abyss

türkiye için yapmak istediği pek çok şeyi yapmış, bir o kadarı da içinde ukde kalmış gazeteci, televizyoncu, siyaset bilimci, kalıplar üstü bir politikacı..

(bkz: ara güler)
(bkz: ara cafe)

(bkz: tapping)

gelmiş geçmiş en iyi hamlet.. ingiliz aktör, yönetmen aynı zamanda tam bir shakespeare tutkunu.. tabi pek çoğumuzdan farklı olarak shakespeare uyarlarmaları uzmanı.. hamlet dışında, othello, frankenstein ve harry potter -rolü her ne kadar büyük olmasa da- gibi bilinen iyi filmleri dışında wild wild west te bile oynamışlığı vardır..

yaptığı yayınlarda sürekli küresel ısınmadan söz eden, adeta saçını başını yolan ve yalnız kalan adam.. bu yüzden zaman zaman kendini kasabanın delisi gibi hisseden, maksimum duyarlı insan..

victor wooten ağabeyimizin slaplariyle ve malum sekiz koluyla çıldırttığı 5 dakikalık solosu..

selahaddin eyyubi rolündeki ghassan massoud islamiyetin ılımlı ve adaletili yüzü, orlando bloom’un canlandırdığı haçlı şövalyesi de cesaretin ve bağlılığın yüzüdür kanımca filmde.. cüzzamlı bir kral, tek amacı insanların ölmesini engellemek olan bir kumandan..daha fazla spoilere gerek yok.. seyredilesi filmlerden.. kudüs’ün de istanbul gibi binlerce yıllık tarihinde 3 dinin insanlarına da ev sahipliği yaptığının sinemasal bir örneği..

bir zamanlar okuduğum bir kitabın bölümlerinden biri şuydu: moral luck.. yani ahlaki şans.. oldukça uyduruk bir kitap olmasına rağmen enteresan bir yanı da vardı..iki adam üzerinden yola çıkarsak.. birisi çok güzel ve hafifmeşrep kadınların çalıştığı bir işyerinde, diğeri ise sadece erkeklerin çalıştığı bir yerde çalışıyor.. ikinci adam birinci adamdan ahlaki olarak şanslıdır.. çünkü karısını aldatma olasılığı daha düşüktür diyordu yazar..

varlık çukuru, bilgiçlik çukuru, cehennem çukuru ya da sadece çukur..

arapça’da incir manasına gelen kelime..

"ölümünden kim ne kazanır,kesin derin devletin işi, bence gizli servisler, kaçıncı aydın ölen? evet.. ah nasıl zamanlama, evet çocuğun yaşı küçükmüş, beyaz bere mi hmm evet dikkat çekici, yakalandı asın katili, suçlu 301i savunanlardır, haydi toplaşıp ağlayalım, ermeniymiş kahrolsun, ermeniymiş ama soykırım yok diyormuş yazık olmuş, ayakkabısının altı delikmiş, yok yok tehdit alıyormuş ama.." bir candı nihayetinde, sevenlerin canı yanmış, sevmeyenlerin yüreği soğumuş işte.. kanı yerde kalır mı bilinmez ama hatırası uslarımıza kazınacak.. sevenin de sevmeyin de..

frida’da lila downs ve chavela vargas tarafından söylenmiştir.. tabi ki chavela vargas versiyonu daha melankoliktir..hele vargas’ın hakkını vererek adeta ağlaması şarkıyı daha da melankolik kılar.. aida cuevas ve nana mouskuori tarafından da söylenmiştir bu şarkı..

chavela vargas ın söylediği la llorona:

todos me dicen el negro, llorona
negro pero cariñoso.
todos me dicen el negro, llorona
negro pero cariñoso.

yo soy como el chile verde, llorona
picante pero
sabroso.
yo soy como el chile verde, llorona
picante
pero sabroso.

ay de mí, llorona llorona,
llorona, llévame al río
tápame con tu rebozo, llorona
porque me muero de frió

si porque te quiero
quieres, llorona
quieres que te quieres más
si ya te
he dado la vida, llorona
¿qué mas quieres?
¿quieres
más?

soundtrackindeki la llorona - ağlayan kadın- ile ağlatan film..

sorrento’ya geri dön.. napoliten şarkı.. sözleri kadar melodisi de hüzün doludur.. nedim gürsel’in aynı isimde bir kısa öyküsü vardır..
(bkz: sorrento ya geri dön)

orphaned land’in gitar soloları ile dağıtan defalarca dinleseniz de hep ilk defa dinliyormuş gibi gözlerinizi dolduran şarkısı..

the lightning flashes tension’s high
bringing light to darkened skies
like jonah in the belly of the beast
inside the ark the sound desist

and so the ark was swept
upon the rising water

forty days and forty nights
there came a mighty flood upon the land
where once were green pastures
teeming with life
now were oceans deeper than abyss

out of depths of sorrow i cry
before thee i lye
if this world shall inherit the mild
hear your orphaned child

(koro)
lord pray tell save they child
the storm still rages inside
lord guide them
undo a dry land, amen

mabool albümündeki the storm still rages şarkısı türünün en güzel örneklerinden..

royal hunt’ın paradox albümünden en sağlam şarkısı..

the one who’s watchin’ over
my shoulder - get a life!
i see your arms are nailed to
the cross, but your eyes are so alive.
i never thought you’re lying
but now it’s turned around,
so many hearts are dying
you let them down,

over and over again
over and over again..

can’t reach you, can’t meet you,
i give you everything i’ve got.
you hear me, don’t leave me,
it’s my message to you, god.
can’t see you, can’t feel you,
i’ve lost just everything i’ve got,
forget me, you’ve left me,
it’s my message to you, god...

we’re busy burnin’ witches
the way we learned from you.
we’re good at killing creatures,
so teach us something new, come on!
one of your own creations
is kind of hard to understand,
you, freak of nature
just tell me why did you create us man?

traces on the floor,
i can’t hear the door closing me.
right inside my dream,
it’s a sign from him - let me be.
sunrise through the dust
future is the past chasin’ me.
shadows on the wall
voices down the halls calling me,

over and over again
over and over again..

dream theater’dan araklamaya hiç ihtiyacı olmayan, zira andre andersen gibi bir muhteşem klavye ve beste üstadına sahip grup.. message to god en güzel şarkısıdır kanımca..

"behind this mask, there is an idea, and ideas are bulletproof.."
"people shouldn’t be afraid of their governments; governments should be afraid of their people.."
alçak ve korkak diktatörlerin hüküm sürdüğü geleceğin ingiltere’sinde geçen, aslında pek de uzak olmayan bir hikaye.. kesinlikle damarlarınızdaki özgürlük güdüsünü harekete geçiren, ’düzendir bizi düzen’ diye bağıran film..

bir kerime nadir romanı..