hayirlisiartik

dün anonymous tarafından aynı şifreye sahip twitter, linkedin ve pinterest hesapları hacklenmiş kişidir. şifresi ise şudur:

dadada

düşünülenin aksine: saatin sağdan sola dönmesi, televizyonların dikdörtgen oluşu, üçgenin iç açılarının 180 derece oluşu ve 2x2 nin 4 oluşu vesairenin dogmatiklikle bir alakası yoktur. bu olayların tamamı bir takım açıklamalara sahiptir. siz bunları araştırabilir, düşünebilir, yeni teoriler üretebilirsiniz. dediğim gibi bunun dogmatiklikle değil araştrma ve mantık ile alakası vardır. bir de akıl.

bugün saat 16.30 civarında sancaktepe askeri kışlası yakınında meydana gelen patlamadır. bomba yüklü aracın uzaktan patlatıldığı söyleniyor. 8 yaralı varmış.

ben artık gerçekten anlayamıyorum. olayın olmasından maksimum 5 dakika önce o yoldan yürüdüm ben. bu kadar mı korunmasızız artık. aklım almıyor diyecek bir şey de bulamıyorum, herhalde kalmadı da zaten.

adam elliot'un 2009 yapımı stop motion animasyon filmidir. filmin sonunda gözünüzde yaşlarla hafif gülümseyerek filmin bittiğini görmeniz oldukça olasıdır. çok tatlıdır. animasyon deyip geçilmez, ciddi ciddi izlenesidir.
imdb'de ise top 250'de 8,1 ile 168. sırada imiş.

bu da internet sitesi filmin:
http://www.maryandmax.com/

2 liraya güneş gözlüğü alabileceğiniz semt. bir de balık ekmeği vardır ki, öf...

shaya grubuna ait olan, istenilen ciroya ulaşamadığından türkiye'den çıkan markadır. şu anda açık olan ve biri devralmadığı takdirde bir süre daha kalıp kapanacak olan son mağazası nişantaşındaki mağazasıdr, bu durum beni oldukça üzmüştür.

edit: imla.

günden güne kalitesi azalan sözlüktür. girip baktığınızda entrylerin eskiye göre ne kadar basit ve gereksiz olduğunu fark ediyorsunuz.
örnek vereceğim.

başlık: namus beyindedir diyen kızların hep patlak çıkması
ilk entry: tuhaf bir rastlantı.
ikinci entry: e bundan bize ne amk?

benzeri benzeri ve benzeri...

evrenin genişlemesi ile dünyanın küçülmesi gibi bir durum söz konusu olmaz. sadece evren genişler, dünyanın kapladığı alanın paydası artar. zaman geçer nüfus artar, yerleşim ihtiyacı fazlalaşır. dünya küçük gelir belki ama bu dünyanın küçülmesi değildir. bu bize yetmemesidir.

insanlar üzerinden yapılanı nefret edilesidir. özellikle türkiye bu genellemeler ile oldukça kirlenmiş bir ülkedir. yok şunu yapan böyledir yok şunu yapanla bu olmaz. yok hesabı şu öder, ilk adımı o atar... bu tarz kalıplar sadece üzerimizdeki baskıyı arttırır ve olduğumuz ya da istediğimiz gibi olmamızı engeller. peki sadece bu genellemelere kendimiz kulak asmasak, bu sıkıntılardan kurtulur muyuz? maalesef hayır. çünkü bu dile yerleşmiş türde genellemeler kolay kolay düzeltilemez.

ben bir adam tanıdım. bana genelleme yapmamamın ödülünü o verdi. ona da ben. böylece öğrendim. genelleme yapmamak ne kadar güzel bir şeymiş, ne kadar rahatmış bu kalıplar dışında olmak o zaman anladım

not: farkındayım böyle bir entryi yazarken bile bir sürü genelleme içeren cümle girdim. lakin bahsettiğimi anlıyorsanız gerisi çok da önemli değil.

(bkz: anksiyete)

küçükken çok korktuğum hatta her binişimde aklımda çeşitli kıyamet senaryoları kurduğumdur.

benzeri yoktur. bu eser eşliğinde o düşünceden şuna, bundan ona, ondan da öbürküne düşünürken sabahı ettirir. kafanız karışıksa dinleyin ki iyice allak bullak olasınız.
aynı zamanda kendisi piyano çaldığım dönemde öğrenmediğim için yakındığım parçadır.

tayyip'in adı verilecekmiş,üstelik doğum gününde açılacakmış. yok artık dedirten havalimanıdır.

katılmadığım söz. tanrı diye bir şey varsa cinsiyetsizdir. o bir insan mı ki ona bir cinsiyet yüklüyoruz?

kendisiyle çok fazla konuşmamış olmama rağmen, tanıdığım kadarıyla iyi birisi olan ve sözlükten gitmesine üzüldüğüm yazar arkadaşımız. umarım yakın zamanda sorunlarını çözebilir ve onu yeniden aramızda görme şansımız olur.

ne yaptığını bilememe durumudur. belirsiz durumlar karşısında veya normal şartlar altında yapmayacağımız bir şeyi yaptığımızda kendi kendimize sorduğumuz sorudur.

olayı sadece kadın=erkek olan fakat ülkemizde bulunan erkeklerin bir kısmının aterkil bir toplumdan gelmesinden dolayı kabullenemediği eşitlik durumunu destekleyen kişidir. benim ise kendi görüşümle desteklediğim durumdur.
fakat erkeklere düşman olup da feminizm üzerinden bu nefretini salgılayan kişilerden bahsetmiyorum tabii. onları desteklemiyorum asla.
önemli olan eşit olmak, birlikte olmak.

bağımlılık yapıcıdır.

bu gece olan, insanların inanıp bir şeylere umut bağlamasını sağlamak amacıyla oluşturduğunu düşündüğüm bir gelenektir.

deniz gezmiş'in idamından sonra babasına verilen eşyaları arasında bulunan yazdığı son şiir:
yenilmişsem
elim kolum bağlı
boynumda yağlı ip
gelip dayanmışsam
darağacına
dudaklarımda yarın
gözlerim yarınlarda
unutmak mı gerek seni?
kapılar kapalı
tutulmuşsa gece
kapkara yollar
sıcacık bir sevgi
sunmayacak mıyım
insanlara?
bakmayacak mıyım yarınlara
seslenmeyecek miyim
insanlara?

idamının üzerinden bugün tam 44 yıl geçti. tam 44 yıl.
her yıl olduğu gibi bu yıl da onu anmak için yürüyüşler gerçekleşecektir.ruhu şad olsun...