confessions

redcrow

- Yazar -

  1. toplam entry 1776
  2. takipçi 2
  3. puan 44133

fondu

redcrow
öyle böyle değil çok teknik bi hadise. bi yandan yanan mum çikolatayı sıcak tutarken, diğer yandan muz ve çilekleri çikolataya bandırmak suretiyle yeniyor.

http://www.facebook.com/pages/fondu/10599709746

bi de peynir/meynir birşeyler varmış bununla ilgili o kısmıyla ilgilenmedim fazla.

nesil

redcrow
bi sikim de değildir afedersiniz.(kişi olarak değil nesil olarak) kişinin kendisine yahut başkalarına da bir faydası yoktur. iyi yazar olmak ya da olmamak adına kazanç sağlamaz. sadece nickinin önünde 1. nesil ibaresi yer alır.

ne 1. nesiller tanıdım içinde adam yoktu, ne adamlar tanı, ne dördüncü nesiller adamlar tanınıdım, içinden nehir, yoktu neslin geçiyordu.

(bkz: asdasdasdasd)

kişiye özel entry yazmak

redcrow
para karşılığı yaparım. 50 papeli veriyosun, 50 satırlık methiyeyi anında döşüyorum başlığına. üstelik bunu üç kez yaptırana dördüncüşü bedeve..karakterin, hayat görüşün, nasıl bir insan olduğun falan hiç önemli değil ben parama bakarım arkadaş. istek karşılığında şiir, makale, öykü, roman, mizah, biyografi, düşsel(fantastik), türlerinde yazılar yazıyoruz. "ben beğenmedim, al bunu" derseniz, azınızı burnunuzu kırdırırım. satılan mal geri alınmaz, değiştirilmez.

elle portakal soyarken dikkat edilmesi gerekenler

redcrow
- ikiye bölerken 4/3 kısmı tek parça halinde ayrılabilir. o bakımdan parmaklarınızı geçireceğiniz nokta ve basınç önemlidir.

- parmağınızı kabuğa fazla sokarsanız özüne zarar verirsiniz.

- kabuğa yapılacak aşırı basınç suyunun gözünüze kaçmasına yol açar, aman diyim.

- ternaklarınızı yeni kesmişseniz dikkatli olmalısınız. özellikle kalın kabuklu portakallarda aşırı zorlanma sonucu etle tırnak birbirinden ayrılabilir ve ekşi su canınızın iyice yanmasına yol açar.

- yolda yürürken bakarak soymayın araba çarpar, ölürsünüz, gömerler, ziyan olur canım portakal.

- bir dilim isteyen arkadaşınıza sakın "portakal orda kal" esprisi yapmayın, küser.

sürekli depresif takılan liseli kiz

redcrow
grup halinde depresif takılanları da vardır. kimse fazla konuşmaz. grubun neşelisi olmak istemez hiçbiri. ne kadar nihilist olursa o kadar popüler olur grupta. arkadaşları ondan, "ne kadar karanlık ve içine dönük di mi?" diye bahsederler. şekerdirler ama, özellikle gülmemeye çalıştıkları zaman..

ıslak kiyafetleri cantada unutmak

redcrow
bir zaman sonra fermuarı açtığınızda aniden yüzünüze bir yartığın yapışması olasıdır. iğrenç bir koku eşliğinde neyin, ney olduğunu çözmeye çalışırsınız. spor aktiviteleri sonrasında çok olur, bi açarsınız çantayı havlu yoğurt olmuş, canlanmış, maya tutmuş, bakteri salmış. çantayı adam gibi zamanında başaltmak en iyisi, yazık olur güzelim manu formanıza.

sürekli depresif takılan liseli kiz

redcrow
sürekli kazağının kolunu parmaklarının ucuna kadar çekip kambur yürümeye çalışır. ailesinin sorduğu sorulara hep" üffff" diye cevap verir. "üffff" tüm soruların ve sorunların cevabıdır onun için. her yerde depresif ve sıkıntılı olduğunu vurgulamak için saçma sapan cümleler kurar. her şey değişkendir onun için. sabit olan iki şey vardır, yatağının üzerindeki şarkıcı posteri ve kendisi gibi karamsar kankası. sürekli telefonda hayatın ne boktan olduğunu konuşur, herkesin onları yanlış anladığından bahsederler. arada doktorun verdiği etkisiz haplardan içerler, placebo yıllar çabuk geçip gider ama. doğrulur sırtları, memeleri büyüdükçe.

al eline kuponu ara nalkaponu

redcrow
star tv de vardı bu adam. arıyodun hangi atın şampiyon falan filan olacağını söylüyordu.

sabah sucuyu aradım, "salim amca su gönder" diye, "al eline damacanayı, ara salih amcanı" diye espri yaptı. hemen üyeliği iptal edip rakip firmayı aradım.

şaka lan şaka çok gülüştük karşılıklı. yalandan "gene gülmekten öldürdün beni salih amca" diye yalan söyledim. zırt pırt esnaf değiştirilmez öyle kötü espri yapıyor diye. idare etmek lazım.

sadece kendi sosyal sınıfında yasayan insanlar

redcrow
var böyle tiplemeler. isim verip kimseyi rencide etmek istemiyorum. ne de olsa onlar kendilerini biliyorlar. pierce brosnan, cem hakko, tarkan, derin mermerci, eda taşpınar, hillary clinton bunlardan bir kaçı. bak gene isim verdirttiniz bana.

çok acırım böyle tiplere çünkü hayatı hep bi tekdüzelik içinde yaşarlar. kendi sınırları dışında hiç şansları yoktur. yeni doğmuş leopar yavrusu gibi, aslında çok güçlüdürler ama kendi meralarının dışında kurda/kuşa yem olup giderler. kazara bi tek başlarına bir yere düşsünler, oturup beklemekten başka yapacakları bir şey yoktur. "elin oğlu gelse de bizi kurtarsa" diye içleri titrer. gelir durumu düşük kişiler için de aynı şey geçerli. cebine para koyup bi mağzaya soksan, üstüne göre gömlek almayı bile beceremez bazısı. bu fakirlikten değildir ama, tek sebebi acizliktir.

doğru kişi hazır olmalı her duruma. "ulan benim sosyoekonomik statüm belli, sittin sene bir şey gelmez başıma" diye salarsa kendini, gün gelir fukara sümüğü gibi yapışır duvara. tedbirli olacan arkadaş. para biter, sıradan bir lokantaya girip, "usta bana az pilav üstü kuru çek" demek zorunda kalırsın, dilin damağın birbirine girer, acından ölürsün oracıkta. aynı şekkilde gün gelir çuvalla kaldırırsın parayı, "lüks bir yere yemeğe gideyim" diye düşünürsün, menüyü görünce götün uçuklar, mekanik parça katalogu sanarsın. hayatta hazır olacan arkadaş, gitmesen de bilecen az çok arka mahalleni, gün gelir evinin önü olur, hayat sürprizlerle dolu..

akp ye kapatma davası

redcrow
hapiniz vatan hainisiniz..

kendini kapatılma aşamasına getirecek kadar milletin kursağına basan ve bu baskıcı tutumun faillerine, "kökten kesip kurtulalım" zihniyeti ile yaklaşan korkaklar, hepiniz vatan hainisiniz ve topluca kapatılmalısınız..iş bilmez insanların ülkesi olmaktan kurtulamadık bir türlü. herkesin kendine göre kestirme yolları var çok şükür. kimin bahçesindeki çiçeklerin ezildiği umrunda olmayan hainlerle dolup taşıyor bu topraklar. herkes kendi bildiği kestirmesinden ulaşıyor hedegine ve kimse bir diğerinin yolunu kullanmak istemiyor nedense. yöntem tek, çözüm kesin. kimse bu ülkenin standart sorunlarıyla ilgili değil. herkesin derdi, beyninin kuytu derinliklerine saplanım kalmış tabularını korumak. kimsenin derdi hastanede yatan hastanın umut savaşı değil, kimsenin derdi ekinine yağmur bekleyen çiftçininki ile aynı değil, kimsenin derdi binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkenin parası değer kazandığında, istikbali tehlikeye girecek ilköğretim okulu öğrencisi ile aynı değil. onların derdi benim dertlerimi gidermek ama benim dertlerim onlarınki ile aynı değil. açın, kapasınlar. başka suretlerle yeniden açın, faklı kimliklerle yeniden kapasınlar. açık kapı kalmayıncaya kapatın. siz de açtığınız kapıdan sadece kendiniz geçmeye çalışın. doğrusunu buluncaya kadar sikin bu ülkenin size sunduğu fırsatları. siz tepişirken ezilenler düşünsün. tabi düşünmesini bilen birileri varsa bu canım ülkede..

ailesini bırakıp her gece kahveye giden erkek

redcrow
erkek diyorum ama aslında erkekliği ile ilgili ciddi soru işaretleri var kafamda. aslında onun da var ama okey döşemekten beynine kan gitmediği için fark etmiyor/edemiyor. beynine kan gitmeyen adamın sikine de kan gitmez, sikine kan gitmeyen adamın da sonu selamet değildir.

bu tiplerle dolu bu ülke. her mahallenin camları sis toplamış kokuşuk barakalarında toplaşıp kendilerini okşuyorlar. evde karısı varmış, çoluk/çocuğu varmış sikinde değil adamın. onun tek derdi okey atıp çay paralarını rakibine itelemek. ondan şeni, ondan mutlusu yok o duman kokulu kuytu masada. kokuşuk ceketli arkadaşlarının yanında hep şen, hep mutlu. hiç sinirlenmez, sinirlense de iki futbol muhabbeti çakar kurtulur tüm dert ve tasalarından. oldu ya çok sinirlendi, hiç önmeli değil, ne de olsa evde sinirini almayı bekleyen karısı ve çocukları var, istediği gibi kükrer onlara, hırpalar, döver, aşağılar. nedir ki? elin oğluna geçmez nazı, kodumuydu ağzına somsuğu rezil eder tüm kahveye.olsun, ne de olsa yanlarında olmadığı kutsal bir ailesi var. yaşasın çekirdek aileyi yıpratma özgürlüğü.

fakirlikten şikayetçi olduğu için ordadır hep. dertlerini ve mutsuzluğunu kendi gibi mutsuz olduğu hiç belli olmayan arkadaşlarının yanında unutur. parası yoktur ama hergün kahvede harcadığı 10 ytl nin, ayda 300 ytl ettiğini hesap edemeyecek kadar da acizdir. evde damlayan musluğun, çalışmayan ütünün, taşınması gereken eşyanın, bakılması gereken çocuğun sorumlusu da o değildir. elinden gelmez zaten böyle işler. yakışmaz erkek eline. onun en iyi yaptığı şey, elindeki oyun kağıdı destesini simetrik biçimde sıralamaktır. erkek olduğundan pek bulaşmak istemez kurduğu ama bakmadığı yuvasına. yakışık almaz zaten herkes kahvedeyken evinde, karısının dibinde oturmak. "hanım köyülü" mü desinler kocaaaa adama? ona yakışan, acil bir durum olduğunda oyun masasını bırakıp olaya müdahale etmektir. "müsadenizle beyler" der, izin ister, kusura "bakmayın" der, "ufak bir iş için eve gitmem gerekiyor!!" diye gönül alır. ekstrem bir iştir akşam saatinde evde olmak, doğrusu kahvecinin kucağıdır.

kimi kadının hoşuna gitmektedir bu durum. aslında hiçbir kadının doğası gereği hoşuna gideceğini zannetmiyorum ama doğa siken adamların ülkesinde bu durum normalleşir zamanla. "ne kadar uzak olursa o kadar iyi" durumuna geçilir. evde kalıp sorun çıkartacağına dışarda olması herkesin selameti içindir. hem evde kalıp ne yapacak ki? tenezzül edip, oturup iki kelam laf mı edecek karısıyla? ya da yere oturup çocuklarıyla çocuk mu olacak? kime yarayacak evde kalması? büyük ihtimalle kimseye. olan kahvecinin 5-10 kuruşuna olacak.

yanık kalan ampüle yazık, mumda oturun amına kodumun yerinde.

"abartmışsın" diyen azınlıktan yanadır. gerçek çoğunluk şu an kahvede çay çektiriyor.

sharebus

redcrow
dns ayarlarını 4.2.2.2, 4.2.2.1 şeklinde ayarlayıp daldığımız site. pek doyurucu film ve dizi arşivi var. rapidshare premium üyeliğiniz de varsa şahane bir insansınız..

laikçiler kazandı geri dönüyorum

redcrow
akp kapatılırsa olası piyanist şantör açıklaması..
sonra geri gider, geri gelir, gider, gelir. yalama olur ülke, o gelir başkası gider. ikisi birden giderler, üç kişi geri dönerler. bir tek ileri gitmeyen bizim karışık zihniyetimiz olarak kalır.

gidenler gitsin, kalanlar kalsın, hatta kimse gitmesin herkes burda kalsın ama bu ülke ileriye doğru bir adım atsın lütfen..
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol