john maynard keynes

"ben yokken bununla idare et" manasina da gelebilir

sovuyoruz, kiziyoruz bi yandan ama sayesinde 1-2 saatte 4gb download yaptim, hizi gercekten muazzam olan dosya paylasim seysi

turkiye cumhuriyeti basbakani recep tayyip erdogan’in bir baska bombasidir.

astaldi yönetim kurulu başkanı paolo astali’ye ingilizce "how is your father?" diyerek kendisini bambaska bi seviyeye yukseltmistir.

(bkz: who is your daddy)

(bkz: the smiths)

supernatural sevenler icin;

http://tinyurl.com/38aqz7h

bazilarini cok zorlar;

http://brosome.com/funniest-demotivational-posters/demotivational-posters-32/

yerini ogluna birakmak isteyen, gozu doymayan, allah’tan korkmayan insan davranisidir.

garden state’in soundtrack albumunde de yer alir

evimde kullandigim baglanti hizi hem de sadece 49 liraya. 15gb uzerine ciktiginizda baglanti hizinizin adil kullanim dolayisiyla 512mb’a inecegi soyleniyor ama ttnet’in boyle bir altyapisi olmadigi icin asla inmiyor. 49 liraya 1mbit sinirsiz kullananlarin hic dusunmeden gecmesi gereken tarifedir.

10 yard eder.

o durmadan kaçıyor;
sen ardından gitmiyorsan;

o günün her saatinde saklanıyor,
sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

boşuna aldatma kendini,
onu sevmiyorsun demektir.

elindeki içki kadehinde,
dudağındaki sigarada ,
okuduğun kitapta,
mırıldandığın şarkıda,
söylediğin şiirde,
gördüğün rüyada
ve yaşaman için
ciğerlerine doldurduğun havada
o yoksa;
onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
onu sevmiyorsun demektir.

renkler onunla değerlenmiyorsa,
örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
mavi maviliğinin farkında değilse,
beyaz yalnız o giydiği zaman
güzelliğini haykırmıyorsa,
sabahları onu görünceye kadar
güneş doğmuyorsa
ve onsuz gökyüzü geceleri
aya, yıldızlara hasret değilse
onu sevmiyorsun demektir.

sokakta gördüğün her yüzde
ondan bir şeyler aramıyorsan,
güzel bir manzara,
hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
uykudan uyandığın zaman
yaşamakta olduğundan önce
onu hatırlamıyorsan,
omuzlarına dökülmüş saçları,
bir sis perdesinin ardında
her zaman gülen,
işık saçan gözleri
aklına gelmiyorsa,
durup durup avuçlarının
sıcaklığını özlemiyorsan;
onu sevmiyorsun demektir.

dünyada yaşayan öteki insanların
senin için hâlâ bir değeri varsa ,
ona karşı tutumunu
toplumun köhne ve manasız
kurallarına göre ayarlıyorsan
ve açık açık
sanki var olduğunu haykırırcasına
sevgini söylemiyorsan;
onu sevmiyorsun demektir.

yok o senin için
her şeyden değerliyse,
gözünü yumduğun anda
onu görebiliyorsan,
o bütün şarkılarda,
bütün şiirlerde,
bütün resimlerde ise,
ona muhtaç olduğunu
söylemekten utanmıyorsan,
senin içten ve büyük sevgine
karşılık vermeyeceğinden
korkmuyorsan,
bütün bencil duygularından
sıyrılabilmişsen
onun için her şeyi,
ama her şeyi yapacak gücü
kendinde buluyorsan,
her hali sana
ayrı ayrı güzel geliyorsa,
karşısında kendini
bir çocuk gibi hissediyorsan,
istediği anda onun için
ölebileceksen,
onun için yaşıyorsan
ve yine onun için
bildiğin bilmediğin
bütün düşmanlıklara
karşı koyabileceksen,
o her geçen dakika
sende biraz daha büyüyorsa
ve kendi kendine bile
çok sevdiğini bütün
samimiyetinle,
inanmışlığınla
itiraf edebiliyorsan,
bir gün o seni hiç,
ama hiç sevmediğini söylese bile ,
senin sevginde azalma olmayacaksa
ve ölünceye kadar onu aşkların
en olumsuzu ile sevebileceksen;
işte o zaman
onu seviyorsun demektir.

o sana sevmeyi,
gerçek aşkı öğretti.
sen onu hep sevecek
ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.

o, hiç sen olmasan bile,
seni bir parça sevmese bile....

çok güzel ve rahat ayakkabılar üreten katalan markası. yağmurlu havalarda giyilmemesi gerekir zira düşüp bi yerinizi kırma olasılığınız çok yüksektir.

mumyalamaya ilk adim gibidir, bir nevi mummy 101

dinledikçe garip bir şekilde birilerini özlediğinizi fark ediyorsunuz, kime dinlettiysem içinde bu hisleri uyandırmış.

la roux’un çok güzel bir şarkısı;

i’m the obsessor
holding your hand
it seems you have forgotten
about your man
alone in the darkness
my bed’s a different land
your touch intensifies

and i’m in the quicksand
i’m in the quicksand
i’m in the quicksand

you’re the upsettor
stroking my hand
what’s my position?
i don’t understand
am i your possession?
am i in demand?
oh when you turn to me

i’m in the quicksand
i’m in the quicksand
i’m in the quicksand

you, you moved into my mind again oh
you, walking around and free oh
oh i could let you stay
but i’m walking on broken ground again
oh, oh when will i learn?
all you do is push me back in the dark

oooh oooh
i’m in the quicksand
i’m in the quicksand
i’m in the quicksand
i’m in the quicksand
i’m in the quicksand

sözleri şu şekilde olan güzel şarkı;


hey, i’m in love,
my fingers keep on clicking to the beating of my heart.
hey, i can’t stop my feet,
ebony and ivory and dancing in the street.
hey, it’s because of you,
the world is in a crazy, hazy hue.

my heart is beating like a jungle drum. (x3)

man, you got me burning,
i’m the moment between the striking and the fire.
hey, read my lips,
cause all they say is kiss, kiss, kiss.
no, it’ll never stop,
my hands are in the air, yes i’m in love.

my heart is beating like a jungle drum. (x4)

my heart is beating like a jungle drum. (x4)

gecenin şu saatinde zevkle çalıştığım bir şirket, açmışım queen albümünü bangır bangır çalıyor ve çalışıyorum. işte tam olarak böyle bir yer bu şirket. temmuz ayından beri 85, geçtiğimiz 1 yıl içerisinde ise yaklaşık 300 kişi istifa etmiştir ayrıca. yine de seviyorum ben bu şirketi, canım benim..

en yakininizdaki arkadaslarinizdan biri yasadiginda sizin de eski gunleri yad etmenize sebep olabilendir.

benim severek giydigim kiyafettir. takim elbiselerime diger gunluk kiyafetlerimden farkli davranirim, guzelce cikaririm uzerimden ve askisina asarim hem de her gun. isten ciktip birileriyle bulustugumda "lanet olsun kravatina da kol dugmesine de" demem. dedigim gibi seviyorum bunu giymeyi.

takim elbise secerken dikkatli olmak gerekir, hani derler ya adami vezir de eder rezil de, iste takim elbise de boyledir. uzerinize tam oturmayan dogru kombinasyonu tuttaramayanlarda dunyanin en igrenc kiyafeti gibi durur.

once takim elbiseyi secmekle baslayalim;

saticinin oyunlarina kanmayin! yaninizda bu islerden anlayan biriyle gidin. mesela 46 beden ceket uzerinize olurken pantolon buyuk ihtimalle kucuk gelecektir, satici da takimi kirmak istemeyecegi icin size 48 vermeye calisacak ve "bence bu daha iyi oldu, kol boyu ve etek boyu mukemmel!" diyecektir kanmayin. elbisenin muhteviyatina dikkat edin, polyesterden kacinin yun-ipek karisimlarina odaklanin. drop size’iniza karar verin. 4 drop kol ve etek boyu kisa ama biraz daha genis bir ceket demekken, 6 drop kol ve etek boyu biraz daha uzun ama daha dar, 8 drop ise kol ve etek boyu daha da uzun ve daha da dar ceket demektir, gobekli biri degilseniz ve gittiginiz yerin kesimleri slim-fit ise 6 drop alin, eger kesimleri cok darsa 4 drop cok daha iyi olur. yine de takimin uzerinize tam oturup oturmadigini anlamak icin bir dugme ilikleyin ve elinizi yaka cebinize sokmaya calisin, sokamiyorsaniz o takim size olmus demektir. paca genisligini ise boyunuz oraninda dengeletin 1.75-1.80 arasindaysaniz 19-21 cm bandinda kalin.

gelelim takimi tamamlayici unsurlara. mansetli dar yaka gomlek kullanin, eger gobekli degilseniz mutlaka ama mutlaka slim-fit kullanin olmadi pense attirin. kol dugmeleriniz abartili olmasin ve kravatiniz mumkunse ipek olsun hem gazino sarkicisi gibi her yerde parlamaz hem de uygun isik altinda parlak gorunur.

coraplariniz tek renk olsun, ayakkabiniz da bagcikli.

bir kac tane de marka tavsiyesinde bulunalim;

cacharel gerek kesimleri gerekse de urunun kalitesinde muadillerinden bir adim onde, 750 lira ila 1000 lira arasina gayet guzel takimlar alabilirsiniz.

network ve fabrika, yine kesimleri gayet basarili bir marka ama urunlerinde fazlasiyla polyester kullaniyorlar.

damat-tween ise piyasada yillardir dar kesimi en iyi yapanlardan ama yine bu marka da kumaslarinda kaliteden odun vermekte.

iyi alisverisler dilerim.

1895-1991 yillari arasinda yasamis alman bir piyanisttir kendisi. o kadar tutkulu caliyor ki etkilenmemek mumkun degil. beethoven’in moonlight sonata’sinin giris kismini mukemmel calmistir.