confessions

wily blake

- Yazar -

  1. toplam entry 131
  2. takipçi 1
  3. puan 47213

papermoon solu

wily blake
serdar turgut’un ortaya attıgı kavram.

önceleri serdar turgut dalgasını geçiyor sansak da gördük ki gayet ciddiymiş. mustafa sarigul’ün papermoon’da bulent tanla ile oturup deniz baykal’ı nasıl devireceklerini konuşması, ne alacaklarını tartışırken ara sıcaklar eşliğinde darbe planları yapmaları serdar turgut’un çok hoşuna gitmiş.
hemen benimsediği ve "papermoon solu" adını verdiği bu kavramı eleştirenleri de anlayamadığını söylemiş (aslında bal gibi anlıyor da işine gelmiyor.)

kendi kaleminden aktaracak olursak:
"’papermoon solu’ kavramı bir oximoron olarak algılanıyor. gerçi ben bunun neden böyle olması gerektiğini pek anlamıyorum ama böyle bir algılama da var ortada. bu ülkede sol sadece yoksulun ideolojisi olmadığını anlamazsa iktidar olması da pek mümkün gözükmüyor."

evet, pesto soslu bu saçma sapan kavram tam bir oksimorondur.

sol’un ne olduğunu unutanlar en baştan okuma yapmaya başlamalıdır.
bin bir çeşit sol akımın belkide tek ortak noktası sınıfsal hareketler olmasıdır. sol: işçilerin, çalışanların, fakirlerin, yoksulların ezilenlerin... ideolojisidir ve bu tesadüfi bir olay değildir.
"sol kendine taban arıyordu bunları buldu(tutundu) şimdi bu tabanı genişletmeli ve toplumun her kesimini kucaklamalıdır" gibi bir yaklaşım zırvalıktır.

çünkü soyut(tinsel) siyasal görüşlerin somut(maddi) nedenleri vardır.
insanlar eşitliği çok yüksek ahlaki değerlere sahip oldukları için değil kendi çıkarlarına olduğu için savunur. gündemlerinde eşitlik olmayanlar ise kan emici adiler değil bundan rant sağlayamayacağını bilen kişilerdir.

bu açıdan bakılırsa da zengin birinin solcu olması kadar salakça bir durum yoktur.
bulunduğunuz konum ile alakası olmayan, kendinize tamamen yabancı bir ideolojiyi savunarak solcu değil olsa olsa mizah malzemesi olursunuz.

sol’un kapsamı bellidir. çağdaş, medeni, modern gibi içi boş, nereye çeksen gelecek kavramlar ile tanımladığınız sözde ideolojinizin ise sol ile yakından uzaktan alakası yoktur. çünkü sizin konumunuzun solun beslendiği sınıfsal köken ile alakası yoktur.

ama bu durum serdar turgut ve onun jenerasyonunun ciddi bir bölümü için hiçte yeni değil. gençliklerinde de tabansızca sol ideolojileri savunmaktaydılar bu gün de durum pek farklı görünmüyor.
sadece eskiden ön planda değillerdi, bu kadar belli olmuyorlardı, bugün herkesin gözü önündeler. ama hala kendilerine(fikriyatlarına) bir çekidüzen veremiyorlar.
çünkü hata yaptık, ortama uyduk, saçmaladık diyip geçmişleri ile hesaplaşamıyorlar. bu yüzden yaptıkları her şey oksimoronsal oluyor ama kendileri bunun farkında bile değiller.
papermoon’da sol parti kurmak da reklam sektörünün önde gelenlerinin sosyalistiz geyiğine yatmaları da garip gelmiyor bunlara.

serdar turgut kısa zaman önce köşesinden devrimci günlerini anmış deniz gezmis’ten girip yurtdışındaki günlerinden çıkmış, "bu gün olsa yine aynı şekilde davranırım" mealinde bir şeyler söyleyip engin ardic’tan ayarı yemişti.

o yazdıkları ile bugünkü durumu hiçte birbirinden bağımsız değil. hala gençliğini muhakeme edemiyor, hala geçmişi ile hesaplaşamıyor. bu yüzden de saçmalamaya devam ediyor.

çıkıp, o zamanlar gençtik; devrim şarkıları söylemek yüreğimizi kabartıyordu, yüce bir ideal için çalıştığımızı düşünmek bize onur veriyordu, delikanlıydık isyankarlık hoşumuza gidiyordu, derslere girmek yerine boykota katılmak daha zevkliydi, yurtdışında solcu gruplar yabancıları daha kolay aralarına alıyordu, romantik tiplerdik gerilla hikayeleri güzel geliyordu, o mavi gözlü irlandalı dilber fkp’liydi, o zamanlar eli kalem tutan herkes solcu idi, biz sadece ortama uyduk... gibi bir şey söyleseniz; geçmiş defterleri kapatıp daha rasyonel laflar edebileceksiniz ama anıları hala belinizdeki bir kambur gibi taşıyorsunuz.

geçmişteki seçimlerinizden dönemediğiniz için şuan ki konumunuza uygun bir ideoloji oluşturamıyorsunuz, böyle olunca da mehmet agar bile durumunuzu sizden daha iyi tahlil ediyor.

neyse, madem ki böyle bir hareket oluşuyor bizde kendi çapımızda katkımızı yapalım:
bir kere papermoon’un modası geçti yeni bir sol çıkacaksa ya tuus’tan ya da mikla’dan çıkar. sonra gidip ulus 29’dan eski tüfeklerin desteğini alırsınız birde mezzaluna’da gençleri kafaladım mı tamadır bu iş.

yok illa papermoon’da ısrarcıysanız paraya kıyıp adam gibi bir şeyler için, chianti söylemeyin bi boka benzemiyor. risottonuza da parmesan rendeletin, güzel olur...


dünyanın bütün sözlükleri birleşin

wily blake
evrensel bir sozluk manifestosuna dogru yol alırken, fikriyatımızı simgelemesi açısından seçtiğimiz slogan.

artık yazarları bölüp kendi içinde sınıflara ayırmaktan, bir grup oligarkın iktidarını sürdürmesine hizmet etmekten başka bir işe yaramayan "klon" gibi sıfatları tarihe gömmenin ve herkesin fırsat eşitliğine sahip olduğu bir sistemi kurmaya başlamanın zamanı gelmiştir.

böylece şimdiki totaliter yönetimler yerine nispeten daha demokratik bir ortam kurmamıza da imkan doğacaktır.
bu yüzden sözde ayrıcalıklar ile avunmak yerine yepyeni bir dünya kurmak mümkün olmanın yanında elzemdir.

şüphesiz ki sözlüklerin tarihteki evrimsel gelişimlerinin yeni basamağı budur.

şimdilik sadece sloganımızın aydınlattığı belki de biraz ütopik bir hayal ile yola çıkmış olsak bile zaman içinde neyin nasıl yapılacağı somutlaşacaktır, yeter ki inanalım.

dunyanin butun yazarlari birlesin!


liberallik demokratlik ve türkiye

wily blake
prof. dr. fuat keyman’ın, atilla yayla ve etyen mahçupyan’ın giriştiği ’liberallik’-’demokratlık’ tartışması üzerine kaleme aldığı yazısı.
(iki parça halinde yayımlanmıştır.)



liberallik, demokratlık ve türkiye - (1) :
http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=288895


liberallik, demokratlık ve türkiye - (2) :
http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=289164


islahat fermani

wily blake
1-) ülkede bulunan hiristiyan ve diger gayri müslimlere, ecdadim tarafindan daha önce verilen her türlü ayricalik ve bagisiklik aynen yürürlüktedir. bunun için hiristiyan ve diger gayri müslim toplumlari özellikle patrikhanelerde olusturulacak meclislerce, fetihler babasi ikinci sultan mehmet’in patrik ve piskoposlara lütfettikleri izinlerde dahil olmak üzere bu ayricalik (imtiyaz) ve bagisikliklar (muafiyet) yeniden gözden geçirilerek:
a) patriklerin seçim usulleri, toplumlarin bab-i ali ile anlasmalari halinde tespit edilecek esaslar dahilinde yeniden yapilacak seçim sonunda patriklik berati onaylanmak kosulu ile bu kisiler ömürboyu görevde kalabileceklerdir.
b) rahiplere her ne ad altinda olursa olsun; hediye, bahsis verilemez ve alamaz ve gelir getirebilecek kaynaklar olusturulamaz. bunlarin yerine patriklere ve toplum baslarina belirli gelir tahsis edilir ve diger ruhbanlara derecelerine ve gördükleri isin tasidigi öneme göre hakkaniyete uygun maas verilecektir.
c) hiristiyan ve sair gayri müslim toplumun tasinir ve tasinmaz mallar ile sehir kasaba ve nahiyelerde mevcud olup toplumlar tarafindan görevlendirilmis kisilerin veya toplulugun idarelerindeki binalar, okullar, hastaneler, mezarlik gibi yerler olduklari gibi korunacak, tamir ve islahlarina engel olunmayacak ve fakat yeniden yapilacaklar için yerel idarelerin onama ve onayi alinacaktir.

2-) her toplum, diger toplum ile birlikte hareket etmemek kosulu ile ayinlerini serbestçe yapabilecektir. gerekli tedbirler idarece alinacaktir.

3-) mezhep, dil, cinsiyet gibi hususlarda bir sinifin diger sinif hakkinda küçültücü söz, yazi, davranislar ve namusa dokunacak her türlü tanim ve niteleme tamamen ve kesinlikle yasaktir.

4-) hiç kimse din degistirme hususunda zorlanamaz.

5-) hangi din mezhep ve ulustan olursa olsun, kendi kabiliyet ve ehliyetlerine göre, yürürlükteki mevzuat dahilinde kamu hizmetlerine girmeleri serbesttir.

6-) her toplum, ilgili bakanligin gözetim ve denetiminde olmak kosulu ile; egitim, zenaat ve sanayie dair okullar açabilirler. buralarda görev alacak ögretmenler ve ders programi toplum ve idarece olusturulacak karma bir meclis tarafindan onaylanmak ve ferman onama kosuluna baglidir.

7-) müslüman ile hiristiyan ve sair gayri müslim arasinda veya hiristiyan ile diger gayri müslimlerin birbirleri arasinda ticaret ve cinayete dair uyusmazliklari karma mahkemelerde görülecektir. durusmalar açiktir. taniklar kendi inanç ve mezheplerine uygun olarak yemin ederler. hukuk davalari eyalet ve illerde vali ve kadilarin hazir bulunduklari mahkemelerde hakimler tarafindan seriat ve yasalar hükümlerine göre görülecektir. hiristiyanlar ile gayri müslimler arasindaki veraset davalarinin sahipleri istedikleri takdirde davalarinin patrik veya ruhani meclislere gönderilmesini isteyebilirler. durusmalar süratle tamamlanarak tutanaklar ülkede mevcut tercümanlara tercüme ettirilir. davalar insan haklarina ve adalete uygun sekilde sonuçlandirilir. tutuklama ve göz altinda bulundurma mümkün oldugunca kisa süreli olmalidir. apishanelerde iskence, eziyet ve cismani ceza uygulanmasi kesinlikle yasaktir. aksine davrananlar veya emredenler cezalandirilirlar.

8-) vergilerde esitlik esastir.

9-) hiristiyan ve diger gayri müslimler de, müslümanlar gibi askerlik görevlerini yaparlar. bedel veya para ödemek suretiyle kisa süreli askerlik yapilabilir. bu gibilerin askerlik siniflarinin ve siniflar içindeki görevlerinin tayin ve tespiti askeri makamlara aittir.

10-) eyalet ve il meclislerine, seçilme belirli usul ve esaslara göre yapilir. toplumlar oranlarina göre temsil edilirler.

11-) alis-veris ve mülk edinme konusundaki yasa ve tüzükler, bütün vatandaslar hakkinda esitlik ilkesi içinde uygulanir.

12-) eyalet ve il meclislerine üyeler 1 yil için seçilirler.

13-) yasa ve tüzükler bütün vatandaslar arasinda esitlikle uygulanir.


(ulkemizde anayasa hareketleri - irfan bingol)


hukukun üstünlügu ve insan hakları

wily blake
friedrich von hayek’in en meşhur eseri olan ’the road to serfdom’dan bir bölüm.



bir memleketin hür olduğunu gösteren ve onu keyfi surette idare edilen memleketlerden ayıran en emin kıstas, "hukukun hâkimiyeti" kaidesi diye anılan büyük prensiplere hürmet edilmesidir. teknik teferruat bir tarafa bırakılırsa, bunun ifade ettiği mana sudur: devlet, bütün faaliyet ve hareketlerinde, sabit ve önceden ilan edilmiş bir takim kaidelerle bağlıdır; öyle kaideler ki, icra kuvvetinin, belirli durumlarda belli bir şekilde hareket edeceğini önceden kesin olarak görmek imkânını temin eder. böylece, herkesin, hattı hareketini ona göre ayarlaması kabil olur. idare ajanları gibi kanun koyucular da hataya düşebileceklerine göre, bu idealin tam olarak gerçekleşmesine imkân yoktur. bununla beraber, zorlayıcı kuvvet kullanmak hususunda icra organlarına bırakılan takdir salahiyetinin asgari hadde indirilmesinin lazım geldiği aşikârdır. kanunlar, vatandaşların gayelerini tahakkuk ettirebilmek için kullanabilecekleri vasıtaları tahdit etmek suretiyle, ferdi hürriyeti bir dereceye kadar sınırlandırırlar. fakat, diğer taraftan, hukukun hakimiyeti rejimine tabi olan bir hükümet ani tedbirlerle ferdi gayret ve faaliyetlere set çekmek imkanından mahrumdur. oyunun kaideleri bu suretle önceden belli olunca, fert, bu kaideler dairesinde, serbestçe kendi gayelerini takibedir. bilir ki, hükümet iktidarı, şahsi gayretlerinin semerelerini uluorta elinden almak yolunda kullanılmayacaktır.

devamlı bir hukuk yapısı kurarak, bu çerçeve dâhilinde istihsal faaliyetini ferdi teşebbüslere bırakan sistem ile, istihsal faaliyetinin merkezi bir otorite tarafından idaresi arasındaki fark, kanun hakimiyeti ile keyfi idare sistemi arasındaki umumi tefrikin hususi bir görünüşünden ibarettir. birinci şıkta, hükümet, mevcut kaynakların hangi şartlar altında isletilebileceğini tespitle iktifa eder. bu kaynakları hangi gayeler için kullanacaklarını kararlaştırmak hakki, fertlere bırakılır. ikinci şıkta, hükümet, istihsal vasıtalarının muayyen gayeler için kullanılmasını bizzat emreder. hukuk rejiminde, kaideler apriori olarak herhangi bir insan kategorisinin emel ve ihtiyaçlarını göz önünde tutmaksızın sabit kaideler seklinde tespit olunur. bu kaideler, sadece, bütün fertlerin değişik ihtiyaçları için kullanabilecekleri "aletler" mesabesindedir. ve bunlar uzun zaman yürürlükte kalacaklarına -veya kalmaları lazım geldiğine- göre, filan insan zümresinin mi, yoksa başka insanların mı isine yarayacaklarını önceden kestirmeye imkan yoktur. bu kaideler, insana, işbirliği edeceği bütün şahısların hattı hareketlerini önceden görmek imkanını sağlayan bir nevi "istihsal aleti" olarak telakki edilebilir; yoksa bir takim hususi ihtiyaçların tatmini için alınmış tedbirler olarak değil.

hukukun hakimiyeti kaidesi, ister bazı memleketlerde olduğu gibi vatandaş haklarını tespit eden bir beyanname (bill of rights) veya bir anayasa seklinde tecelli etsin; ister sağlam bir şekilde teessüs eden geleneklerle nesilden nesile intikal eylesin, bunun fazla ehemmiyeti yoktur. fakat derhal görülecektir ki, hangi sekle bürünürse bürünsün, hukukun hâkimiyeti kaidesi, tesrii salahiyetlerin sınırlandırılmasını, ferde vazgeçilmez bazı hakların tanınmasını, insan haklarının dokunulmazlığını tazammum eder.


friedrich august von hayek, kolelik yolu (the road to serfdom, 1944), sayfa 76-89

her başlığa uyan bakınız

wily blake
araştırmalarım devam etmekle birlikte yakın zamanda keşfetmeyi umduğum bakinizdır.

bu bakınız öyle bir şey olacak ki her başlığın altına girilebilecek, hem bilgi verecek hem yorum içerecek üstüne birde ayar niyetine kullanılabilecek.

iddia ediyorum, bu bakınızı kamuoyu ile paylaştığım an sözlüğün gidişatı kökünden değişecek.

artık yüzeysellerin her başlık için ayrı ’bakınız’ düşünmesi gerekmeyecek.
her başlığa aynı bakınızı girme rahatlığını doyasıya yaşayabilecekler.


tum anketleri sonlandiracak anket

wily blake
eskiden beri bir fikir olarak kafamızın bir köşesinde yerinde duran, yakın zamanda ise fiiliyata dökmeye karar verdiğimiz projedir.

üzerinde çalıştığımız anket o kadar kapsamlı, o kadar detaylı olacak ki bundan sonra anket yapmanın ne manası ne de luzumu kalacak.

sözlüğün anket belasından kurtulacağı gün yakındır.
güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli güzel günler...

dandik mal veren torbaciyi şikayet etmek

wily blake
kotu mal veren torbaciyi ihbar etmek’ yerine ayipli mal sattığı için alo 175: tüketici hattına şikayet etmektir.

böylece torbacı kendine çekiduzen verir ve bir daha böyle bir yanlış yapmaz.

çünkü tüketicinin korunmasi kanunu şöyle der:

madde 4: "tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir.
satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir."

madde 24: "satışa sunulan bir seri malın ayıplı olması durumunda bakanlık, tüketiciler veya tüketici örgütleri, ayıplı seri malın üretiminin ve satışının durdurulması ve satış amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılması için dava açabilir.
satışa sunulan bir seri malın ayıplı olduğunun mahkeme kararı ile tespit edilmesi halinde, malın satışı geçici olarak durdurulur."

şüphesiz ki bilincli tuketici olmaya giden yol bu tip hareketlerden geçer.

sözlükteki cthulhu muritleri

wily blake
dagon tarikati’na üye olup yuce eskiler’e tapan bilgiclerdir.

cthulhu’yu rlyeh’deki uykusundan uyandırmanın yönteminin necronomicon’un kayıp sayfalarında bulunduğuna inanırlar.

birçoğunun başka dünyalardan varlıklar ile iletişime geçtikleri, bazılarının bu yüzden aklını yitirdiği bilinmektedir.
burada anlatamayacagım özel ayinler düzenleyip sumerler’den, babil’den kalma okult metinler ile paralel dunyalara ulaşmaya çalışır, şeytani büyüler yaparlar.

en büyük amaçları dünyamızın sonunu getirecek olan eskiler ile iletişime geçebilmektir.


üniversitelerde milli güvenlik dersi olmaması

wily blake
bir çok ülke, gençlerine askeri eğitim verirken bizde milli güvenlik dersinin dahi bulunmaması durumudur.

takdir edersiniz ki lisede, en azından bir kere bile sahaya çıkmadan, üstün körü verilen bir eğitimin vatan savunması için yeterli olacağını düşünmek saflık olur.

bu eğitimden yoksun kalan bir milletin işgal durumunda vatanını nasıl savunacağı, üzerine kafa yormamız gereken konuların başında geliyor.
biz isveç ya da norveç değiliz, etrafımız düşmanlar ile çevrili. bu yüzden her zaman diken üstünde durmalıyız. su uyur düşman uyumaz!
(sorarım size: bizdeki jeopolitik konum kimde var?)

iç ve dış düşmanlarımız sürekli kuyumuzu kazmaya çalışırken milletimizi bilinçlendirmemek yozluktur.

türkiye cumhuriyeti devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren, beden, zihin, ruh, ahlak ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş nesiller için bir an önce buna uygun bir eğitim pratiği hayata geçirilmelidir.

artık bu yılgınlıktan kurtulup harekete geçmenin zamanı gelmiştir!

biz ki zamanında subayların üniversitelerde ders verdiği bir ülkenin efradıyız.
o güzel günlere dönmekten bizi alıkoyan nedir?


üniversitelerde din dersi bulunmaması

wily blake
ülkemizin bir diğer acı gerçeğidir.

zamanında zorunlu din dersinin amacını, fikir babası olmasa da o dönemin otorite sahibi saygıdeger kenan paşamız şu şekilde açıklamıştı: "her türk genci en azından abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını bilmeli. cenazeye gittiği zaman cenaze namazına eşlik edebilmeli."

ancak görüyoruz ki bu amaç gerçekleştirilememiş, bu yoldan sapılmış. üniversite çağına gelmiş, koca koca adamlar ne namaz biliyor ne niyaz.

bu durumun nedeni liselerde adam akıllı bir din eğitimi verilmemesidir ancak iş işten geçtiğine göre artık üniversiteler için bir şeyler düşünmenin zamanı gelmiştir.

oysa üniversitelerimizin durumu içler acısı. zorunluyu geçtim seçmeli olarak bile din dersi yok.


şüphesiz ki böyle bir eğitimden geçen gençliğin türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan, toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, aile, ülke ve millet sevgisi ile dolu yurttaşlar haline gelebilmelerinin imkanı yoktur!


edit:

biz gençliğimiz hal-i ahvalini düşünürken bakın referans aldığımız kenan evren yakın zamanda ne demiş:

"bunun manası şudur. dinler nasıl meydana gelmiş, dünyadaki dinler hangileridir, bunlar arasında islamiyet nasıldır? çocuk bunlar hakkında bilgi sahibi olsun istedik. alevilik hakkında da bilgi vermesi, öğretmesi lazım. ama namaz nasıl kılınır, dinin gerekleri fiilli olarak nasıl olur bunları değil. bu dersi verecek öğretmenlerde de, ders programlarında da zamanla değişiklikler yaptılar. sonradan gelen iktidarların hatası olmuştur. o maddeyi kaldırmaktan ise aslına uygun yapmak gerek. ama şu anda sulandırılmış durumda."

artık kime güveneceğimizi şaşırdık.


silver lining

wily blake
the coast is never clear albümünden eğlenceli bir beulah parçası.


sözleri:

punk rock was my first girl
she left me a scar, so i have her still
she’s not young, but she’s not old yet
we share the same sun, but her’s never sets

you want it
silver lining shining for you
you got it
the dark cloud always waiting for you

weightless, and tumbling through space
i remember her voice, but not her face
floating, but she’s always near
she wants to stay, but she can’t stay here

you want it
silver lining shining for you
you got it
the dark cloud always waiting for you

frozen in window displays
where did you hide all those days we’d waste?
fading, but i see her still
she’ll always be my punk rock girl

this is your life

wily blake
tyler durden quotelarindan kolajlanmış dust brothers parçası.
bir nevi fight clubdaki mesajların, eleştirilerin konsantre hali.


sözleri:

and you open the door and you step inside
where inside our hearts

now imagine that your pain is a white ball of healing light
that’s right-your pain, the pain itself is a white ball of healing light

i don’t think so

this is your life good to the last drop
it doesn’t get any better than this
this is your life and its ending one minute at a time

this isn’t a seminar this isn’t a weekend retreat
where you are now you can’t even imagine what the bottom will be like
only after disaster can we be resurrected
its only after you’ve lost everything that you are free to do anything
nothing is static everything is evolving
everything is falling apart

this is your life, this is your life
this is your life, this is your life
it doesn’t get any better than this
this is your life, this is your life
this is your life, this is your life
and its ending one minute at a time

you are not a beautiful and unique snowflake
you are the same decaying organic matter as everything else
we are all part of the same compost heap
we are the all singing, all dancing crap of the world

you are not your bank account
you are not the clothes you wear
you are not the contents of your wallet

you are not your bowel cancer
you are not your grand latte
you are not the car you drive
you are not your fucking khakis

you have to give up, you have to give up
you have to realise that someday you will die
until you know that, you are useless.

i say never let me be complete
i say may i never be content
i say deliver me from swedish furniture
i say deliver me from clever art
i say deliver me from clear skin and perfect teeth
i say you have to give up
i say evolve, and let the chips fall where they may.

this is your life, this is your life
this is your life, this is your life
doesn’t get any better than this
this is your life, this is your life
this is your life, this is your life
and its ending one minute at a time

you have to give up
you have to give up
i want you to hit me as hard as you can
i want you to hit me as hard as you can
welcome to fight club
if this is your first night, you have to fight!

we looked like giants

wily blake
transatlanticism albümünden güzel bir death cab for cutie parçası.


sözleri:

god bless the daylight, the sugary smell of springtime
remembering when you were mine
in a still suburban town

when every thursday i’d brave those mountain passes
and you’d skip your early classes
and we’d learn how our bodies worked

god damn the black night with all its foul temptations
i’ve become what i always hated
when i was with you then

we looked like giants in the back of my grey subcompact
fumbling to make contact
as the others slept inside

and together there
in a shroud of frost, the mountain air
began to pass from every pane of weathered glass
and i held you closer than anyone would ever get

do you remember the jamc?
and reading aloud from magazines
i don’t know about you but i swear on my name they could smell it on me
i’ve never been too good with secrets
no...

and together there
in a shroud of frost and mountain air
began to pass through every pane of weathered glass
and i held you closer...

i like you

wily blake
you are the quarry albümünden eşlik edilesi bir diğer güzel morrissey parçası.


sözleri:

something in you caused me to
take a new tact with you
you were going through something
i had just about scraped through
why do you think i let you get away
with the things you say to me?
could it be i like you
it’s so shameful of me, i like you

no one i ever knew or have spoken to
resembles you
this is good or bad, all depending on
my general mood
why do you think i let you get away
with all the things you say to me?
could it be i like you
it’s so shameful of me, i like you

magistrates who spend their lives
hiding their mistakes
they look at you and i, and
envy makes them cry, envy makes them cry

forces of containment
they shove their fat faces into mine
you and i just smile
because we’re thinking the same lines
why do you think i let you get away
with all the things you say to me?
could it be i like you
it’s so shameful of me, i like you

you’re not right in the head and nor am i
and this why
you’re not right in the head and nor am i
and this why
this is why i like you, i like you, i like you
this is why i like you, i like you, i like you
because you’re not right in the head, and nor am i
and this is why, you’re not right in the head, and nor am i
and this is why, this is why i like you, i like you, i like you, i like you
this is why i like you, i like you, i like you, i like you, this is why i like

i will follow you into the dark

wily blake
plans albümünden güzel bir death cab for cutie parçası.


sözleri:

love of mine some day you will die
but i’ll be close behind
i’ll follow you into the dark

no blinding light or tunnels to gates of white
just our hands clasped so tight
waiting for the hint of a spark

if heaven and hell decide
that they both are satisfied
illuminate the no’s on their vacancy signs
if there’s no one beside you
when your soul embarks
then i’ll follow you into the dark

in catholic school as vicious as roman rule
i got my knuckles brusied by a lady in black
and i held my tongue as she told me
"son fear is the heart of love"
so i never went back

if heaven and hell decide
that they both are satisfied
illuminate the no’s on their vacancy signs
if there’s no one beside you
when your soul embarks
then i’ll follow you into the dark

you and me have seen everything to see
from bangkok to calgary
and the soles of your shoes
are all worn down
the time for sleep is now
it’s nothing to cry about
cause we’ll hold each other soon
in the blackest of rooms

if heaven and hell decide
that they both are satisfied
illuminate the no’s on their vacancy signs
if there’s no one beside you
when your soul embarks
then i’ll follow you into the dark
then i’ll follow you into the dark

i want someone badly

wily blake
jeff buckley’nin vokali sayesinde ünlenen, sözleri nathan larson’a ait bir shudder to think parçası.


sözleri:

now i want someone badly
got a girl here tonight
want someone new
someone new

but (a) little cry wants someone badly
wanna know if this is a bad lease on me
(i want know)
i want know
am i sure that i heard you right
i want to know
if you’re leaving just do it tonight

now i want someone badly
to burn in here with me
better listen baby
’cause i cry all over madly
don’t do anything to it with me
ooh i wanna know
am i sure that i have your love
i want know
if you’re leaving just make sure it’s right

now i want someone badly
to burn in here with me
better listen baby
’cause i cry all over madly
don’t do anything to it with me
ooh i wanna know
am i sure that i have your love
i want know
if you’re leaving just make sure it’s right

now i, i want someone badly
could it be true
that someone is you...

the youngest was the most loved

wily blake
ringleader of the tormentors albümünden bagıra çagıra eşlik edilesi bir diğer güzel morrissey parçası.


sözleri:

the youngest was the most loved
the youngest was the shielded
we kept him from the world’s glare
and he turned into a killer
retroussé nose
turned up and mischievous
forget-me-not eyes that cried if we ever left his side

there is no such thing in life as normal
there is no such thing in life as normal

the youngest was the most loved
the youngest was the cherub
a small boy from a poor house
who turned into a killer
a blush arose if he had to say ‘hello’
a lopsided grin strained to keep the shyness in

there is no such thing in life as normal
there is no such thing in life as normal

the youngest was the most loved
the youngest was the cherub
the look was all before him
with a lovely wife beside him
the youngest was the most loved
the youngest was the cherub
we kept him from the world’s glare
and he turned into a killer

there is no such thing in life as normal
there is no such thing in life as normal




2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol