confessions

atacamadesert

- Yazar -

  1. toplam entry 4909
  2. takipçi 1
  3. puan 101905

bayan istepnesi

atacamadesert
çoğu modelli arabada stepne lastiğe verilen isim.

çünkü bu lastikler bayanların kolayca kaldırıp yerine takabileceği şekilde motosiklet lastiği gibi küçük lastiklerdir. ve fakat bu lastikle arabanın 60 km nin üzerine çıkmaması gerektiğini hiçkimse söylemez ise bir kazaya mahal verebilecek lastiklerdir.

ayrıca arabanın 3 tekerinden de alçakta olan bir lastikle saatte 60 km hızla en yakın lastikçiye ulaşmaya çalışırken aracın stepnesini koyanlarla akraba olmamak işten değildir.

lastik değiştirme kremi

atacamadesert
lastikçilerin yeni ve/veya tamir edilmiş lastiği canta takarken kullandıkları makinenin demiri lastiğe zarar vermesin ve lastik üzerinde kolay kaysın diye sürülen beyaz renkli kokusuz krem.

azıcık elime sürdüm tuhaf bişi. adı krem ama kaygan değil. bir yaşıma daha girdim tabii.

kimler var

atacamadesert
incedenpençe (jedi) [msg] [kim]
john malkowitch keynes (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
betterend (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
sevmiyorum seni ekmeği tuza banıp (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
sipsivri (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
jabbar (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
coconut (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
mortingenstreet (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
insanlar (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
here comes my baby (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
dvdl (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
rumuz palais de versailles(5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sacma sapan konusmadım ki (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
esrakim (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
isyankarmuhbir (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
peridust (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
pistaze (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
atacamadelirt (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
bir garip muammara (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
yel senin nerende esiyor orospu (5. nesil bilgic) [msg] [kim]

independence

atacamadesert
#968786

sözlüğün suyu çekilmiş dere gibi kuruduğu şu günlerde entry yazan bilgiçlere "biz günde 5000 entry yazan bilgiçler gördük aslanım" gibi ukalalalık etmemelidir kendisi. zira hala bir günde en çok entry giren bilgiç istatistiğinde pipişik in dörtbin miydi üçbin miydi bilmemkaç entrysi yerine kendi adı yer almaktadır. bilgiçlerinize duyurulur.

(bkz: nankör jedi)

acı çekenleri peşinen severim ben

atacamadesert
villeparisis, 1822

mutsuzsunuz, biliyorum bunu, oysa yüreğinizde sizin hiç farkında olmadığınız, sizi yaşama bağlayabilecek güzellikler var.

ilk kez karşıma çıktığınızda, mutsuzluğu yüreğinden neşet eden insanlara özgü cazibe vardı üstünüzde. acı çekenleri peşinen severim ben; işte bu sebeple melankoliniz benim için büyüleyici bir güzellik, hüznünüz bir cazibe oluşturdu. ve tüm düşüncelerim, ruhunuzdaki güzellikleri sergilediğiniz andan itibaren bendeki sizinle ilgili tatlı hatıralara bağlanıverdi gayri ihtiyari.

sizden ayrılalı beri kafamdaki biricik değişmez sorun, tüm dipsiz düşüncelerimin konusu, size yazıp yazmamaktı. size eğer sizi uzunca bir zamandır görmediğimi söylersem, genellikle kendini beğenmiş duygularıyla dolu genç bir ruhun, bir tutkuyu, umudun hazineleriyle güzelleştirmeye çalışmak yerine, tasarlayabildiğine, koruyabildiğine ve besleyebildiğine şaşırıp kalırsınız. ama ben böyleyim işte ve her zaman da böyle kalacağım; fazlaca çekingen, sırılsıklam aşık ve seviyorum demeye cüret edemeyecek kadar bakir. bu bekaret ve utangaçlığa, reddedilme korku ve utancı da dahildir elbette. bu sebepledir ki, başıma hiç böyle bir şey gelmedi. çünkü kendimi hiçbir zaman böyle riske atmadım. ama bugün ilk kez duygularımı dile getirme tehlikesini göze alıyorum. evet madam, cüret ediyorum buna. ama girişken bu mektubun doğuracağı tüm sonuçları hesaplamak için, aklımın kendine özel en son bölgesine çekilmeyi de ihmal etmiyorum.

bu mektubu okuduğunuzda, tabii eğer okursanız, aklınızdan geçecek en küçük bir düşünceyi dahi tahminlemediğimi sanmayın sakın.

madam, bilmelisiniz ki bu mektup kesinlikle bir oyun değildir; sizinle aynı durumda olan genç bir kalbin kendini açımlayışıdır.

hüzünlüsünüz ve de çoğunlukla yalnız. bu mektubun kısa süreliğine de olsa sizi eğlendireceğini düşünüyorum. ben sizim yerinizde olsaydım bu mektuplaşmada özel, özgün bir şeyler bulurdum.

her şeyi tahminlediğimi hesapladığımı dillendirmiştim size. eğer bana yanıt verme lütfunda bulunursanız, bunu belki de beni tanımaya çalışmanız, benimle alay etmeniz, son olarak da karanlıklar içindeki yolcuyu bir an umutlandıran, ardından da onu bir uçuruma yuvarlayan o cılız ışıltıları taklit etmeniz için bir tuzak olabileceğini alıngan karakterim bana çoktan telkin etmişti bile.

hayır, hayır, bundan korkmama hiç gerek yok. zira siz bana yanıt vermeyeceksiniz. sizi bundan alıkoyacak binlerce neden var. her halükarda ben sizi büyük bir haz duyarak düşünmeye devam edecek ve bundan hiç bıkmayacağım. düşünün ki madam sizden uzakta biri avr; ruhu hayran olunacak bir ayrıcalıkla mesafeleri aşan, göklerde ideal bir yol izleyen ve yanınızdan hiç ayrılmamak üzere sarhoşçasına size koşan, yaşamınıza, duyularınıza tanık olmaktan zevklenen birinin..

the road not taken

atacamadesert
bu selahattin özpalabıyıklar tarafından yapılmış ama henüz yayımlanmamış bir çevirisi:

gidilmeyen yol

sarı bir ormanda ikiye ayrıldı yolum,
ikisinden birden gidemediğim ve yoldaki
tek yolcu olduğum için üzgün, uzun uzun
baktım görene kadar birinci yolun
otlar çalılar arasında kıvrıldığı yeri;

sonra öbürüne gittim, o kadar iyiydi o da,
ve belki çimenlik olduğu, aşınmak istediğinden
gidilmeye daha çok hakkı vardı; oysa
ordan gelip geçenler iki yolu da
eş ölçüde aşındırmıştı hemen hemen,

ve o sabah ikisi de uzanıyordu birbiri gibi
hiçbir adımın karartmadığı yapraklar içinde,
ah, başka bir güne sakladım yolların ilkini!
ama bilerek her yolun yeni bir yol getirdiğini,
merak ettim geri gelecek miyim diye.

iç geçirerek anlatacağım bunu ben,
nice yaşlar nice çağlar sonra bir yerde:
bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben –
ben gittim daha az geçilmişinden,
ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.

bu da suphi aytimur’un 1994’te iyi şeyler yayıncılık’tan çıkan "ateş ile buz" derlemesinde yer alan çevirisi:

gidilmeyen yol

yol çatallanıyordu sararmış bir koruda;
ikisinde birden yol alan tek yolcu olayım!
yazık ki olamazdı bu. yolun biri uzakta
baktım bükülüyordu çalıların ardında,
orada uzun süre durup o yola baktım;

sonra saptım öbürüne, bu da onca güzeldi,
belki aynı yolu seçerdi yerimde kim olsa,
çünkü çimenlerle kaplıydı, çiğnenmeliydi;
ama aslı aranırsa yolların her biri
aynı ölçüde aşınmıştı ayaklar altında.

ikisi de yapraklar altındaydı o şafakta,
ve ayak altında kararmamıştı renkleri.
oh, ilk yolu bıraktım bir başka zamana!
ama bildiğimden nasıl açılır yol yola,
ummuyordum bir daha döneyim geri.

yıllar-yıllarca uzakta bugünlerden
bir iç çekişle söyleyeceğim şunu:
çatallanıyordu yol bir koruda ve ben - -
ben saptım birine azdır diye oradan geçen,
işte bütün ayrımı yapan bu oldu.



the road not taken

atacamadesert
bir robert frost şiiri.

two roads diverged in a yellow wood,
and sorry i could not travel both
and be one traveler, long i stood
and looked down one as far as i could
to where it bent in the undergrowth;

then took the other, as just as fair,
and having perhaps the better claim,
because it was grassy and wanted wear;
though as for that the passing there
had worn them really about the same,

and both that morning equally lay
in leaves no step had trodden black.
oh, i kept the first for another day!
yet knowing how way leads on to way,
i doubted if i should ever come back.

i shall be telling this with a sigh
somewhere ages and ages hence:
two roads diverged in a wood, and i—
i took the one less traveled by,
and that has made all the difference.
66 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol