cemaziyelevvel

nickten yana sansim yok
’ben senin cemaziyelevvelini bilirim’:


postahane ve mektup servislerinin yeni kurulduğu ilk zamanlar. iki arkadaş canını dişine takmış çalışıyorlar. ve bu iki postacı o kadar fakirler ki mektupları dağıtmak için koydukları amerikan patiskalarından yapılmış torbaları keserek kendilerine giyecek yapıyorlar. elbiseleri zaten yama üstüne yama içinde. hatta bir gün öyle bir olay oluyor ki ikisi de buna çok gülüyorlar. eskiden aylar bilirsiniz cemaziyelevvel, cemaziyel
ahir, receb, şaban, ramazan, şevval, zilkade, zilhicce şeklinde giderdi. posta torbaları da aylık olduğu için her posta torbasının üstünde hangi ay ise onun ismi yazıyormuş. bunlar da kendilerine bu torbalardan kilot yapmışlar ama öyle denk gelmişki birisinin kilotunun popo kısmına cemaziyel evvel yazısı rastlamış. birbirlerine bu şekilde çok takılmışlar. cemaziyel evvel kilotlu falan diye. ve birgün bu arkadaşlardan birisi üst kademelerde görev almaya başlamış. günler geçtikce görüşmeleri de azalıyormuş. makam sahibi oldukça arkadaşının burnu büyümeye başlamış artık kimseyi görmez oluyormuş. aradan yıllar geçmiş postacılık işine devam eden fakir postacıyı işten çıkarmaya kalkmışlar. zaten fakir ne yapacağını bilememiş. sonra aklına taaaaa yıllar önceki arkadaşı gelmiş. düşünmüş o arkadaşı genel müdür yardımcısı olmuş. ona söylersem herhalde o işimi halleder demiş. kalkmış onun yanına gitmiş ama kapıdaki sekreter bir türlü onunla görüştürmüyormuş. sekreter kıza demişki evladım sen sen müdür beye benim ismimi söyle o benimle görüşür demiş. sekreter de ona “söyledim amca ama o seni tanımadığını söyledi” demiş.

buna çok içerleyen fakir postacı sekretere demişki. “demek tanımıyorum dedi kızım ben onun ben onun cemaziyel evvelini bilirim git bunu da ona aynen böyle de” demiş. sonra da arkasına bakmadan çekip gitmiş.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol