uraz

yapım : 2009 türkiye türü : komedi,dram yönetmen : egemen ertürk oyuncular : ilyas salman, turgay tanülkü, zihni göktay, ipek özkök, cahit gök, şahin çelik, ozan uygun, burak önal filmin konusu : mahallede engelliler için bir futbol takımı kurulmaya karar verilir. amaç hem engellileri yaşama bağlamak hem de çin engelli olimpiyatlarına katılmak... gözleri görmeyen futbol takımının topu görmesi için futbol topuna çıngırak bağlanır...

(bkz: dizifilizleyin.net)

mazi butonu’ndan sonra benazir buttonu da isteriz.

- abi seninkine de dökerekten koyuyorum.( komik olmadığı bilinmekte,genel olarak denilen bir şey.)
- yok abi benimkine doldurma,kalsın öyle.
- niye lan koyim işte.
- yok oğlum yaa benimkini şeytan doldurur sen karışma.
- sen içme abi içince sapıtıyorsun.
- biz ne zaman içsek iç değilizdir aslında ( evet bana da tanıdık geldi)
- abi sen ne içiyon allah aşkına.
- şerefine içiyorummm.
- bi dittttt git abi yaaaa...

başlığı tam olarak algılayabildiğimi sanmıyorum lakin sandığım kısmı paylaşmak istemediğimi de sanmıyorum. o halde sanmadığım şeyi,sandığım şeyin karşısında yenik düştüğünü kabul ederekten ele alıyorum..
anladığım kadarıyla yalnızken içilebilitesi(bu ne demekse) mümkün olan içeçekler. tıpkı yalnızlığın kendisi gibi: ancak ve ancak başka kimse ile paylaşılmadığı zamanlarda yalnızlığın yalnızlık olduğunu bilmek gibi. yalnızken içilebilecek şeyler kısmına gelicek olursak: valla ömrü hayatım hep yalnızlık içinde geçti ama kalabalık ortamlarda içtiğim herneiselerin dışında bir şey içtiğimi hiç hatırlamıyorum,bu yüzden de yalnızken içilebilecek şeyler neler olabilir,bilemedim şimdi. zaten yalnız kaldığımda da yalnızken ne içilir lan acaba diye hiç sormadım ben,düşünmedim de. gittim,aldım,içtim..

izah’a gerek duyulmadan yapıldığında güzel olan ammavelakin izah’ı gerektirecek en ufak bir kıvılcım görüldüğünde ise bozulmalar görülmeye başlayan komiğimsi..

uyku haline geçene kadar ki zaman diliminde insanı ayakta tutan, uyku haline geçtikten sonra da yerini rüyalara bırakan,olanı değil de olması gerekeni arzulatandır..

ateşküre’nin ibneliğ olsa gerek. dışı bizi içi kendini yakıyor. yanımda bir de şimdi kazandibi olsaydı iyi olurdu valla.yemez, yanında yatardım..

#1009929
evet evet şimdi baktım ben de bir şey göremedim. hem de ctrl + f5 böyle bir şeyi yapmaya gerek duymadan. halüsinasyon gördüm sanırım,ya da görmek istediğimi gördüm sanırım,ama geçti valla..

bu kampanyadan en iyi verimi almak adına " her kim ki bilgi sözlükte bilgiç ise günde en az 10 entry girsin" anlaşması yapılsın. hem, vermeden almak olur mu, almadan vermek olur mu ya da başka bir tabiri ile: "bir şeyi çok istiyorsanız yapabilecekleriniz sizi şaşırtır" bir şeyi ne kadar çok istiyoruz,şaşırmaya hazır mıyız mesela... bence

tıkladığıda bir sürü türk bayrağı ile karşılaştığım butondur..
nedenini sorgulamıyorum,yadırgamıyorum da, ki! haddim değil bunu sorgulamak ya da yadırgamak. ben sadece merak ettim o bakımdan şey ettim. ne ettim oda belli değil, ne diyorum lan ben!!!

kaba tabiri ile spor salonudur,,, diye düşünüyorum..

ama gözün gördüğünü beyin farklı yorumluyor ya da tam tersi olarak beyin,gözlere farklı bir şekilde bakma yetisi verdikçe ortaya ahmak durumlar çıkabiliyor.
sporun kompleksli olabilecek ne tür zaafı olabilir mesela.
acaba; magazine,siyasete,ticarete v.s v.s türlere karşı daha az değer verildiğini düşünüp bunu kendi içinde kompleks haline mi getiriyor.

kadınlarda en çok zevk alınan öpülme biçimi olmasa da şevkat dolu intibalar barındırır.tabii bu da,bütün genellemeler yanlıştır teziyle eş zamanlı bir durumdur. neredeki, hangi kadınlar bunu tercih eder. hatta tercih sebepleri nedir. v.s.

-yandım yandım, yandım yandım ah ki ne yandım,bana yeniden şarkılar söyleten kadın.
-kim lan bu ibne götü yanıyor halen azrail’i kadın sanıyor.
-bilmiyorum ki abi kendini el mazhar diye tanıtıyor burda,yakında bir yazı yazacakmış,götü yandığı yetmiyor başını da yakacak ibne.
-ne kitabı lan bu?
-ne bileyim abi cehenname’midir nedir..

lahmacunda hacıoğlu kıyafetiyle balıkadam yemek kadar saçma bir durum.
göz göre göre saçmalığın içine çekiyorum kendimi. içime çektiğim nefes,saçmalığın içine çektiğim kendimden şikayetçi olacak bir gün..

ne yani vatan şaşmaz mı bu duruma dediğim başlıktır..

ateşini dağa taşımak...

friedrich nietzsche,böyle buyurdu zerdüşt romanında, külünü ovaya indirmeden önce bahsi geçen eylemi gerçekleştirmiştir.

hiç durmadan otu boku çeken fotoğrafçının başına gelen durum olsa gerek.
herşey de çekilmez ki ama.zaten çok çekilmek bir yerden sonra çekilmez bir hal almakta. 50 arabalık bir otoparka günde 100 araba çeken bir çekiciyi "çok çekicisin" diye ben de işten kovardım valla..

öncelikle, hepsini alabiliyormuyuz buna bakılmalı diye düşünüyorum ben!.
- halil şu gördüğün klima var yaa!!!!( kurnazlığın içinde büydüğünü zanneden çocuk)
- ee ne olmuş ona?(olacaklardan habersiz elindeki mantar tabancasına bakan çocuk)
- işte o sana girsin....hıımmm çokkk etkileyici(pis bir şekilde güler) (kendisi de pistir bunun)
- ama ama hepsini alamam ki ben..(yapılan iğrenç şakanın altında kalan masum çoçuk edasıyal,edasılay,edasayan,eda sıyla,edasıyla)

gecenin karanlığını beyaz çarşafla örtendir.. günün başlangıcı olduğu gibi, alınan nefesin son damlası gibidir de.
kafa biraz soğuk olunca: buhar halindeki nefeste sulanmalar da görülebiliyor..

ikinci tekil şahsın, birinci tekil şahsın çekimine girmesi için yapılan bütün hergeleliklerin üçüncü tekil şahsa anlatılma durumu..
birinci tekil şahıs: lan üçüncü tekil şahıs! bugün bir tane ikinci tekil şahıs gördüm,ona bir yazdım bir yazdım ki sorma gitsin valla,ömrüm boyunca kimseye böyle yazılmadım ben..