emre aydın’ın afili yalnızlık albumunde bulunan bir diğer ismi de bebeğim olan $arkısı..
sözleri:
sakın ağlama,tanıdık yalnızlık,evvel allah tanı$tık evvelden
kokunu bırakma,çok sevdim kokunu ,bilemezsin al götür kokunu..
çocuktun hep sen,elinde balonla...
engel miydim ben ?
iğne miydim ?
bir bakmı$ım ki ben,elmalar dü$mü$,tükenmi$iz.. kepenkler inmi$ ...
ve uğra$mak anlamsız
yüzündeki yabancı
her geçen saniye bana daha yabancı..
ve böyle olmasın bildiğim gibi kal sen
her geçen saniye daha da zorla$masın
ve gülümse $imdi...
haklıydın hep sen,acılar bedava,mecburduk hep uzaktan bakmaya..
çok yorgunum ben,eski bir saat gibi... hırpalandım istanbul gibi..
bebeğim...
oyunun en güzel yerinde zil çalınca üzülürdük ya..
öyleyim..
ve gülümse şimdi
yeni bir gune yepyeni bir sabaha mutlu olmak ıcın;
gulumse sımdı...
hayata,yeni gune,sevgiye ve her seye...
ve gulumse sımdı...
gulumse sımdı...
hayata,yeni gune,sevgiye ve her seye...
ve gulumse sımdı...
piyanonun tuşlarına dokunurken, kalbinin tellerine de vuruyor sanki görünmez bir el girişinde bu şarkının...
eski bir dostun kollarında kalmışken, tanıdık, karanlık ve soğuk sokaklarında dolaşırken yalnızlığın, hiç bir cep ısıtamazken ellerini, öğretmekten hiç vazgeçmeyen, eli sopalı öğretmen hayat dikilirken tepende, kokusunu da birlikte alıp götürenlerin buğulu anılarında tükenen zamanları düşünüp, peygamber kanı ile değişirken kendi kanını, merakın büyüsünü bozduğu yalanlarla yabancılaşırken tanıdığını sandıklarına, çöle dönen dünyanda yeni dikenler eklenirken tenine, met-üst’ ün dediği gibi sevişmenin samimi olmaya yetmediğini anladığında, bütün boşluklar daha büyük boşluklarla dolarken, herşey oyuna dönüp, her oyun yarım kaldığında, iyimser, çocukça -ne kadar kaldıysa elinde o kadar çocuklukla- son bir dilek gibi bu parça.
gülümse şimdi.
eski bir dostun kollarında kalmışken, tanıdık, karanlık ve soğuk sokaklarında dolaşırken yalnızlığın, hiç bir cep ısıtamazken ellerini, öğretmekten hiç vazgeçmeyen, eli sopalı öğretmen hayat dikilirken tepende, kokusunu da birlikte alıp götürenlerin buğulu anılarında tükenen zamanları düşünüp, peygamber kanı ile değişirken kendi kanını, merakın büyüsünü bozduğu yalanlarla yabancılaşırken tanıdığını sandıklarına, çöle dönen dünyanda yeni dikenler eklenirken tenine, met-üst’ ün dediği gibi sevişmenin samimi olmaya yetmediğini anladığında, bütün boşluklar daha büyük boşluklarla dolarken, herşey oyuna dönüp, her oyun yarım kaldığında, iyimser, çocukça -ne kadar kaldıysa elinde o kadar çocuklukla- son bir dilek gibi bu parça.
gülümse şimdi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?