apocalypto

redcrow
dinsizin hakkından imansız gelir temalı mel gibson filmi..
filmin ilginç maya diliyle çevrilmiş olması dışında hakkında söylenecek pek bir şey yok sanırım.. mel gibson’ın aşırı gazlı şiddet sahnelerinden hoşlananlar bu filmi izlerken kesinlikle ihya olacakatır.tek hamleyle kapa patlatma, kalp sökme, kol bacak kırma ve boyun kesme gibi şiddet sahneleri filme bol bol serpiştirilmiş..çok akıcı ve izleyeni devamlı merak içinde bırakan bir film olmasına karşın genel olarak vasat bir film diyebiliriz..
spooky
ozellikle makyaj ve kostum konusunda asmis, kovalamaca sahnelerinin akici cekimi ile seyir zevki yasatan belgesel tadinda bol kanli ve aksiyonlu bir mel gibson filmi. azteklerin saasali kurban torenlerine ve yapilarina da dikkat ceken film meksika’nin new mexico sehrinde cekilmis.basrolde oynayan"almost" ise gerek kivrakligi gerekse saclari ve yuz yapisiyla gercekten ronaldinho’yu andiriyor.
nihilist
filmi sinemalarda iken izleyememistim, dun dvd’den izledim, izleme fırsatı buldum. film oncelikle rahatsız etmek icin cekilmis, bu cok net.zaten mel gibson’ın brave heart’taki gercegi arama cabası passion of the christ ile farklılasmıs ve rahatsız etmeye yonelmisti. mel gibson filmlerinde kendi bakıs acısı ile yorumladıgı olayları izleyiciye tokat niyetine sunuyor artık buna alısmak lazım. filmlerde uc noktada kullandıgı her sey zaten bu tokat atma hevesinin bir parcası, ve bu baglamda dusunursek apocalypto bu acıdan basarılı ve kaliteli. filmin verdigi tutucu ve net mesajlar yerini buluyor, bu yonden izleyici olarak bizim yapabielcegimiz sadece bu fikirlere katılmamak olabilir, film olarak diyebilecek pek bir sey yok menfi anlamda.

filme donersek; film dijital kamera ile cekilmiş olmasına ragmen etraflı bir sanat yonetimi tasıyor. yonetmenlik acısından zaten kusursuz olan film, sanat yonetimi ile birleşince doygun bir seyirlik sunuyor. mel gibson filmde dijital sanatın sınırlarını zorlamış bu gayet acık, makyaj efektler ise yerinde ve amacına yonelik olarak gercekci, sozun ozu her sahnede iciniz yanıyor, rahatıszlık duyuyorsunuz.

konu itibari ile cumhuriyetci muhafazakar yonetmenden beklenen bir alt metin geliyor onumuze. icten ice verilen mesajlar hızlı kurgusu ile butunlesip akıyor zihnimize. sonuc olarak film mel gibson sineması icinde saglam bir yerde duruyor, yapısı musade edenler icin ise senenin en saglam filmi denebilir...
zekirbelli
mel gibson’un hızını alamadığı bir yapım daha,az önce izlemiş bulunup, iç şişmesiyle yerimden kalktım diyecek türden.film kurgu efekt cast gibi beklentileri tamamen karşılıyor bir sonraki sahne izlediğinden daha adrenalin yüklü gidiyor film,lakin acının kurtuluşun mücadelenin kanırtılması kısmında film çekelenmişte çekelenmiş,esas oğlanı bi ben kovalamadım desem yeridir der,izlenmesini ehemmiyetle salık veririm herşeye rağmen.
ederleziavela
" ben jaguar prensinin oğluyum, bu orman benim ormanım, ben bir avcıyım, babam ve ben burada avlanırız, oğlum ve ben de burada avlanacağız" huleyn seklinde nidalara sahip güzl bir film.

filmin geçişleri , kamera açıları oldukça hoş.ormanda yaşanan kovalama sahneleri eşsiz.

açıkcası mel gibson’un the passion of the christ filminden sonra bu yönetmenlik işini beceremeyecegini düşünmüştüm lakin yanılmışım.
esmeralda
izlemeden önce yönetmenin mel gibson olduğu duyduğum da tırt filmdir önyargısını kıran müthiş film.filmdeki büyücü hasta kızın sahnesinde tüylerin diken diken olması muhtemel.
nickimyock
en hijyenik dogumhanelerin nasil olabilecegi,cok eski bir uygarlikta olsa,kadinlarin nasil bakimli olabilecegini,av iken nasil avci olunabilecegini, bazi yapraklarin yanli$ yerlere surulmesi durumunda nasil tepki verilebilecegini degi$ik bir $ekilde anlatan film.
westkhan
çok güzel bir filmdir oyuncuların doğallığı süperdir hiç br ayrıntı atlanmamıştır film-belgesel tadındadır ancak tek bir şey merak etmekteyim oyuncular maya kokenli insanlarmıdır.
benduruyorumsebagitti
yüzlerce yıl öncesi; manyak ormanlar, nehirler...

ne daha insan nüfusu abartı çoğalmış, ne karbon salınımı filan, ne küresel ısınma vs. ulan iki gün yağmur yağmayınca sen dal ormanlara katlet insanları, bir kısmını da sürükleyip kafa kes de yağmur yağsın... allah belanızı versin e mi!..

ulan açlıktan öldünüz mü, kurudunuz mu susuzluktan?.. insan böyle manyaklaşabiliyor işte.

ilk cinayet silahı neydi; taş mı, bir dal parçası mı? dünyada hepi topu birkaç kişi varken hem de...

insanın doğası vardır da; hayvandan ayıran, düşünmesi, konuşması filan değildir sadece.

maşallah alet edevat on numara gelişti. ama taş devri zihniyetleri, insanları hâlâ bulunuyor bol miktarda. yüzmilyarlarca dolar lükse, silah sanayiine şıkır şıkır akarken açlıktan ölüyor onbinler.

bosna’da, ruanda’da yaşananlar yakın tarih. din adına, ırk adına, ot adına, bot adına yapılan katliamlar, birkaç denyonun peşinden sürüklediği kalabalıklar... al sana tarih, al sana tekerrür.

insanlığından utandırır...

ve insan aldandıdır olay.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol