dolaptan dolaba atlamaca sonrada yere düşmemece
boncuk tabancayla birbirini kafadan vurmaca
acayıp çocuk oyunları
acayip çocukların oynadığı oyunlarla - çocukların oynadığı acayip oyunlar ikilemini ortaya atan söz.
(bkz: tilki tilki saatin kaç)
(bkz: dokuz taş )vardı birde. kardeşim kim akıl etmiş o kadar taşı üstüste koymayı neden 10 değil de 9 taş? hadi topla taşları devirdin diğer çocukların ne günahı var da onları da taş sanıp topla kovalarsın. diğer çocuklar da salak niye kaçıyosun ki çak ağzına bitane.
karlı günlerde poşetin üstüne oturup bayılardan kaymak.hala daha yapmak isterim,bakarım cüsseme beni bir hüzün kaplar.karsız günlerde de tahtaların altını evden çaldığımız sabunlarla silerdik öyle de güzel kayılırdı.
(bkz: körebe)
dansa davet.. bu oyunu oynarken annemler görüyo mu acaba diye aklım ve gözüm sürekli evin penceresinde olurdu.. en zevkli kısmı da sinir olduğumuz oğlanlardan biri bizi davet ettiğinde "ayağımın altını yala.." dediğimiz bölümüydü galiba.. şimdi baktığımda pek de çocuksu bulmuyorum bu oyunu.. acaipti hakketen..
(bkz: dansa davet)
(bkz: dansa davet)
koltuktan koltuğa atlayarak kafa yarmaca,parkta kaydıraktan ters kayarak boyun kırmaca
nasıl olduysa ülkenin dört bir yanına yayılmıştır bu oyunlar. hatta anlamsız şarkıları, kuralları, deyimleri bile aynıdır bu oyunların. nasıl bu kadar geniş alana aynen yayıldığını hep merak etmişimdir. şimdi ülkenin dört bir yanından gelen arkadaşlarla konuşuyorum da mesela hemen hepsi lastil ip atlarken "isveç norveç danimarka, belçika belçika hollada" tekerlemesini söylerlermiş. veya yine aynı tekerlemelerle el oyunları oynanırmış. çocuklar arasında çok sıkı bir istihbarat ağı olduğunu düşünmeme sebep olan oyunlardır.
(bkz: çamlak çömleğin patlaması)
topraktan köfte yapmak,incir yaprağından sarma yapmak.
(bkz: doktorculuk)
(bkz: karı kocacılık)
(bkz: akşam ebesi)
(bkz: anketçilik)
bir de çocuğun tuhaf fantazilerine yönelik oyunlar vardır.
minderlerden çatısı olan kutup evi yapıp eskimoculuk oynamak.
salondaki yemek masasının altında sandalyelerin çubuklarının arasına girerek tahtadan bir kafes içinde yer ile bağlantı kesilmiş ve sandalyenin çubukları arasında örümcek ağına dolanmışçasına sıkışmış bir vaziyette saatlerce durmaca.
madencilik, denizcilik, ıssız adacılık, tırla uzun yolculuk vs vs...
minderlerden çatısı olan kutup evi yapıp eskimoculuk oynamak.
salondaki yemek masasının altında sandalyelerin çubuklarının arasına girerek tahtadan bir kafes içinde yer ile bağlantı kesilmiş ve sandalyenin çubukları arasında örümcek ağına dolanmışçasına sıkışmış bir vaziyette saatlerce durmaca.
madencilik, denizcilik, ıssız adacılık, tırla uzun yolculuk vs vs...
bu oyunlardan bir kısmı aynı formata sahip olmakla beraber eşlik eden farklı bir anlamsız şarkıya sahiptir.
mesela arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla çocukken çok oynanan, her birinin muhakkak oynamış olduğu ancak herkesin farklı bir anlamsız şarkıyla oynadığı oyunun tarafımdan oynanan versiyonunun sözleri şu şekildedir:
biren biren iken iken kamçı boylu kara diken elma yedi deve sekiz tombul oğlu dört köşeli salla bunu çek şunu
itiraf etmeliyim ki çocukken de çok düşünmüştüm ezberletilen bu şarkıyı söylerken ne demekte olduğumu.
mesela arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla çocukken çok oynanan, her birinin muhakkak oynamış olduğu ancak herkesin farklı bir anlamsız şarkıyla oynadığı oyunun tarafımdan oynanan versiyonunun sözleri şu şekildedir:
biren biren iken iken kamçı boylu kara diken elma yedi deve sekiz tombul oğlu dört köşeli salla bunu çek şunu
itiraf etmeliyim ki çocukken de çok düşünmüştüm ezberletilen bu şarkıyı söylerken ne demekte olduğumu.
(bkz: evcilik)
(bkz: saklambaç)
(bkz: yakalambaç)
(bkz: tren)
(bkz: misket)
(bkz: taso)
(bkz: kutu kutu pense)
(bkz: saklambaç)
(bkz: yakalambaç)
(bkz: tren)
(bkz: misket)
(bkz: taso)
(bkz: kutu kutu pense)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?