confessions

serco

- Yazar -

  1. toplam entry 2898
  2. takipçi 1
  3. puan 79757

kitkat

serco
garip bir reklami var. bir kiz ogrenci sinifta birseyler anlatiyor. ancak oyle bir anlatisi var ki "bu isin sonu sinif fantazisine gidiyor kimse gelmeden su kanali degistireyim" diyorsunuz. kiz demez mi sonra, "tam da yalniz kalmistik ki isirmaya basladi" devamini anlatmayalim artik neyi isirdigi herkesin hayal gucune kalsin.

ai

serco
insani hungur hungur aglatmaktan baska hicbir marifeti bulunmayan, haley joel osment’un mukemmel oyunculugundan baska ovgu alacak bir noktasini goremedigim, anlamsiz sekilde uzun, ne konusu ne de senaryosuyla hicbir yere varamayan, sinemalara gelmesini aylarca bekledikten sonra buyuk bir hayalkirikligina ugradigim film...

burhan öcal

serco
muzisyen bir ailenin cocugu olarak kirklareli’nde dogan burhan ocal, muzik calismalarina cok genc yasta basladi. turkiye’de surdurdugu profesyonel muzik yasamini 24 yasindan itibaren isvicre’de surduren sanatci, halen 2 ulke arasinda gidip gelmekte.

muzik calismalarinda, klasik turk muzigi’nin yanisira, osmanli imparatorlugu donemindeki saray muzigi ve halk muziginden etkiler bulunan burhan ocal’in caldigi enstrumanlar da tipki muzigi gibi cesitlilik gostermekte. darbuka, kos ve her tur perkusyon enstrumaninin yanisira, divan-saz, tanbur ve ud gibi telli turk calgilarinin da ustasi olan sanatci, cogu kez ozgun muzigine guclu sesi ile eslik etmekte.

1979 yilinda katildigi zurih siir festivali’nde ilk kez bati avrupa izleyicisinin karsisina cikan burhan ocal, o tarihten bu yana dunyanin cesitli ulkelerinde solo konserler vermekte.

1986 yilinda, taninmis piyanist maria joao pires ve gitarist elliot fisk ile sahneye cikan sanatci, bu iki konseriyle klasik bati muzigine de basarili bir giris yapti. elestirmenlerden buyuk ovguler toplayan bu girisimini 1992’de joe zawinul ve senfonik orkestrasi ile surdurdu ve halen surdurmekte. sanatci, ses ve ritmin heyecanli ve uzlasmaz bir girisim icinde bulusarak muzigin cesitli elemanlarina katildigi bu tur projelerin muzikteki enstrumantal birlikteligin ufuklarini genislettigini ve bu nedenle bu tur projelere cok sicak baktigini belirtiyor. sanatci, bu kapsamda, son olarak avusturya’li unlu piyanist peter waters ile bach’in "goldberg variations"larini piyano ve perkusyon ile yorumladiklari projeyi gerceklestirdi.

burhan ocal, 1995 yilinda istanbul oriental ensemble ismini verdigi projesini gerceklestirdi ve ayni yil bu proje cercevesinde cikardigi "gypsy rum" albumuyle almanya’da "german record critics" odulune layik goruldu. istanbul oriental ensemble ile gerceklestirdigi ikinci albumu "sultan’s secret door" ise subat 1997’de piyasaya cikti ve ayni yil almanya’da tekrar "german record critics" odulunu kazandi. sanatci, 1996 senesinde ise fransa’da cikardigi "jardin ottoman" isimli saray muzigi albumu ile "le monde de la musique" dergisinin "choc" odulunu kazandi.

burhan ocal, 2000 senesinde onemli projelerde yer aldi: mart 2000’de, turkiye ve avrupa’da "george gruntz concert jazz band special guest burhan ocal" turnesinin ardindan, haziran 2000’de, istanbul muzik festivali cercevesinde, aya irini’de dunyaca unlu kronos quartet ile konser veren sanatci, temmuz 2000’de ise istanbul caz festivali’ne "andreas vollenweinder with special guest djivan gasparian and burhan ocal" ve kendi projesi olan "burhan ocal’s meditroni/ ks featuring dj jali, dj kayalik & dj kaffa" olmak uzere iki konsere katildi. burhan ocal, ekim 2000’de berlin’de duzenlenen, dunyanin en onemli muzik fuarlarindan biri olan womex’e, istanbul oriental ensemble ile katildi.

burhan ocal’in, amerikali basci jamaaladeen tacuma ile beraber yaptigi natacha atlas’in da konuk sanatci olarak katildigi "groove alla turca" (1999-doublemoon) albumu, once fransa’da birds and blues (2001) etiketiyle, ardindan night & day etiketiyle kuzey amerika ulkelerinde piyasaya cikti ve avrupa dunya muzigi listelerinde 2. siraya kadar yukseldi. sanatci, bu projeyle, 2001’de avrupa’da cesitli ulkeleri kapsayan iki turne gerceklestirdi.

"groove alla turca" projesiyle temmuz 2001’de, dunyanin en onemli muzik festivallerinden biri olan uluslararasi montreal jazz festivali’nin general motors big event sahnesinde gerceklesen "dogu ile bati bulusuyor" basklikli konserde, istanbul oriental ensemble ve konuk sanatci mercan dede ile 100.000 kisiyi asan bir izleyici kitlesine seslenen burhan ocal, yine temmuz ayinda, istanbul caz festivali’nde dunyaca unlu ingiliz sanatci sting’e bes parcasinda eslik etti.

avrupa’da verdigi solo konserler, katildigi uluslararasi festivaller, ortak projeler ve cikardigi albumler ile cesitli ulkelerin elestirmenlerinden ovgu dolu sozler alan burhan ocal, yurtdisinda turkiye’yi basariyla temsil eden uluslararasi sanatcilarimizdan biridir.

kaynak :

burak gurpınar

serco
23 mart 1975’te istanbul’da dogdu. marmara universitesi guzel sanatlar fakultesi, endustri urunleri tasarimi bolumunden mezun oldu. muzige; 1989 yilinda, en yakin arkadaslariyla kurdugu grupta apartmanlarinin bodrum katinda davul calarak basladi. lise yillarinda okullar arasi duzenlenen muzik yarismalarina katildi, dereceler aldi, bir yandan da virus, badluck, blue blues band, the end gibi topluluklarla calisti. 1994’te "not with my sister" adli gruba girdi ve alternatif muzige yoneldi. ardindan cockroach’la da calismaya basladi. 1995’te prova studyosu acti ve ilk adi outside olan kurban grubuyla; orada calismaya basladi. 1999’da the climb’a katildi.bir yandan da iclerinde kurban’in iki album kapagi ve web sitesinin de oldugu pek cok grafik tasarim projeleri ile ilgilendi. 2002 yilinda askere gitti, 2003’de dondukten hemen sonra kurban’in yeni albumunun kayitlarina girdi ve 2001’de, barlarda cover calmak uzere olusturduklari hucum kedi ile calmaya devam etti...
$u an ise athena’da caliyor.

başkalarınin hayatında kendini görmek

serco
insanin surekli yaptigi birseydir. bazen farkinda olur bazen olmaz.. ama dusununce, kendisine en yakin olan insanlarin bir coguyla benzer seyler yasamistir. benzer olaylar insanlari bir araya getirir. her insan kendini yakin buldugu ve kendini anlayan baska insanlari bulma cabasindadir cunku boyle insanlar bulunca kendini bir cesit guvende hisseder. kendini gorecegi yasamlar sadece cevresindekiler degildir. misal; muzigini cok begendigi bir sanatcinin yasamini arastirir, ya da yazilarini cok sevdigi bir yazarin hayatina bakar, cunku dinledigi muzik veya okudugu sarki ona birseyler hissettirmistir.

trafik canavari

serco
gundelik hayatta sifira yakin yerde durmanin getirdigi depresifligin belirli bir rakamla elde edilen ve insanin kendisini sifirdan yukari cektigini sandigi metal aletin icine girince "christine"vari yaklasimla ele gecirilen insan bedeninin, insan beyinsizligiyle bir silaha, bir statu saglayicisina, bir cehalet sergisine donusme hali..

mum

serco
ozdemir asaf’in dunya kacti gozume adli siir kitabindan.

mum yaniyor, zaman yaniyordu..
bir tarafindakiler guluyor,
bir tarafindakiler agliyordu.
biri vardi aralarinda.
dusunuyor, hayata bakiyordu.

mum yaniyor, zaman yaniyordu
erzurumun koylerinde.
aksamin ve sabahin erken oldugu
ali baba daginin eteklerinde
genis vakitler yasaniyordu.

mum yaniyor, zaman yaniyordu
hasankale ovasinda.
geceye karsiydi karli palandokenler.
bir adam vardi hayallerin ortasinda..
kar kadar beyazdi umidler.

bu adam uc bin on besde
yunan medeniyetini okuyordu.
kaldirip basini kitaplardan
kervanlasmis daglara bakiyordu...
bakinca aksam oluyordu.

hasankale ovasinda, kuruderede
kilometreler santimlesiyor,
santimler asirlasiyordu..
gunese ve geceye karsiydi karli palandokenler.
o adam hayata bakiyordu.

bir tarafta aglayanlar, bir tarafta gulenler..
bir tarafta bunlar icin olenler..
mum yaniyor, zaman yaniyordu.
mumun alevi titriyor,
umudun alevi titremiyordu.

eskiden

serco
ozdemir asaf’in dunya kacti gozume adli siir kitabindan.

ne guzel insanlar vardi eskiden.
cocuklugumuz kaplamislardi.
bize masal anlatirlardi
cinlerden, perilerden.
buyukanneler, buyukbabalar vardi.
o zaman hepsi uzakti olumden.
hem sevdirir hem korkuturlardi.
aci hikayeleri bile tatli baslardi.
demek bunun icin gittiler hikayelerden.
ne guzel insanlar vardo eskiden.

ne guzel sarkilar vardi eskiden.
gencligimizi donatirlardi.
hep iyi seyler hatirlatirlardi
gecip gitmis devirlerden.
sevgi ve umid yaratirlardi.
o zaman her sey uzakti olumden.
yanik sarkilar bile neseli baslardi.
ister istemez saadet tasirdi
gamsiz gunlerimizden.
ne guzel zamanlar vardi eskiden.

ne guzel sarkilar vardi eskiden.
hayal icinde yasarlardi.
guldurur aglatirlardi
duymadan biz, dusunmeden.
her an bir asir kadardi.
o zaman herkes uzakti olumden.
candan sevdiklerimiz vardi.
hepsi baska guzeldi, bizi tanimazlardi.
butun yollarimiz gecerdi gul bahcelerinden.
ne guzel zamanlar vardi eskiden.

boğaz gezintisi

serco
ozdemir asaf’in dunya kacti gozume adli siir kitabindan.

ne gunlermis, ne gunlermis
yildizlar, mehtap, camlar altinda
yildizlar, mehtap, camlar altinda
ne gunlermis, ne gunlermis
gelip gecmis!
vapurlar degil, bogaz’dan gecen;
bogaz’dan yalilar geciyor,
toplamis bulardan eteklerini...
dairesine cekilen bir sarayli gibi
yalilar gelmiyen alemlerine gidiyor
birakip bu sessiz gecelerini.
cekip almis kuslarin kanatlarindan ruzgarini
asirlik ruyalarinda yalilar
uykularin mahmurlugu sacaklarini sarmis.
saz sesleri gelmiyor kiyilardan.
ne gecen yazlardan bir haber var,
ne gelecek baharlardan.
kim bilir kac deniz gecmis uykularindan.
basbasa kalmis iki hisar
beklemekte sonuk sahilleri.
artik eski harpleri anlatir tas duvarlar
kiyilarindan gecen baliklara.
o baliklar ki dedeleri
sarkilarla beslenmisti geceleri.
simdi sulara dusen curumus tahtalar
dalgalarda son oltanin yemleri.
bir zamanlar sen yasamis yalilar
isikli bir ziyafet sofrasinda.
renklerini deniz almis goturmus,
kullerini alev alip savurmus.
deniz kenarinda denizsiz kalmis yalilar.
ortakligi ayrilmis kit’alarin
anadolu gunden gune rumeli’ye kusmus
bugun biz degiliz bakan yalilara;
yalilar boynu egik bize bakiyor
biz degiliz sarkan hatiralara..
gogus gererek dalgalara
yalilar bir hayal icin denize
sarkiyor yalilar bize bakiyor, denize bakiyor.
ne gunlermis, ne gunlermis
yildizlar, mehtap, camlar altinda
ne gunlermis, ne gunlermis
gelip gecmis!
19 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol