yaran fıkralar

25 /
atacamadesert
karınca ile fil evlenmişler. tam gerdek gecesinde o malum mesele icra olunurken fil aniden ölüvermiş. karınca şöyle feryat etmiş:
-ulan bi anlık zevk için ömür boyu mezar kaz aq!
esrakesh
kadın çıplak, yatak odasındaki aynadan kendine baktı.

gördüğünden pek memnun kalmamıştı ki, kocasına dönüp, -"korkunç görünüyorum; yaşlı, şişman ve çirkinim!!" dedi ve devam etti:

-"hadi bana bir iltifat yap, buna ihtiyacım var!!.’

kocanın cevabı: "gözlerin iyi görüyormuş !!."
atacamadesert
yeni evli bir çift viyana dan paris e gitmek üzere trene binerler. kompartmana yerleşirler. yalnız kalmak için sabırsızlanmaktadırlar fakat kompartman gitgide gelenlerle kalabalıklaşmaktadır.
genç kadın mini eteği olması münasebetiyle kocasının kucağına oturur ve her gelene selam vermek için kalkıp oturarak:
-siz de mi paris e gidiyorsunuz? diye sormaya başlar.
-mösyö siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
-madam siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
-matmazel siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.

genç kadın sonunda dayanamaz ve ellerini çırparak kocasının kucağında zıplamaya başlar:
-yaşasın hepimiz paris e gidiyoruz!
instrument
tayyeap başbakanımız ülkenin tamamını ele geçirdikten sonra posta idaresine gitmiş artık sadece üzerinde benim resmim olan pullar basılacak, bütün postalar o pullarla gönderilecek demiş. gel zaman git zaman farketmişler ki hiç bir postanın üzerinde pul yok. durumdan kıllanan başbakan görevlileri çağırmış ve sormuş

- bu pulların arkasına zamk sürmediniz mi neden hiç yapıştırılmıyor_
- başbakanım sürdük ama herkes pulun ön yüzüne tükürüyor.
alorarola
beni yakından takip eden dikkatli hanımlarım hemen farkedeceği gibi iki gündür köşe yazılamıza ara vermiş durumdayım. şimdi sizlere buna sebep olan başımdan geçen elem dolu olayı anlatayım. efendim cumartesi gecesi eski aile dostlarımız olan hakkı, muharrem, recai, turan, sedat ve ilyas otuduk biraz evimde sohbet ettik. derken saat iki civarında misafirlerimi uğurladım. o anda aklıma geldi pazar gunu kabul gunum var ve ben daha hazırlık yapmamışım. hemen bir kek yapayım ama ne göreyim evde kabartma tozu kalmamış, hemen yolun karşısında oturan arkadaşım okşan aklıma geldi. elime bir fincan aldığım gibi üzerimi bile değiştirmeden ev kıyafetlerim olan mini eteğim, file çorabımla dışarı fırlayıverdim.bu arada belirtmeden edemeyeceğim benim evim e-5’in hemen kıyısında. ben e-5’in üzerinde elimde fincan yolun orasından mı geçsem burasından mı geçsem diye bakınırken paparonlar gelmez mi? onlara ne kadar kabartma tozu almaya arkadaşıma gittiğimi söylesem de bir türlü inandıramadım, madilik alıktılar bana.
neyse onlarla gittim önce orada ifademi aldılar, oradan zührevi hastalıklara sevk edildim ama alimallah hiç bir şey çıkmadı. hijyenik karıyım ne de olsa ben her kolide üç, dört kondomu üstüste geçirir de takarım mantinin similyasına, o kadar sağlamcıyımdır. koliden sonra da minçomu arap sabunuyla bir güzel yıkarım tertemiz olur. ama sonucunu da görüyorsunuz işte tertemiz çıktım. neyse böyle tatsız olaylardan dolayı ara verdiğimiz köşemiz artık tekrar yayına geçmiştir haberiniz olsun kızlarım.
görüyorsunuz değil mi kadınsanız, gösterişliyseniz ne kadar zor herşey bu ülkede
alorarola
nasrettin hoca ve kaynanası

birgün hoca evden çıkarken karısına sorar:
-akşama bişey ister misin?
+gelirken kasaptan ciğer al gel demiş.

bunun üzerine hoca gider çarşıya eve dönerken kasaba uğrar ciğeri alır. yolda gelirken kaynanası önüne atlar:

-dur!! hele elindeki ne?
+ciğer
-götüremezsin onu
+neden?
-bir soru soracağım bilirsen götür bilemezsen ciğeri bana vereceksin. demiş. e hoca da mecburen büyüğe saygıdan ve kabul etmiş kaynanası soruyu sormaya başlar:
-benim amım nerede?
hoca içinden bu da soru mu bunu bilememekde ne var ki:
- nerede olacak tabiki önünde demiş.
+hayır bilemedin. şalvarını indirmiş dömelerek göstermiş. bak arkamda demiş.

bunun üzerine hoca ciğeri verip tekrar kasaba gider ciğer alır yolda gelirken kaynanası yine karşısına çıkar:

-dur!! hele elindeki ne?
+ciğer
-götüremezsin onu
+neden?
-bir soru soracağım bilirsen götür bilemezsen ciğeri bana vereceksin. demiş. e gene hoca kabul etmiş sonuçta kaynanası.

-gene aynı soruyu sormuş
-benim amım nerede?

hoca düşünmüş karşında şahmeran gibi bir kaynana elden ne gelir arkada demiş

-yok bilemedin demiş ayakda dömelmeden indirmiş şalvarını bak önümde demiş.

kaynanası ciğeri elinden alır.hoca da eve gitmeye karar verir eve gidince karısı sorar:

-hoca ciğer istemiştim getirmemişsin.
hoca da kızarak:
-be kadın ananın amcığı yerinde durmuyor ki ben de ciğer getireyim.
crimson
müjdat gezenin bir üniversite ziyareti sırasında anlattığı bir fıkra:

davos zirvesi öncesi bir kaç türk ve isviçreli bakan sohbet ediyorlarmış. bakanlardan biri, bir diğer bakanı gösterek;

-bakın bu da isviçre deniz bakanımız demiş.

türk bakan şaşırmış,

+iyide, isviçre’de deniz yok, deniz bakanı var. ne iş?

isviçreli bakan yanıtlamış:

- olsuun, sizde de adalet bakanı var.
matrax
adamın biri bayağı günah işlemiş.bir papaza günah çıkartmaya gitmiş. “papaz efendi ben çok günah işledim. mesela dün komşunun küçük kızı geldi. yağmur yağdı şimşek çaktı ben bir günah işledim.” “allah affeder oğlum”.. “önceki gün de büyük kızı geldi. yağmur yağdı şimşek çaktı ben bir günah işledim.” “allah affeder oğlum”.. “daha önceki gün de komşumun karısı geldi. yağmur yağdı şimşek çaktı ben bir günah işledim.” tamam oğlum allah affeder affeder de, sen yavaş yavaş gitsen. hava da bozmaya başladı zaten.

delirtmeyinlanbeni
küçük bir çocuk, hamile bir kadının karnına dokunarak
- ne var sizin karnınızda teyze

der.

+ çocuğum var evladım, diye cevap verir.
- sizin çocuğunuz mu ?
+ evet.
- onu seviyor musunuz ?
+ evet.
- çok mu seviyorsunuz ?
+ evet evladım.
- öyleyse onu neden yediniz ?
epikuros
adamın birinin yolu bir gün bir köye düşmüş.
bi evin etrafında toplanmış kalabalık görmüş.
yanaşıp sormuş, ne oluyo burda diye.
kalabalıktan biri "bir kız var içerde yerde yatıyor, ölmüş galiba" der.
adam "bir de ben bakayım" der, girer içeri, kızın nabzına bakar, nabız atıyodur, bayılmıştır. adam durumdan yararlanmak ister ve "ben bu kızı kendi yöntemimle diriltecem" der ve kızı skmeye başlar. kız yavaş yavaş inleyerek kendine gelmeye başlar. adam da işini görür, hadi bana eyvallah der gider.

aradan 2 hafta geçer, adamın yine yolu bu köye düşer.
bakar ki yine bir evin önünde bir sürü kalabalık.
"ohşş, yine bana iş çıktı" diye sevinerek kalabalığa yaklaşır ve durumu sorar.
kalabalıktan biri cevap verir:
- abi gel, senin taktiği deniyoruz ama, bizim muhtar öldü, 1 haftadır sikiyoruz sikiyoruz dirilmiyo
elma sekeriiii
1-1 biten fenerbahçe trabzon spor maçından hemen sonra volkan tanınmamak için yaşlı teyze kılığına girer ve kadıköyde bir cafeye gider..yaşlı bir teyze yanaşır ve naber volkan der.. bu sırada volkan delirir, nasıl tanıdı bu kadın beni diye düşünür.. ertesi... gün yine aynı cafeye giden volkana yaşlı teyze tekrar yanaşır ve naber volkan der.. 3. gün volkan başka bir kadın elbisesi giyer ve cafeye girer.. yaşlı teyze yeniden naber volkan der.. volkan artık dayanamayıp "nerden tanıyosun beni kadın" der ve yaşlı teyze cevap verir "oğlum tanımadın mı ben alex len"

matrax
ali mısır’da okuyan bir öğrencidir. sınavlar bitmiş ve yaz tatiline girecekler.. babası ali’ye telefon eder ve sınavların nasıl geçtiğini sorar. ali de bilmediği halde "çok iyi geçti" der ve bunu üzerine babası onu istanbul’a işlerinde yardım etmesi için çağırır. ali gidecektir istanbul’a ve arkadaşına son olarak şöyle der; "ahmet sen notlarımı öğrenirsin ve beni ararsın. eğer telefona babam çıkarsa muhammed’in ali’ye selamı var dersin; ben anlarım bir tane zayıfım olduğunu." ahmet notları öğrenir ve arar. telefona babası çıkar ve ahmet şöyle der: - amcacım ali’ye söyle ona bütün ümmed-i muhammed’in selamı var...
mmkurabiye
bir tane fıkra varmış,çok kavgacıymış,okulda herkesi dövermiş.bir gün bir başka fıkra arkadaşını fena benzetmiş.zavallı fıkra arkadaşın kafası yarılmış.
bu yüzden bu fıkra gibi fıkralar kafa göz yardığından yaran fıkralar adını almışlar.

civeng
bandrol uygulamasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmeliğin 5. maddesinin değişik " g " fıkrası...
esrakesh
küçük bir balıkçı köyünde kocası tembel olduğu için eşi balığa çıkmak zorunda kalırmış. sabah erkenden balıkçılar tekneleri ile denize açıldıklarında erkekler hep aynı yöne gitmelerine rağmen eşinin yerine balığa çıkan hanım kendine göre bir yöne gidermiş. akşam balıktan dönüldüğünde erkeklerin çok az balık yakalamış olmalarına rağmen hanımın kayığı silme balık dolu olurmuş.

bu duruma dayanamayan erkek balıkçılar bayana işin sırrını sormuşlar. o da :
- biliyorsunuz kocam uykucudur dolayısı ile onun yerine ben balığa çıkıyorum. ancak balıkçılıkta pek tecrübem olmadığı
için sabah eşimin pijamasını açıp şeyine bakıyorum.eşiminki ne tarafa doğru yatmış ise o yöne gidiyorum demiş.

erkek balıkçılar : peki bacı sağa, sola, yukarı ve aşağı olur ise anladık ama ya dimdik durursa ne tarafa gidiyorsun ? diye sorduklarında

bayan :canım, o gün hiç balığa çıkılır mı?
atacamadesert
dünya da sadece bir çift kalmış olan nadir bir ayı türünün erkeği ölmüş. bu ender hayvanın üreme ihtimali sıfır., bu yüzden soyu tükenecek. ne yapalım diye düşünmüşler, kurullar toplanmış çözüm yok. kuruldaki bir türk bilim adamı şöyle demiş:
"bizim memlekette birabimiz var söylemesi ayıp aynen ayıya benziyor, hatta daha kıllıdır. ondan rica edebiliriz. 100-200 dolar verirsek bu işi yapar ve ayının sonun kurtarır herhalde."

bakmışlar başka çare yok abiye gitmişler ve durumun önemini, yapacağı hizmetin büyüklüğünü anlatmışlar, bir de karşılığında 100 dolar söz konusu demişler. abi düşünmüş taşınmış ve "olur ama 3 şartım var" demiş:

1. öpüşmem.
2. yavru erkek olursa rahmetli babamın adını koyarsınız.
3. 100 dolar çok en fazla 50 dolar veririm, fiş istemem.
25 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol