bul beni
nereye gittigimi bilmez bir haldeyim
kime guvenecegimi bilmez bir haldeyim
cok uzaklarda ulasilmaz bir yerdeyim
derdimi kimseye anlatamaz bir haldeyim
aklim karmakarisik bulanik hislerim
sanki kor oldum gormuyor gozlerim
evimden cok uzakta bir yerdeyim
geri donus yolunu bulamaz bir haldeyim
gel de bul beni
dogruyu yanlisi kestiremez bir haldeyim
herseye inancimi yitirmis bir haldeyim
iyi olmaktan cok uzakta bir yerdeyim
yerlerde surunur gucsuz bir haldeyim
gel de bul beni
(bkz: yavuz cetin)
bul beni
bul beni...
toprağın kalp atışını duy!
ritmine ayak uydur,
avuçlarında coşkusunu yakala ,
öfkesini gözlerinde biriktir,
sevgisini yüreğine işle.
mesela kızıltepede bir halay,
bu halayda terli bir mendil ol.
gözleri güneş ,
dudakları ateş ,
neyin sihirli hüznünü üfle can evime.
yıldızlara asılı bedenimde martı çığlığı.
kelebeğin özgürlüğünde bir ilahi,
başağın kadın yüzünde bul beni.
kendini yıkarak var ol ;
çünkü bu gerçeğin kırılma noktasıdır...
kırılarak gerçek bulunur yalan pazarında.
kırıl, yan, piş ve bul beni... bul...
çevir gözlerini dağlara,
dağdan vadiye süzülen rüzgarı,
güneşin tenini,
suyun gücünü,
ateşin öfkesini hisset.
uçuruver özlemlerini,
beyaz güvercinin kanatlarına bağla sevdanı,
yüreğinin gözyaşlarıyla sulansın,
çatlasın gonca,
çiçeklensin umutlar..
her ova kendi ihanetini,
her orman kendi uğultusunu,
her dağ kendi destanını saklar,
omuzundaki dumanda...
başını yukarı kaldır, dik tut.
yıldızlara gülümse,
yıldızlar senin için parlayacak,
terleyen otların kokusunda ,
göğün yerle birleştiği yerde bulacaksın beni.
işte mutluluk bu,
sözlerle ifade edilemez,
zaman sana ait olur beni bulduğunda...
şahdamarı gibi öldürücü,
şahdamarı gibi varedici,
kendini yıkarak var ol;
kanımda şahlanan deniz dalgasında,
gerçeğin kırılma noktasında, bul beni...
necat iltaş (2000)
toprağın kalp atışını duy!
ritmine ayak uydur,
avuçlarında coşkusunu yakala ,
öfkesini gözlerinde biriktir,
sevgisini yüreğine işle.
mesela kızıltepede bir halay,
bu halayda terli bir mendil ol.
gözleri güneş ,
dudakları ateş ,
neyin sihirli hüznünü üfle can evime.
yıldızlara asılı bedenimde martı çığlığı.
kelebeğin özgürlüğünde bir ilahi,
başağın kadın yüzünde bul beni.
kendini yıkarak var ol ;
çünkü bu gerçeğin kırılma noktasıdır...
kırılarak gerçek bulunur yalan pazarında.
kırıl, yan, piş ve bul beni... bul...
çevir gözlerini dağlara,
dağdan vadiye süzülen rüzgarı,
güneşin tenini,
suyun gücünü,
ateşin öfkesini hisset.
uçuruver özlemlerini,
beyaz güvercinin kanatlarına bağla sevdanı,
yüreğinin gözyaşlarıyla sulansın,
çatlasın gonca,
çiçeklensin umutlar..
her ova kendi ihanetini,
her orman kendi uğultusunu,
her dağ kendi destanını saklar,
omuzundaki dumanda...
başını yukarı kaldır, dik tut.
yıldızlara gülümse,
yıldızlar senin için parlayacak,
terleyen otların kokusunda ,
göğün yerle birleştiği yerde bulacaksın beni.
işte mutluluk bu,
sözlerle ifade edilemez,
zaman sana ait olur beni bulduğunda...
şahdamarı gibi öldürücü,
şahdamarı gibi varedici,
kendini yıkarak var ol;
kanımda şahlanan deniz dalgasında,
gerçeğin kırılma noktasında, bul beni...
necat iltaş (2000)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?