alt alta cümle yazıp şair olmak

independence
agzina sicayim
sicmasam da olur a yarim
ama sictigim zaman hava daha bir serinle$ir
hem sen de seversin belki zamanla
sicayim bi tanem ha?

yurdumun edebi akimlarinin ba$inda gelir bu $ekilde alt alta cumleler dizip $air olmak hevesi. aralarindan pek cogu elenir, kimisi kocaya kacar, kimisi hapise girer, kimisi de gun gelir yilmaz erdogan olur cikar kar$imiza. kotu bir tarafi yoktur, bir nevi denemedir bunlar.
salome
pek bir anlam ifade etmeyen ve genelde argo kelimelerle suslenmis, imla hatalari ve anlatim bozukluklari ile "dolu" ama ici "bos", dagarcik sinirini asamayan, sahibinin bakis acisi ve darligini bir cirpida ortaya koyan cumleleri yanyana siralayip "yazar" olmaktan hic bir farki yoktur. fakat kendini "yazar" zannedenler sair zannedenlerden bir farkla ayrilirlar, soyle ki; sair zannedenler lise caginda buhranli genc-ciklerdir genelde, yazar zannedenlere baktigimizda ise durum cok daha vahimdir, bunlarin 16 yasinda olanlari da mevcuttur 30 yasinda olanlari da, "holding"de calisanlari da vardir "ogrenci" olanlari da. daha genis bir kitleye hitap etmektedir yazar olma "tutku"su. sayisiz orneklerini ise soyle bir "cevremize" baktigimizda goruveririz. gerci simdi elestirmek biraz tuhaf kacmadi degil, e bir zemin hazirlanmis zaten, bir "akses" var ortada ki bu insanlar guzel guzel siirlerini de yazmakta, yazilarini da. "ee kardesim yazma" mi diyelim gibi bir karsit fikir gelebilir, dogaldir." aaaa ama ,"yazma" deme de, her onune gelene de yazma firsati verme o zaman sen de"...
sepulturk
genellikle liseli kızlarımızda görülen triptir bu. günlüğüne yazdığı bir sike benzemeyen cümleleri alt alta yazarlar, sonra yine aynı zeka seviyesine sahip sınıf arkadaşlarına okuturlar. malum sınıf arkadaşları da içlerinde bulunan depresif kişilikten ötürü içinde "ayrılık, yalnızlık, hüzün" geçen her şeyi muhteşem sandıklarından bu şair olma hevesiyle yanıp tutuşan arkadaşa verirler gazı.

gazı alan arkadaş kendisine şair damgasını saniyesinde yapıştırır. akabinde bazı dergilere şiir sandığı günlük yazılarını gönderir. tabi dergilerde çıkmaz. hevesi kırılır mı, asla! tv programlarına faks çeker hemen. oralarda da okunmaz. fakat nasıl nal gibi bir ego varsa hatayı kendisinde değil yazılarını yayınlamayan yayın kuruluşlarına maleder. en sonunda da kendisine internette interaktif ortamlar bulur ve format dahilinde giydirir bu yazılarını şiir kıyafetleriyle. format dahilinde oldukları doğrudur ama ben ne desem laf değil.

(bkz: bilgiçlerin şiirleri)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol