confessions

serco

- Yazar -

  1. toplam entry 2898
  2. takipçi 1
  3. puan 79751

mevlana celaleddin i rumi

serco
mevlana (1207-1273)

mevlâna 30 eylul 1207 yilinda bugun afganistan sinirlari icerisinde yer alan horasan yoresinde, belh sehrinde dogmustur.

mevlâna’nin babasi belh sehrinin ileri gelenlerinden olup sagliginda "bilginlerin sultani" unvanini almis olan huseyin hatibî oglu bahaeddin veled’dir. annesi ise belh emiri rukneddin’in kizi mumine hatun’dur.

sultânu’l-ulemâ bahaeddin veled, bazi siyasi olaylar ve yaklasmakta olan mogol istilasi nedeniyle belh’ten ayrilmak zorunda kalmistir. sultânu’l-ulemâ 1212 veya 1213 yillarinda aile fertleri ve yakin dostlari ile birlikte belh’ten ayrildi.

sultânu’l-ulemâ’nin ilk duragi nisâbur olmustur. nisâbur sehrinde taninmis mutasavvif ferîduddin attar ile de karsilasmistir. mevlâna burada kucuk yasina ragmen ferîduddin attar’in ilgisini cekmis ve takdirlerini kazanmistir.

sultânu’l-ulemâ nisâbur’dan bagdat’a ve daha sonra kûfe yolu ile kâbe’ye hareket etti. hac farizasini yerine getirdikten sonra donuste sam’a ugradi. sam’dan sonra malatya, erzincan, sivas, kayseri, nigde yolu ile lârende’ye (karaman) geldi. karaman’da subasi emir musa’nin yaptirdiklari medreseye yerlesti.

1222 yilinda karaman’a gelen sultânu’l-ulemâ ve ailesi burada 7 yil kaldi. mevlâna 1225 yilinda serefeddin lala’nin kizi gevher hatun ile karaman’da evlendi. bu evlilikten mevlâna’nin sultan veled ve alâeddin celebi adinda iki oglu oldu. yillar sonra gevher hatun’ u kaybeden mevlâna bir cocuklu dul olan kerra hatun ile ikinci evliligini yapti. mevlâna’nin bu evlilikten de muzaffereddin ve emir alim celebi adli iki oglu ve melike hatun adli bir kizi dunyaya geldi.

bu yillarda anadolu’nun buyuk bir kismi selcuklu devletinin egemenligi altinda idi. konya ise bu devletin bassehri idi. konya sanat eserleri ile donatilmis, ilim adamlari ve sanatkarlarla dolup tasmisti. kisaca selcuklu devleti en parlak devrini yasiyordu ve devletin hukumdari alâeddin keykubad idi. alâeddin keykubad, sultânu’l-ulemâ bahaeddin veled’i karaman’dan konya’ya davet etti ve konya’ya yerlesmesini istedi.

bahaeddin veled, sultanin davetini kabul etti ve konya’ya 3 mayis 1228 yilinda ailesi ve dostlari ile geldi. sultan alâeddin onu muhtesem bir torenle karsiladi ve ona ikametgâh olarak altunapa (iplikci) medresesi’ni tahsis etti.

sultânu’l-ulemâ, 12 ocak 1231 yilinda konya’da vefat etti. mezar yeri olarak selcuklu sarayi’nin gul bahcesi secildi. gunumuzde muze olarak kullanilan mevlâna dergâhi’na bugunku yerine defnedildi.

sultânu’l-ulemâ olunce talebeleri ve muridleri bu defa mevlâna’nin cevresinde toplandilar. mevlâna’yi babasinin tek varisi olarak gorduler. gercekten de mevlâna buyuk bir ilim ve din bilgini olmus, iplikci medresesi’nde vaazlar veriyordu. medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup tasiyordu.

mevlâna 15 kasim 1244 yilinda sems-i tebrizî ile karsilasti. mevlâna sems’te "mutlak kemâlin varligini" cemalinde de "tanri nurlarini" gormustu. ancak beraberlikleri uzun surmedi. sems aniden oldu. mevlâna sems’in olumunden sonra uzun yillar inzivaya cekildi. daha sonraki yillarda selâhaddin zerkubi ve husameddin celebi, sems-i tebrizî’nin yerini doldurmaya calistilar.

yasamini "hamdim, pistim, yandim" sozleri ile ozetleyen mevlâna 17 aralik 1273 pazar gunu hakk’in rahmetine kavustu. mevlâna’nin cenaze namazini vasiyeti uzerine sadrettin konevi kildiracakti. ancak sadreddin konevi cok sevdigi mevlâna’yi kaybetmeye dayanamayip cenazede bayildi. bunun uzerine mevlâna’nin cenaze namazini kadi siraceddin kildirdi.

mevlâna olum gununu yeniden dogus gunu olarak kabul ediyordu. o oldugu zaman sevdigine, yani allah’ina kavusacakti. onun icin mevlâna olum gunune dugun gunu veya gelin gecesi manasina gelen "seb-i arûs" diyordu ve dostlarina olumunun ardindan ah-ah, vah-vah edip aglamayin diyerek vasiyet ediyordu.

"olumumuzden sonra mezarimizi yerde aramayiniz! bizim mezarimiz âriflerin gonullerindedir"

hz. mevlâna

antik kent

serco
nefis bir murathan mungan klasigi siir.

mutlu gunlerimizdi...
deniz tuzu,dovme gul
yanik tarcin gibiydik
ruzgarin saclarimizi taradigi yamaclarda
ikimizden bir bayrak
dalgalanirdi
birbirine bakan
tarihin ve otlarin
arasinda
adi yoktu yasadigimiz seyin
bir bosluk bile degildi bu
onca boslugun icinde
yontulmamis birkac harf
taslar kadar tarihe kefil
gunler gibi dusunulmeden akip giden
otlarin golgesindeki gece kadar derin
ay isigiydi her seyi sessizce butunleyen

bir donus biletiyle kirildi gece
kirildi mevsim
kalakaldik
birbirine bakan sunaklarda
zehiri giz olan otlar boyverdi
kirik heykel parcalari dagilmis ten
zaman tarihe geri cekildi
kalintilari ne kadar ipucuysa bir antik kentin
o kadar biliyoruz nedenlerini ve sonuclarini
ayrilinca adini ask koydugumuz o seyin.


anlaşılmayan şeyler

serco
murathan mungan’in siir’i.

kolay bir huzundur gecenin kovugundan sarkan
ellerindeki paramparca gecmisin sig bir govdesidir yolun ortasinda
erken bir guluse baslarken (tutanabildigin yalnizca bir gulus)
ve sanki (kendinden korkan) bir erken baglanmislik varolus ve tukenisin.
bir goruntu anlatir (sanki) bir yolun, bir yogunlugun ortasinda bal rengi kani
ve ayriligin ta icinde biriken kullugudur ozlemin.
eski, ep eski anlatilmamisliktir defterlerin.
kuruyan su.
kuruyan uykusu.
ve kan yine de bal rengi derbederligin.

mirildandiklarım

serco
murathan mungan’in1990 mart’inda yayinlanan 6.siir kitabi ve siirinin ismi

kirdin mi incittin mi birilerini
kimleri kazandim, yitirdiklerim kimler?
kendimi yeniledim mi yazdiklarimda?
yeniden dusunmeliyim
dostluklarimi, iliskilerimi
gozlerim cocukluk fotograflarinda mi kaldi
yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
borclarimi odedim mi?
dogru sectim mi sorularin fiillerini?
tirnaklarim kesilmis, dislerim fircalanmis, saclarim taranmis,
giysilerim utulu, odam duzenli mi?
geri verdim mi aldiklarimi:
asklari, dostluklari, sevgileri, guvenleri, baglari,
kitaplara, sayfalara, satirlara borcumu odedim mi?
yokladim mi duygularimi
hâlâ sevebiliyor muyum insanlari?
ovmali gumusleri, bakirlarimi; cila gecmeli ahsaplarima
ovmali umutlari
sakli tutmali gelecek inancini, yarinlari eksik etmemeli agzimizdan
ey uzak akrabalarim, uvey asklarim
mevsim sonu dostlarim, isporta mali ayriliklar
arkadas olumleri, dost hancerleri, talan ettigimiz zulalar
gece telefonlari, issiz konusmalar
magrur incelikler, vurgun yemis iliskiler
ucurum duygusuyla yasadigimiz hayat ey
o kadar cok anlattim ki
kendime kaldim anlatmaktan...
bunaldim kendisiyle bogusmasini
baskalarinda cozmeye calisan insanlardan
usandim sozcuk oynamalarindan, tilsimli sifatlardan,
ofset duyarliliklardan
kac zamandir duru, yalin, caliskan, iyi insanlar ozluyorum
’ictenligin’ ya da ’dunya gorusunun’ kirletmedigi
kendime bir yeni yil karti yazarak bunlari diliyorum
aranip duruyorum adresini yitirdigim insanlari
vitrin camlarina yansiyan yuzlerde
bilmiyorum kalmis midir adresini yuzlerinde tasiyan insanlar
hâlâ bir umut var midir
cikmaz bir sokaga benzeyen bu avare avunmasi vitrinlerde
ne cikmaz sokaktayim ne de mutsuz
sadece ruzgârlardan daha guclu olmak istiyorum o kadar
acik denizlerde nice yolculuklara yelken acarken
kis gunesinin mutlu ettigi bir kedi gibi mutlu, emin, tasasiz
sere serpe ve keyifli olmak tek istegim ve dilegim
senin ve benim , yani bizim icin...

gelme

serco
murathan mungan klasigi.

baktigin yerde karanlik bir tomurcuk birakiyorum
carsilar avuclarinda aykiri
sokaklarin lisani adimlarinda
gelme, geldiginde her sey yitiriyor kendini
vurgun: olumlerin en kostagi
vurgun olumlerden kacgun yanimiz
konaklarda bogulmus eski bir ana
soyle buyurur:

sen sec kendine bir hayat
ve oylesine yasa, nasilsa
kaldigin yerden vurgun surdurur
ve hep bak kendine
birornek aynalara asi bir suret birak
baktikca gozlerin
kendini oldurur...

osman aga

serco
sefarad grubunun 2oo3’te cikartmis oldugu albumunun ilk parcasi olan sarki. soz muzik anonim’dir.akabinde ;

ne de guzel kaslarin var
ne de guzel kaslarin var
rastik surmek ister osman aga

sabah olsun carsiya giderim
sabah olsun carsiya giderim
sabahlara dayanamam osman aga
yalancisin inanamam osman aga

ne de guzel baldirin var
ne de guzel baldirin var
naylon corap ister osman aga

sabah olsun carsiya giderim
sabah olsun carsiya giderim
sabahlara dayanamam osman aga
yalancisin inanamam osman aga.

fuzuli

serco
yasami uzerine cok fazla bilgi olmayan divan sairi. bagdat yakinlarinda hille veya kerbela’da dogdugu tahmin edilmektedir. asil adi mehmet’tir. dogum tarihinin bilinmemesine karsin, olum tarihi 1556 yilidir.
" selam verdim, rusvet degil deyu almadilar" diyerek sarayda donen hile hurdayi okurlariyla paylasmistir.

üçgen

serco
en cok bilinen geometri kahramanlarindan biridir kendileri..problemlere cok sik konu olmasi ile taninir. onemli vasiflarindan biri de hipotenuse sahip olmasidir ki bu sayede iki kenarinin karelerinin farki hipotenusun karesine esit olur.

günlük tutmak

serco
- selam sevgili gunluk
- selam abi ne yaptin bugun anlatsana
- sabah kalktim elimi yuzumu yikadim , okula gittim , tahtaya kalktim 5 aldim , sonra tenefuse ciktim karsi siniftaki kiz ile bakistik yine uzun uzun sanirim oda benden hoslanior demi gunluk.?
- (sormaz olaydim keske)ben anlamam abi boyle seylerden eee bittimi?
- yok sonra zil caldi derse girdik sonra ooretmen konusanlari tahtaya yazmami istedi sonra..
- abi bitti insallah?
- yok daha var sevgili gunluk.
- gece gece kafami siktin yine.. yarin konussak bunlari.

dna

serco
insan hucresinde ortalama 1,5 metre bulunan boyuyla hucrenin boyutunu cok fazla asan ancak ozel sarmal yapisiyla hucre icine kolayca sigabilen hucrenin kumanda merkezi.
124 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol