sipsi

(bkz: zindan masalları)

sokak ağzında uyuşturucu alma işi. gerçi bir şeyi alma ve verme durumu zaten alışveriş oluyor, e o zaman çok da haber değeri taşımadı şimdi bu durum.

(bkz: sarhoşken girilen entryler)

en güzel içki. içmek için illa ki öyle mezeler, yemekler hazırlamaya gerek de yoktur. evde az biraz beyaz peynir varsa tamamdır, içmeye hazırsınız demektir. ama beyaz peynir bulunmaması da bir engel olarak görülmemelidir. önemli olan sigaranızın olup olmadığıdır.

genelde eğlenmek için baktırılan faldır. ama falcıya bunu baştan açıklamak gerekiyor sanırım, yoksa mal gibi kalakalıyorsunuz böyle.

-senin icralık bir işin olacak. mahkeme yolu var sana. ailede hasta var mı? durumu ağırlaşacak. ağır bir hastalık geçireceksin. maddi sıkıntı yaşama ihtimalin var. o sevdiğin var ya, o seni hiç sevmiyor haaaa, nihahahahah!

(bkz: sıkıntı)

(bkz: entry oylamak sevaptır)

yoksul geceler gibi çok kısa, güzel cemal süreya şiiri.

kırmızı bir kuştur soluğum
kumral göklerinde saçlarının.
seni kucağıma alıyorum
tarifsiz uzuyor bacakların.
kırmızı bir at oluyor soluğum
yüzünün yanmasından anlıyorum.
yoksuluz gecelerimiz çok kısa
dört nala sevişmek lazım...

deneyip başaramayanların şarkısı. sonrasında kabullenme geliyor zaten, ’ben hüsrana komşuyum’ diyerek...

en güzel çiçek. diğer çiçekler gibi cafcaflı renkleri, alabildiğine görkemli silueti yoktur. sadedir. sadeliğinin güzelliğine vurulur insan zaten.

yavşamak, yılışmak, asılmak gibi anlamlara gelen kelime. kediler güzel yapıyor ama bunu, bacaklara sürtüne sürtüne böyle.

(bkz: sırnaşık)

kağıt havlu nesnesini tam ortadan ikiye keserek tuvalet kağıdı yapma eylemidir. az önce kardeşim yaptı da oradan biliyorum. yaklaşık 3 gündür üşengeçlikten tuvalet kağıdı alınmayan evde önce bir ’yeteerrr laaan’ sesi duyuldu, sonra ’kırt kırt kırt’ sesleri... oturduğum yerde cenin pozisyonuna geçip ileri geri sallanmaya başladım. korkuyordum, bir şeyler oluyordu, ters giden bir şeyler vardı, içeri gitmeye korkuyordum.

ne kadar olduğunu anlamadığım bir süre sonra kardeşim kıpkırmızı bir surat ve parıldayan gözlerle yanıma geldi. iki elinde bir şeyler tutuyordu. ortadan ikiye kesmişti onu. kesmişti, bir cinnet anında yapmıştı bunu... ağzımdan tek bir kelime çıkabildi:

- neden?
+ ya kağıt havlu tuvalet kağıdını taktığımız yerden büyüklüğünden dolayı düşüp duruyor. iyi olmuş dimi?
- çok mantıklı leyyn valla, gel bi öpeyim...

ara sıra ağ ören, ara sıra cilve yapan, çokça oyun oynayan şey.

bedeni istediğin gibi yönlendirip ruhu kafalayamama durumu. ’haydi gitme vakti’ denince itaat etmeyen bir kedi ruhuna sahip olunca oluyor herhalde.

-çok saçma lan, durma burada, canın acıyacak bak, daha önce de yaşadın bunları, gidelim hadi...
+acıyınca var olduğumu anlıyorum...

(bkz: bok ye)

ileride bir gün çocuk yapmaya karar verirsem, bütün hamileliğim boyunca resimlerine bakacağım bebeciktir. koca kafalı sevimli velet. böyle bir çocuğum olursa bebek korkumu yeneceğimi düşünüyorum, evet.

(bkz: poker surat)

muhteşem bir phoebe buffay bestesi. kedime her yaz günü söyleyip sinirlerini bozduğum şarkıdır aynı zamanda.

http://tinyurl.com/ytvuvg

(bkz: smelly cat)

tek başına yapılması da ayrı bir keyif verir bu eylemin. zıp zıp zıplamak güzel bir şey, bir de şu yaşlılık olmasa...

yıllardır döndürüp döndürüp izlemekten bıkmadığım tek dizi. canın mı sıkıldı, aç bir favori bölüm, otur izle. gelmiş geçmiş en eğlenceli dizidir bana göre. böyle düşünen arkadaşlarla izlemekse ayrı bir keyiftir. o kadar ki dvdler yanımızda yokken bile, ezberlediğimiz repliklerle bir diyalog oluşturarak izlemiş kadar oluruz.

pornografide tahrik insanın bir şeyleri hayal etmesine gerek kalmamasına neden olurken, erotizmde ruh da işe katılır, kişi daha fazlasını kendisi hayal eder. böylesi daha eğlencelidir aslında.