giz

herkesin hoşgeldin dediği, soruları ve cevapları olan, bunları yazmak isteyen, houston tuşu çalışmayan, oracıkta yeşil yeşil durduğu halde nedense bir türlü girip okuyamayan, " daha dün gayet normaldi,şimdi neden açılmıyor acep" diyen, bunun için yardım bekleyen, ama bunu yazabilmek için de aynı tuşa ihtiyacı olduğundan bir türlü yazamayan, derdini bu yolla anlatmaya çalışan, "imdat" diyen, yeni, üzgün bilgiç adayı.. şimdi bu mesaja da aynı yolla cevap verilirse onu da okuyamayacak olduğundan napıcanı bilmeyen aday...

bunun sebebi olur mu? kendine güvenen insan yanındakine açıkça söyler ve bitirir, hayatına bakar.. özgüveni olmayanlar ise ne halt ediceni bilmediğinden aldatır işte..sonra da kendi eksikliklerine saçma sapan kılıflar bulup, sebebim... diye sayarlar.. dinlemeye bile değmez..

bizzat yaşamadığım, ama 1999 da tv de ilk görüntüleri gördüğüm andan beri hiç unutmadığım olay... yıllar sonra, hayatımı paylaştığım insanın ailesini o gün kaybettiğini bildiğimden, kullanırken bile içimin titrediği kelime... tekrarlarını yaşamamak dileğiyle..

anlayış özürlü toplumumuzda bu şekilde söylendiğinde anlamamak için direnilen, ancak içeriği aynı kalmakla birlikte "kes sesini" "sus artık" şeklinde ifade edildiğinde -ancak -anlaşılan cümle.. artık böyle maalesef..

aldatmanın en kötüsü..ve asla yakalanamayacak, tespit edilemeyecek olanı.. itiraf edildiğinde karşıdakine kendini tam anlamıyla aptal hissettiren birşey..

aldatmanın en kötüsü..ve asla yakalanamayacak, tespit edilemeyecek olanı.. itiraf edildiğinde karşıdakine kendini tam anlamıyla aptal hissettiren birşey..

gerçekte varolmadığına kendimi inandırmaya çalıştığım, her gördüğümde halüsinasyon olduğunu , beynimin beni yanılttığını düşündüğüm insan ötesi varlık... dinlerken "acaba ailesi yok mu, bunu böyle sokağa bırakıyor " dediğim, sonunda da, bu varlığın eğer bir ailesi varsa bununla başedemeyip, "madem biz uğraşamıyoruz, koskoca türk milleti uğraşsın " diyip piyasaya saldığına inandığım, zaptedilemeyen ama acilen susturulması gereken kişi...

soğanları çok değerli, koruma altında olduğu için kaçakçılığı yapılan çiçek.. para uğruna yokedilen bir güzellik daha..

salonda herkes ağlarken, 12 eylül dönemini derin üzüntülerle yaşayan ve geçiren teyzemin " ben bunun gerçeğini ve daha kötüsünü yaşadım, bu ne ki " diyip, tek damla yaş akıtmadan izlediği , hatta filmin üstüne espri yapabildiği film.. güzel, etkileyici ve ağlamaklı...izlenmesi lazım..

kadınları aleni bir şekilde sevgiliden pırlanta isteyecek varlıklar halinde gösterip ( bunu yapanlar da var kabul ), bunu reklam malzemesi olarak topluma sunup, yapılan bu densizlik yetmiyormuş gibi bir de bunu sevgililer günü ile özdeşleştirip, iyice itici hale gelen bir reklam... içten verilen ve yapılan herşeyin daha anlamlı olduğunu unutanların hazırladığı yanlış bir promosyon malzemesi..öteye gidemez..

eskiden kafa dinlenecek sahil kasabası iken, şimdi metropolleri bile aratmayacak bir karmaşıklığa bürünmeye başlamış, yaz aylarında gelip büyüsüne kapılanların para kazanmak adına istila ettiği, yakında bu zihniyetle turizmin de biteceği, güzel ve korunması gereken ilçemiz... doğduğum, büyüdüğüm ve özlediğim yer..

istanbul ortaköy şubesi dediğimiz halde, verdiğimiz tüm parayı ,dikkatsiz memurun, konya nın ortaköy ilçesindeki banka şubesine göndermesiyle, konya da da ortaköy adında bir yerin varlığını öğrenmemize sebep olan yer..

antalya organize sanayi bölgesindeki pvc kapı ve pencere sistemi üreten fabrika... wintech, pentech,winhouse gibi markalar da firmaya ait...