülkelerin neredeyse tamamı cezayirin bağımsızlığına giden yolu destekliyor.kabul oyu veriyor.
cezayirin pek sevgili kardeşi türkiye fransaya yaranmak için çekimser oy kullanıyor.türkiye-cezayir ilişkileri bitme noktasına gidiyor.iki kardeş ülkebirbirine düşman kesiliyor.
yıl:2006
yer:tbmm
konu:fransanın sözde ermeni soykırımını kabulu,kabul etmeyenleri kodese tıkaması ,buna cevaben de pek muhterem cezayirli dostlarımıza yapılmış ahlaksız soykırımın şipşak hatırlanması.
alınacak ders:(bkz: alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste aheste)
21 ekim 2006 günü birgün gaztesinde ufuk urasın hem kendimizi eleştirmek, dediklerimizi biraz daha düşünmek ve bu soykırım üzerine yazdığı yazı aşağıdadır.
"tarihi hurafelerle açıkladılar, biz hurafeleri tarihle açıklayacağız."
k. h. marx
fransız parlamentosunda "ermeni soykırımı" konusu görüşülürken, türkiyede geliştirilen bazı itirazlardaki tuhaflık, üstünde durmayı gerektiriyor. aradan belli bir zaman geçince, belki konuya daha soğukkanlı bakmak mümkün olabilir. eksik bilgiye dayalı, yanlış bir zeminden yapılan itirazların kimseye pek bir faydası olmuyor. hiç şüphesiz söz konusu yasanın geçmesi, başta fransa ve türkiye olmak üzere milliyetçi histeriyi tetiklemekten başka bir işe yaramıyor. milliyetçilik mi insanı aptallaştırıyor, aptallar mı milliyetçi oluyor bilemiyorum, ama bu bulaşıcı hastalığa karşı, fransadan türkiyeye, her yerde mücadeleyi yükseltmek öncelikli görevimiz olmalıdır.
hatırlarsanız başbakan erdoğanın "fransa kendine baksın, tarihine baksın, cezayire baksın" gibisinden çıkışlarıyla doruk noktasına varan itiraza biraz yakından bakmak gerekiyor.
bu cümleden ne anlamak lazım? çeşitli ihtimaller var:
1. fransa kendisiyle yüzleşemiyor.
2. senin benden farkın yok.
3. sen benden de betersin.
4. hiçbiri.
ne anlarsak anlayalım, bu tür cümleler sarfederken, olgusal bir bilgiye dayanmamız gerekmiyor mu?
cezayir meselesi
konu başbakanla da sınırlı değil. geçenlerde mehmet ali aybar sempozyumunda da bir izleyici, "demokrasi havarisi kesilen batının hiç mi tabusu yok?" diye soranca, orada da, "evet, fransa, cezayir meselesiyle yüzleşemiyor" dendi.
başbakanın oğlu abdde okuduğu için bilmeyebilir, çevresi de belki kendisini bilgilendirmemiş olabilir, ama böylesi önemli bir konuda resmi bir itirazda bulunurken biraz kitap karıştırmak gerekmez mi?
biz de öyle yapalım. fransada devlet liselerinde okutulan tarih kitabına baktığımızda, karşımıza hemen, fransanın cezayirde yaptığı baskı ve katliamlarla ilgili fotoğraflarla ve mağdur tanıkhklanyla zenginleştirilmiş çok güzel bir eleştirel değerlendirme çıkıyor. (bak. ortaokul 3. sınıflar için yazılmış histoire, geographie, collection martin luernel, hatier, 2004, s. 140).
orta öğrenim öğrencileri için o kadar ilginç bir kitap hazırlanmış ki diyelim, devrimler tarihini anlatırken, lenin, troçki, rosa luxemburg, spartakistler üstüne detaylı bilgiler ve stalinin başta troçki olmak üzere muhaliflerini nasıl fotoğraflardan bile sildirdiğine değin ilginç görsel malzeme ile sunulmuş bu kitapta, ele alınan temalara bakarken, kendi ülkemde okutulan tarih kitapları aklıma geliyor ve doğrusu çok hayıflanıyorum. ne diyelim, darısı bizim de başımıza.
ne zaman?
ilk ve ortaöğrenimde tarihten soğutulan, ilkel tarih kitaplarıyla bilgilenme hakkından mahrum edilen ülkemizin gençleri, ne zaman çağdaş bir eğitimin karşılığı olan ders kitaplarına kavuşacak, doğrusu merak ediyorum.
kendi tarihimiz konusunda bilgilenme hakkımızın elimizden alındığı bir gerçekken, başkaları ne yaparsa yapsın, biz ne zaman tarihimize kavuşabileceğiz, bilemiyorum?
bizim ülkemizin siyasetçileri, köşe yazarları, başbakanları bir konuda kanaat beyan ederken, ne zaman basma kalıp lafların dışına çıkıp gerçekte ne olduğuna dair bilgilenme ihtiyacı ve merakı duyacaklar? şimdi değilse, soruyorum, ne zaman?
"tarihi hurafelerle açıkladılar, biz hurafeleri tarihle açıklayacağız."
k. h. marx
fransız parlamentosunda "ermeni soykırımı" konusu görüşülürken, türkiyede geliştirilen bazı itirazlardaki tuhaflık, üstünde durmayı gerektiriyor. aradan belli bir zaman geçince, belki konuya daha soğukkanlı bakmak mümkün olabilir. eksik bilgiye dayalı, yanlış bir zeminden yapılan itirazların kimseye pek bir faydası olmuyor. hiç şüphesiz söz konusu yasanın geçmesi, başta fransa ve türkiye olmak üzere milliyetçi histeriyi tetiklemekten başka bir işe yaramıyor. milliyetçilik mi insanı aptallaştırıyor, aptallar mı milliyetçi oluyor bilemiyorum, ama bu bulaşıcı hastalığa karşı, fransadan türkiyeye, her yerde mücadeleyi yükseltmek öncelikli görevimiz olmalıdır.
hatırlarsanız başbakan erdoğanın "fransa kendine baksın, tarihine baksın, cezayire baksın" gibisinden çıkışlarıyla doruk noktasına varan itiraza biraz yakından bakmak gerekiyor.
bu cümleden ne anlamak lazım? çeşitli ihtimaller var:
1. fransa kendisiyle yüzleşemiyor.
2. senin benden farkın yok.
3. sen benden de betersin.
4. hiçbiri.
ne anlarsak anlayalım, bu tür cümleler sarfederken, olgusal bir bilgiye dayanmamız gerekmiyor mu?
cezayir meselesi
konu başbakanla da sınırlı değil. geçenlerde mehmet ali aybar sempozyumunda da bir izleyici, "demokrasi havarisi kesilen batının hiç mi tabusu yok?" diye soranca, orada da, "evet, fransa, cezayir meselesiyle yüzleşemiyor" dendi.
başbakanın oğlu abdde okuduğu için bilmeyebilir, çevresi de belki kendisini bilgilendirmemiş olabilir, ama böylesi önemli bir konuda resmi bir itirazda bulunurken biraz kitap karıştırmak gerekmez mi?
biz de öyle yapalım. fransada devlet liselerinde okutulan tarih kitabına baktığımızda, karşımıza hemen, fransanın cezayirde yaptığı baskı ve katliamlarla ilgili fotoğraflarla ve mağdur tanıkhklanyla zenginleştirilmiş çok güzel bir eleştirel değerlendirme çıkıyor. (bak. ortaokul 3. sınıflar için yazılmış histoire, geographie, collection martin luernel, hatier, 2004, s. 140).
orta öğrenim öğrencileri için o kadar ilginç bir kitap hazırlanmış ki diyelim, devrimler tarihini anlatırken, lenin, troçki, rosa luxemburg, spartakistler üstüne detaylı bilgiler ve stalinin başta troçki olmak üzere muhaliflerini nasıl fotoğraflardan bile sildirdiğine değin ilginç görsel malzeme ile sunulmuş bu kitapta, ele alınan temalara bakarken, kendi ülkemde okutulan tarih kitapları aklıma geliyor ve doğrusu çok hayıflanıyorum. ne diyelim, darısı bizim de başımıza.
ne zaman?
ilk ve ortaöğrenimde tarihten soğutulan, ilkel tarih kitaplarıyla bilgilenme hakkından mahrum edilen ülkemizin gençleri, ne zaman çağdaş bir eğitimin karşılığı olan ders kitaplarına kavuşacak, doğrusu merak ediyorum.
kendi tarihimiz konusunda bilgilenme hakkımızın elimizden alındığı bir gerçekken, başkaları ne yaparsa yapsın, biz ne zaman tarihimize kavuşabileceğiz, bilemiyorum?
bizim ülkemizin siyasetçileri, köşe yazarları, başbakanları bir konuda kanaat beyan ederken, ne zaman basma kalıp lafların dışına çıkıp gerçekte ne olduğuna dair bilgilenme ihtiyacı ve merakı duyacaklar? şimdi değilse, soruyorum, ne zaman?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?