esasen "2006 yılı turizmin elde patlaması" şeklinde açılabilecek başlıktır ama her yıl gazetelerde gördüğümüz şekli ile açılması daha uygun gibi geldi bana.
her yıl gazetelerimizde yer alan, "turizm patladı", "bu sene geçen senekinden daha çok patladı" gibi haberlerinde etkisi ile yalan ya da gerçek geçirdiğimiz turizm sezonlarından sonra bu sene ilk kez "turizm elde patladı"msı yazılar çıkmakta.
bunun basit bir kaç sebebi var aslında;
kuş gribi erken rezervasyonlara bel bağlamış otelleri şok eden durumlardan biri oldu. duyurulmaması ya da üstünün kapatılması taraftarı değilim ama olduğundan büyük gösterilmesi ya da abartılması sonucu erken rezervasyonlar iptal oldu ve bizlerden farklı olarak ocak ayında bütün tatil programını hazırlamış olan turistler yön değiştirdi.
dünya kupası bir başka sebep olarak görülüyor, hakkı da vardır görenlerin, futbol sadece türklerin değil tüm dünyanın en çok sevdiği spor olduğundan insanlar ya dünya kupasını yerinde izlemeye gittiler ya da evlerinde dünya kupası izlemekteler, kendi ülkelerindeki insanlar ile birlikte sokaklara dökülmekteler..
bir de yazın yediğin hurmalar kışın kıçını tırmaların tam tersinin söz konusu olması var. yıllardır her yerde "turistleri kazıklamayın", "turistleri yıldırmayın", "turistlere tecavüz etmeyin" denmesinin bir sebebi vardı elbette. memleketime tatile gelmiş her rus kızını ek iş yapıyor zannetmenin turizme bir zarar vereceği kesindi, beklenendi. yıllardır buradan mücevher alan alman turistlerin bu sene bir alman gazetesinde aslında kendi ülkelerinden aynı altınları çok daha ucuza alabileceklerini, burada yarı değerli taşların değerli taş fiyatından satılmakta olduğunu, üstelik bunun bir kontrolü olmadığını ve aldıkları sertifikaların da hiç bir işe yaramadığını öğrenmenin bir sonucu olacaktı..
türkiye’nin başörtülü eşi olmayan bakanının neredetse kalmaması, imajının iran’a bunca yaklaşmasının da etkisi vardır sanıyorum..
trendi takip edemeyip tüm yatırımını her şey dahil sistemine yapan turizmcilerin biraz daha ileri görüşlü olup insanların deniz, güneş, sahil, üstsüz güneşlenmek gibi aktivitelere bir dur dediği ve kültür turizmine yöneldiğini, artık beş yıldızlı her şeyin dahil olduğu ve insanı içerisine bir alıp anca check out esnasında tüküren ve hepsi birbirine benzeyen otellerden sıkıldığını görmüş olması gerekiyordu.
konsept oteller ve butik otellere yönelen insanların, azıcık para verip her şey dahil sere serpe yatanlardan çok daha fazla para harcadığını, entellektüel turisti ülkemize çekmenin yolunun ise tarih ve kültür turizminden geçtiğini bilmesi gerekirdi.
şimdi ne oldu?
milyonlar milyonlar milyonlarca dolarlar yatırıldı otellere, yarısını açmıyorlar şimdi o binaların. buarada olan sezonluk çalışan işçilere oldu, 6 ay çalışıp 6 ay bekleyen bu insanların kışı hangi işi yaparak geçirebilecekleri sorusu doğdu..
gazeteler sanki bir faydası olacakmış gibi, her gün doluluk oranlarının %15lerde gezdiğinden, bazı otellerin oda kahvaltıyı ücretsiz verip içecek ve öğle/akşam yemeklerinden para kazanmaya çalıştığını yazıyor. bunun elbette bir faydası olmayacak çünkü türk turist bile "amaan her yer bomboş" mantığı ile rodos’a tatile gitmeye kalkıyor.
türk turist’in yüzüne bakmayan, hatta rezervasyon kabul etmeyen oteller şimdi fiyatı nereye indireceklerini şaşırıyor, türk turisti çekebilmek için 112 taksit yapıyor, bir yalvarmadıkları kalıyor.
böyle mi olması gerekiyordu? elbette hayır. aynı öngörüye sahip binlerce adam vardı ama sözleri dinlenmedi, para sahibi olan adamlar kendini turizmci zannetti.
turizm sektörü bunca getirisi olan bir sektörken sanki kıçımızın az açığı varmış gibi bir açık daha haline geldi..
şimdi sıva arıyoruz, ama neden problem çıkmadan önlem almak yerine biz hep çıktıktan sonra çözüm arıyoruz?..
2006 yili turizm patlaması
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?