futurelover

deniz seki’nin sahici albümünden sahici bir şarkı yalnız "içli okudu" desinler diye bildiğiniz detone olmuş affedersiniz cırlamış. ama dinliyoruz hala.

sözleri de şöyledir-deniz hanım yazmıştır:

duy şaka değil inan gidiyorum
bir daha kapını çalamam biliyorum

canımın acısını bir ben bilirim
bir daha mı aman tövbeler olsun
mahvederim

hayat bazen upuzun yol
sevdiysen zor çok zor dostum çok zor
rüzgar yönüm adın zulüm
değmezmişsin meğer sahteymiş dilin

uyan şaka değil inan gidiyorum
bir daha kapını çalamam biliyorum

canımın acısını bir ben bilirim
bir daha mı aman tövbeler olsun
mahvederim

her yerinden bilgi fışkıran, ulan bizim sözlük böyle değil dedirten , türk milletinin değil kurucularının viç ettiği site

kenan doğulu’nun demedi deme albümünden bir şarkı

madonna’nın music albümünden damar bir şarkıdır
ağlamak için dinlenen,sonra dinlemek için ağlanan şarkılardan

selling out
is not my thing
walk away
i won’t be broken again
i’m not
i’m not what you think

dream away your life
someone else’s dream
nothing equals nothing

letting go
is not my thing
walk away
won’t let it happen again
i’m not
i’m not very smart

why should i feel sad
for what i never had
nothing equals nothing


turn to stone
lose my faith
i’ll be gone
before it happens

selling out
is not my thing
walk away
i won’t be broken again
i won’t
i won’t fall apart

dream away your life
dream away your dream
nothing equals nothing

aşk ın şarkılarından sonra,fazla manidar ismiyle müzik marketlerde yerini alan albümdür
istikrarlı bir ayrılık öyküsü gibi,gel-gitleri eksik olmayan küçük bir öykü bu.bazen bir kıvılcım olsa da;o kimyayı yakalayamamanın üzüntüsü,eski resimlere sevk etmiş zuhal olcay’ı.halka açık yaşadığı tüm o sancılı dönemlerinin gizli bir meyvesi gibi.
edinin,dinleyin,sindirin,hatta yakalayabilirseniz canlı canlı dinleyin
derinde’yi dinleyin özellikle,zuhal olcay içindeki,en derinindeki gücü nasıl da çıkartmış sesiyle gürül gürül,çağlamış,coşmuş bir o kadar durgun,gel-gitli ama istikrarlı

bugün ankara’dan geçen güzellik
yeni albümü aşk ın halleri’ni tanıtmaya gelip başucu şarkılarından girdi müzikallerden çıktı,potpori ve teatral halleriyle müziğe ve kendine doyurdu biz ankaralıları.
ilk bölümde asaleti ve mağrur duruşuyla yine büyüledi beni.aldatılan kadının sevgilisini "diğer kadına" verişini canlandırarak dünden sonra yarından önce’yi söylemesi,hüzünlü dokunsan-ağlayacak-insanı zuhal olcay imajını değiştirdi gözümde.bu durumla dalga geçebilecek kıvama gelmiş artık kadın
bu asil kadın o kadar güçlüydü ki gözünü kırpmadan anlattı her şeyi şarkılarıyla,sesi titremeden,diken diken olmayan bir tüy bırakmadan.
yine gelesice,gözümüz şimdiden yollarda

yeni albümü aşk’ın halleri’nin çıkış şarkısı için: (bkz: yine aşk var)

olaylara baktıkları "taraf" çökesicelerdir.
7 can gitmişken,hangi allahın kulu bu olaya böyle bir taraftan bakabilir?nasıl bir gazetecilik etiğidir?
etik kelimesinin anlamını bilen insanlar mıdır?
18 yaşına yeni girmiş gençlerin ölmesini müstahak addeden bu gazeteyi evine kim sokmaktadır?
düşünce ve basın özgürlüklerinin cıvkını çıkartmak suretiyle en fazla ne kadar çirkinleşebiliriz deneyi yapan bu gazete,kendini affettirmek için tek bir şey yapabilir:yayıma son vermek.

yalnızca phoebe şarkılarından bir soundtrack çıkartılsaydı peynir ekmek gibi satardı
filmi çekiliyor yalanlarına inanmak istiyoruz

sezen aksu’nun,albüme adını veren ve yeğeni için yazdığı şarkı.

bebeğim, hoşgeldin dünyaya
sefalar getirdin
halan kurban olsun sana
bebeğim, dört buçuk yıl önce
ağabeyin geldiğinde
yine hüzün başlamıştı böyle bana

sevincin alına moruna
uzanıp yüzümü sürdüm
körpe bir pembenin
ak memeden hayatı emen iştahına
sonra üzüldüm düşününce
dikensiz bir hayat olmaz ki

bebeğim, oğlum doğduğunda
ben de çocuktum henüz
biz beraber büyüdük aslında

ne kadar neşeli bir kızdım
yıkılmamıştı dünya daha başıma
ki çok da yalnızdım

zordan geçtik, kordan geçtik
ana-oğul ve diğer çocuklarım
doğurduklarım doğurmadıklarım
yaşadık hevesle değer vererek
ümitsiz de yaşanmaz ki

bebeğim, işte hepsi bu kadar
deniz yıldızı’nın hikayesidir hayat
ne kadar kurtarırsan kar, kurtarırsan kar
bebeğim, işte hepsi bu kadar
deniz yıldızının hikayesidir hayat
kaç hayat kurtarırsan kar

bir de yastığın serin tarafını sevenler vardır,çevirir dururlar yastığı.biriyle yatıyorsanız tekmeyi yiyebilirsiniz,olasıdır.
en iyisi 2 yastıkla yatın dertlerinizden kurtulun

yılbaşı için revü kızı olacak elektronik kişi

(bkz: sözlukteki geçiş dönemi aşkı)

(bkz: ozan doğulu)
parmakları bale yapar gibi piyano çalmak

aşığım kendisine,antipatik olmak istemem ama seviyorum diyorum.sanatçıdır,mütevazıdır,düşünür,okur,güler güldürür,şirindir,pikaçumdur.
tutmayın vericem

güzel olmak için doğmuş,kylie minogue benzetmesine scarlett johannson duakları da ucundan kıyısından eklenebilir,yetenekli,duyarlı ,güzel...işte öyle bir şey

evet...3 yıldır ilk defa kahkahalar attırdı bana,gülse birsel’in nika modları ve benim de haftalardır dalga geçtiğim hiçbir şey sevmediğini iddia eden yemekteyiz yarışmacısı zihniyeti o kadar güzel işlenmişti ki keşke 2 saat sadece yemekteyiz sahneleri olsaydı.gerisi hala bayat.

hoştu güzeldi...ama ne sinema ağlama duvarı ne de oyunculuk ve özellikle ada karakteri insanı duygulanmaya sevk ediyor.
çoğu şey klişeydi,hiçbir şey "aaa nası yani ya" dedirtmedi,hepimiz alper’in değişeceğini,altta yatacağını,ada’dan sonra değişeceğini,çarşafları değiştirmeyeceğini falan ama en sonunda onu terk edeceğini falan biliyorduk zaten.duygusal şarkılarla,hemen hepimize aşina sahnelerle,kendimizi görmemiz ağlattı belki bizi,ama film bitince salonu tarayıp kim ağlamış,kimin damla sayısı daha fazla,aa şu kadın sümkürüyo resmen geyikleri yerine içimizde babam ve oğlum’daki gibi bir lezzet bıratı mı?hayır

patlıcan deme anneye repliği ve safiye’nin söyleyecek bir şey bulamayınca komşu kadına ansiklopediden bakıp küfrettiği sahne hatırlanarak yıllar sonra hala aynı şuh kahkahaları atmamızı sağlayabilen,dizi

kendisini anmak için bir albüm yapmışlar.adına da uzay heparı sonsuza demişler...çoğunluğu -muhtemelen- onu bu albümle tanıyan,birbirinden alakasız isimler (yüksek sadakat 4yüz ayşe özyılmazel buz kimdir acaba) yer alırken;zuhal olcay,levent yüksel,nükhet duru,aşkın nur yengi,demet sağıroğlu gibi isimlerin arandığı;sezen aksu’nun bir şarkıyı yeniden yorumlamadığı ve küçüğüm’ün aynen konduğu,yıldız tilbe’nin bile olmasının ve uzay heparı’yı böyle selamlamamız gerektiğini düşündüğüm;fakat gülşen ve kenan doğulu dışındaki (küçüğüm’ü bunların dışında tutuyorum tabiki) tüm şarkıların koca bir fiyasko ve hayalkırıklığı olduğu rezalet tribute bir albüm olmaktan öteye gidememiş.keşke zeynep tunuslu değil de sezen aksu yapsaymış bu albümü,toplasaymış 90lar türkçe pop tayfasını yamacına,çalıp söyleselermiş ve dost meclisinden selam çaksalarmış uzay’a,samimi olmamış.zeynep tunuslu ve oğulları kanat’ın şarkısına rağmen...maalesef...böyle mi anıyoruz?
yazık

4 dakikada dünyayı kurtaran,gönlümüzü fetheden kadın.
son şarkısına çektiği kliple göstermiştir ki bu kadın yıl aldıkça enerji ve güç de almakta,yaşlanmamakta,kabalarımızı tekmelemekte.

ayrıca yeni albümü bu ayın sonunda çıkacak