said nursi

2 /
capt it all
kasım ayında kendisi ile ilgili 4 uluslar arası konferans gerçekleştirilecek çağdaş islam düşünürü.

6 kasım 2006: abd de john carroll üniversitesinde "modern türkiyede islam: said nursi perspektifi" konulu uluslararası konferans;

19-20 kasım 2006: abd de "istanbul’da risale-i nur’a göre kötülük kavramı ve haşir" konulu konferans;

23 kasım 2006: bulgaristan sofya üniversitesi’nde "çağdaş islam düşünürü said nursi" konulu uluslararası konferans;

23 kasım 2006: bosna üniversitesinde uluslararası said nursi konferansı.

hala karalıyor, hala reddediyoruz. yazdığı eserlerden tek satır okumadan arkasından atıp tutuyoruz. hatta zamanında sırf vanda üniversite kurmak istedi diye, van üniversitesi rektörünün intiharına sebeb sayıyoruz kendisini. yazık. çok yazık.
morph
hakkında bilgisi olup olmayan herkesin konuştuğu, yahu gerçekten kimdir? ne demiştir? neyi savunmuştur? sorularına aranan cevapların sadece kulaktan dolma bilgilerle tatmin edildiği, hakkında bilgi edinmek isteyen kişilerin eserlerini okuyarak görüşlerini ve fikirlerini öğrenebileceği bir zattır...
camurhan
hakkinda bir internet sitesinde güzel bir akademik yazi yazilmis kisi:



said-i nursi kimdir?
1877 yılında bitlis’in hizan ilçesine bağlı nurs köyünde doğan
ve 24 mart 1960 tarihinde ölen ve bidayette saidi kürdi diye anılan
bir şahsın esas gayesi, türklüğü tahrif ederek ayrı bir kürt
devleti kurmaktır. nitekim yaşamı boyunca bu amacını
gerçekleştirmek için etkinlik göstermiştir.

doğduğu bölgeden istanbul’a gelen said-i kürdi, 31 mart
ayaklanmasına katılmış, milli mücadele döneminde kürt teali
cemiyeti kurucuları arasında yer almıştır.

(kaynak marmara brifingi: orgeneral turgut sunalp, korgeneral
abdurrahman ergeç, tümgeneral recai engin, tümgeneral, memduh
ünlütürk, tümgeneral fazıl polat, kur. alb. fikret küpeli...) bu
zamandan 1950’ye kadar risaleleri yaymaya ve cemaatini büyütmeye
devam etmiştir.

1950 sonrasında yazmış olduğu risalelere dayanan cemaatini iyice
güçlendirmiş ve bu dönemki dp hükümeti le işbirliğine
girmiştir. atatürk’ün başlatıığı toprak reformunu yarıda
bırakarak bölgesinin ağalara ve şeyhlerin elinde kalmasında
büyük pay sahibi olan said-i nursi zamanın iktidarı adnan menderes
tarafından eli öpülerek el üstünde tutulmuştur.

1960 ihtilaliyle birlikte adnan menderes ve diğerleri asılmıştır.
said-i nursi’nin cesedi de ihtilal subayları tarafından ortadan
kaldırılmıştır.



volkan gazetesi
şeriat devleti isteyenlerin bütün hareketlerinin gerisinde
emperyalizmin çirkin yüzü sırıtmaktadır. 31 mart irtica olayında
da derviş vahdeti’nin ve melanzade rıfat’ların iplerini elinde tutan
gerçek güç emperyalizmdir.

15 aralık 1908 tarihli volkan, ingilizlerin adem-i merkeziyetçiliği
sayesinde kıbrıs’ın "küçük bir isviçre" haline geldiğini ileri
sürmektedirler. oysa ki kıbrıs ingiltere hükümetinin osmanlı’dan
alacaklarına akrşılık rehin aldığı fakat ilk bahaneyle el
koyduğu veişgal ettiği, nüfusunun da yarıya yakınının türk
olduğu bir topraktır. ingilizlerin burayı tek kurşun bile
sıkmadan dalavereyle ele geçirmesini ve sömürge kurmasını volkan
gazetesi alkışlamaktadır.

8 nisan 1909 tarihli volkan: "ingiliz hükümetinden, kuvvetli,
mütefennin, her surette müterakki, hami-i insaniyet bir hükümetin
mevcudiyetini hala mutasavver mir?" diyerek bugünkü amerikan
dalkavukluğuna andırır biçimde ingiltere’nin her yönden
propagandasını yapmaktadır.

işta 31 mart olayının başkahramanı derviş vahdeti dahi,
günümüz amerikan şeriatçılarına benzer biçimde koyu bir ingliz
ingiliz şeriatçısıdır. 31 mart yobazları önlerine çıkan
ilerici subayları şehit ettikleri halde hristiyan kafirlere karşı
davranışlarında son derece "centilmen"dirler. yobazlara 31 mart
günü yollarda rastladıkları hristiyanlara korkmamaları için
teminat vermişler, yabancı elçiliklerin kapılarına da nöbetçiler
dikmişlerdir.

isyandan sonra hükümet 31 mart olayında ünlü "intelligence
service"e mensup ingiltere elçiliği baştercümanı fitz maurice ile
onun ihzmetindeki yerli işbirlikçilerin marifetlerini saptamışlar
ama bu konuyu kurcalamaktan kaçınmışlardır.



31 mart ayaklanması
halkın temsil edildiği parlamentonun kaldırılarak, padişahın
mutlak egemenliğinin geri getirilmesi için çıkan ve sloganı: "halk
burada çoban nerede?!" olan bu ayaklanma mustafa kemal atatürk’ün
komuta ettiği yıldırım orduları tarafından bastırılmıştır.

bu ayaklanmada önemli rol oynayan volkan gazetesi’nde de yazıları
çıkan said-i kürdi isparta’ya sürülmüştür.



kürt teali cemiyeti
1. dünya savaşında yenilince yurd emperyalistler tarafından daha
önce yapılmış anlaşmaya uygun olarak işgale başlandı. ülkenin
her yerinde yunan ayrılıkçısı, ermeni ayrılıkçısı kürt
ayrılıkçısı cemiyetler türemeye başladı.

isparta’daki sürgünden memleketine dönen said-i kürdi yine
ingilizlerin işgal planına uygun olarak doğu’da ve güneydoğuda
ingiliz hükümeti destekli bir kürdistan kurulması amacıyla "kürt
teali cemiyeti" kurucuları arasında yerini aldı.(kaynak: marmara
brifingi, 1971)

bir yandan işgalcilerle mücadele eden ankara hükümeti bir yandan da
ingiliz destekli gerici isyanları bastırmakta başarılı olunca
said-i kürdi bu sefer m. kemal’le görüşmek için ankara’ya gitti.
amacın şeriat devleti kurmak olmadığını, ulusal temele dayanan
devlet kurmak olduğunu anlayınca bundan vazgeçti.

bugün dahi nurculukta cuma namazı kılınması farz kabul edilmez.
çünkü said-i kürdi’nin anlayışına göre ülke hala "müslüman"
değildir. "dar-ül harp"tir. yani şeriatı getirmek için
savaşılması geren topraklardır.

bu anlayışa uygun olarak çıkan ve arkasında ingiliz desteği
olduğu resmi belgelerle kanıtlanmış olan şeyh sait isyanına
katıldığı için istiklal mahkemesince yargılandı ve birçok ilde
sürgün yaşadı. ingiliz destekli bağımsız kürdistan isteyen bu
ayaklanma birçok şehrin yıkımına, ordunun büyük ölçüde kayıp
vermesine ve misak-ı milli sınırlarımız içinde olan musul ve
kerkük’ün ingilizlere kalması ile sonuçlandı.

nur cemaati’nde atatürk’ün "öküz aleyhisselam", "beton kemal",
"deccal" gibi isimlerle anılmasınınn arkasında bu şeriatçı
ayaklanmaların uğradığı hezimetler yatmaktadır.


risaleleri ve fikirleri
said-i nursi’nin yaşamı boyunca yazmış olduğu risalelerin tümüne
"risale-i nur külliyatı" denir.

türkçe konuşan insanların %90’ının anlayamayacağı bir dil
kullanan(ve kişisel düşünceme göre hiç de derin anlamı olmayan
ve birbirinin tekrarı niteliğinde olan) bu eser, başlarda cifir’in
islam dışı olduğunu söylediği halde("cifir..., gaybı allah’tan
başkası bilmez ayetine karşı edep dışı bir davranıştır")(bkz.
lem’alar s. 39(yazıldığı tarih 1957) daha sonraki kitaplarında
sık sık cifir kullanarak kendisinin ve yazdıklarının ne kadar
yüce olduğunu anlatır. buna örnek vermek gerekirse:
"-... içlerinde bedbaht olanlar da said olanlar da vardır-
anlamındaki ayetin cifir yyönünden sayı değeri 1303 eder. hud
suresinde -emrolunduğu gibi hareket et-, anlamında bir ayet olduğu
gibi şura suresinin 2. ayetinde de aynı anlamda bir ayet vardır.
-vav-la başlayan şura suresindeki ayetin cifir yönünden sayı
değeri de 1309 eder. bu tarihte bütün muhataplar içinde özellikle
birine kur’an adına iltifat ediliyor, doğru olmak yolunda buyruk
veriliyor. birinci tarih(1303)de ise, risale-i nurlar müellifi(said-i
nursi)nin ilim tahsiline başladığı tarihtir. ikinci ayetin tarihi
ise o müellif(said-i nursi)nin harika bir şekilde pek az bir zamanda
ilimce en son noktaya ulaştığı(!), tahsili bitirdikten sonra ders
vermeğe başladığı ve 3 ayda, bir kış içinde, 15 senede ancak
okunabilen 100’den çok kitap okuduğu ve o zamanın o muhitte en
ünlü alimlerinin yanında o 3 ayın mahsulu fakat 15 yılın mahsulü
kadar olan ilimleri kazandığı, ne kadar büyük bir alim olduğunu;
hangi ilimden olursa olsun sorulan her soruya en doğru cevabı
vermekle ispat ettiği tarihe rastlar."(tasdik-i gaybi, s. 61-62, yıl
1958)

ayrıca hz. ali’nin vbg. islam dünyası’ndaki ünlü kişilerin
sözlerinden cifir yaparak kendisini haber verdikleri anlamını
çıkartır. oysa islam’da gelecekten haber vermek yasaktır!...

said-i nursi bir yerde de kendisini şöyle tanıtır:
"ingiltere’nin en yüksek bilim kurulu, şeyhülislamlık’a 6 soru
sorup cevabını istediği zaman; o 6 soruya 6 kelimeyle cevap veren;
yabancıların en çok önem verdikleri ve bilginlerinin en esaslı
düstur saydıkları ilkelerine, gerçek ilim ve marifetle karşılık
verip üstün çıkan;
.... gerek avrupa filozoflarına, gerek ülemasına ve gerek okullarda
yetişmiş olanlara meydan okuyan, kendisi hiç soru sormadan sorulan
soruları eksiksiz cevaplandıran..."(lem’alar risalesi)

işte said-i nursi böyle üstün bir kişi olduğunu kendisi
anlatıyor...

ayrıca izmir ve erzincan depremleri için şöyle dediğini f. gülen
kendisi naklediyor:"ya oralarda hiç hizmet eden yoktu(dine hizmet
eden) veya onlar yenik durumda idiler ki bu bela başlarına geldi.".
yani müslümanı varsa bile azınlıktıaydı. depremler bu yüzden
olmuştu.

fethullah gülen de bu söze dayanrak şunu ekliyor( prizma 2 sf 66): "
-devlet bu belayı hazrıladı, altyapı hazır değildi, inşaat
ruhsatı verilmemeliydi vs.- diyorlar. halbuki islam inancına göre
maziye ve musibetlere kader açısından bakılır. artık bu safhada
bize allah’a tevekkül etmek düşer. yoksa böyle bir bakış
açısı, musibeti üstad’ın ifadesiyle ikileştirir."



adnan menderes ve said-i nursi
"ben kütüğü aday göstersem milletvekili seçtiririm.", "istersem
hilafeti geri getiririm" söylemlerinde bulunan ve anaaysayı ihal
ederek diktatörlük yolunda giden adnan menderes doğu’daki ve
güneydoğu’daki şeyh, ağalık oluşumu düzeltmek için atatürk
döneminde başlatılan toprak reformunu sürdürmek bir yana oranın
sömürücüleri olan ağalarla ve şeyhlerle işbirliğine girmiştir.
said-i nursi’nin de elini öpmek seviyesine kadar düşerek cemaate
hoş görünmeye çalışmış ve başarılı da olmuştur.

yetiştirilmiş beyinleri ülkeye kazandırmak için atatürk
tarafından kurulmuş olan köy enstitülerini kapatan ve yerine imam
hatip okuları açan, demiryollarını "komünist işi!" diye bırakan
ve ulaşımda, sanayide, ticarette ülkenin geri kalmasına yol açan
adnan menderes ülkeyi amerikan benzinine bağımlı kılmayı tercih
etmiş, abd’nin isteği üzerine uçak fabrikasını kapatmıştır.

demiryollarına halen bir çivi bile çakılmamış olması ülkemizin
mobil, bp gibi ab güdümlü sermayenin bir nuamralı sömürgesi
yapmakta, avrupa2nın toplamında daha çok kamyona sahip olmamıza
neden olmakta ve trafik kazalarını bir katliam boyutuna
çevirmektedir. bütün bunların sorumlusu halka gerçekleri anlatmak
yerine cemaat bilinci aşılayıp uyutanlardır.

nurculuk cereyani (*)

dinci, gelenekçi çevrenin bir temsilcisi olduğu "$akirtleri"
tarafindan belirtilmi$ olan said-i nursi (31 mart olaylarindan said-i
kurdi) ye baglanan cereyan nurculuk adini almi$tir. said-i nursi
taraftarlari, nursi’yi "misilsiz, muellif, hakikat kahramani, butun
islam aleminin muhtac oldugu bir filozof" olarak tanimlami$lardir. ilmi
degeri bakimindan "aristo’yu, ibni sina’yi, ibnirrust’u, farabi’yi"
geride biraktigi da muritlerince iddia edilmi$tir. manevi sahada
turkiye’nin gandisi oldugu belirtilmi$tir. eseri "risale-i nur" kuran-i
kerim’in yirminci asirdaki tefsiri sayilmi$tir.(115) bu hukmu, eseri
hakkinda bizzat said-i nursi de tekrarlami$tir. risale-i nur’a kimsenin
mani olamayacagini, onun manevi bir polis oldugunu, dunya bari$ini
saglayacak kudretini kendisi de belirtmi$tir. bu bakimdan iktidar
partisi (dp) ve eski iktidar partisi (chp), risale-i nur’a minnettar
olmalidir, cunku o belalari defeder. o’na hucum edilirse mutlaka bir
bela ile kar$ila$ilir. nitekim bir eseri ile ilgili yapilan bir arama
sirasinda sifirin altinda 18 derece soguk olmu$tur. (116)

said-i nursi’nin kuran’i yorumlayan yazilari yaninda siyasi ve sosyal
fikirlerini içerenler incelendiginde bu alandaki fikirlerinin ilmi
açidan zayif olduklari gorulmektedir. genel olarak said-i nursi’nin
fikirleriyle dinci çevrenin savundugu fikirler arasinda birlik vardir.

said-i nursi ve talebeleri, cumhuriyet’in 1950 senesine kadar olan
devresini mutlak bir istibdat (dikta) saymi$lardir. bu zaman içinde
pek çok tekliflerinin sonuçsuz kaldigini da uzuntuyle
kaydetmi$lerdir. said-i nursi 1950 genel seçimlerinden sonra ba$layan
devreyi fikirleri için bir kabul ve gerçekle$me devri saymi$tir.

said-i nursi genel olarak teokratik bir devlet $eklinin taraftarligini
yapmi$tir. bu fikrini el hutbei $amiye ba$likli 31 mart olayini konu
edinmi$ bir risalesinde ileri surmu$tur. (117) bu suretle laiklik
prensibini de tamamen reddetmi$ olmaktadir.mesela $apka giyimi ona gore
islam’in geleneksel kanunlarina muhaliftir, çar$afa gelince, kadinlar
için bir " kale ve siper" anlamindadir. (118) açik bacak ve yarim
çiplak kadinlar iman ehline saldirmaktadirlar. çiplak bacaklar,
"cehennem odunlari" dir. cehennemde yilan suretinde gorunurler.
tesetture uymayan kadinlar cehennemde azap çekeceklerdir.(119)

çok kadinla evlenmeye gelince, bir erkek birden çok nikah altina
alinamayacagi gibi, ba$ka kadinlari da nikah edebilir. (120) kadinlarin
bo$anmak için mahkemeye ba$vurmalari "islam onuruna ve milli $erefe"
yaki$mamaktadir. (121)

ogretim alaninda da said-i nursi’nin bazi fikirleri ve teklifleri
vardir. bir anne çocugunu hafiz mektebinden alip avrupa’ya gondermekle
çocugunun ebedi hayatini tehlikeye koydugunu du$unmemektedir. (122)
yuksek ogretim alaninda said-i nursi’nin dikkat çeken teklifi "dogu
universitesinin" kuruşu$udur. bu universite kahire’deki "camiulezher"
in kizkarde$i olacaktir. ogretim dili bakimindan "arap vacip, kurt
caiz, turk lazim" (123) $ark universitesi geleneklere dayanmalidir.
"batilila$maya ve medeniyete muhtaciz" tezi bu universiteye
uygulanamaz. (124) istanbul universitesinde ileride bir "nur medresesi"
açilmalidir. (125)

said-i nursi "ba$bakan ve dindar milletvekillerine" hitaben yazdigi bir
mektupta laiklik prensibinin uygulanma $ekli hakkindaki fikirlerini
açiklami$tir. siyaset gizli dinsizlige degil, dine alet edilmelidir.
bu goru$ bizi said-i nursi’nin natilila$ma meselesi uzerindeki
du$unceleriyle kar$ila$tirmaktadir. islamiyet milliyetinden
faydalanacak yerde , batilila$mak dalalete, sefahate, yabanci
politikaya dayali bir ya$ayi$ $ekli sayilmi$tir. gizli munafik ve
zindiklar, batilila$mak bahanesiyle, dini siyasete alet etmi$lerdir.
avrupa, kulturuyle maddeten islam alemini yenmi$ olabilir. fakat dinen
yenememi$tir.islam dunyasinda avrupa kulturuyle iyile$tirme (islahat)
yapilamaz.(126) avrupa medeniyeti artik "kurtlanmi$ bir agaç"
halindedir ve asya medeniyetine yenilecektir. cumhuriyet rejimini
kurmak için "avrupa’ya dilencilik etmek, islama buyuk cinayettir" zira
islam bu rejimi 13 asir once getirmi$tir.(127)

nurculuk hareketi bir aksiyon cephesine de sahip olmu$tur. said-i nursi
propaganda gezilerine çikmi$, genel ortami oldukça me$gul etmi$tir.
zamanin iktidari bu hareketi desteklemi$tir.



said-i nursi’nin olumunden sonra nuculugun durakladigi ve "ittihadi
muhammedi firkasi" hakkinda soyledigi gibi bir tunele girdigi
soylenebilir. bu hareketin turk devrim prensiplerine muhalefetleri
kayda deger ozelliktedir.

(*) : 1996 tarik z. tunaya, turkiye’nin siyasi hayatinda batililasma
hareketleri, sf 190-194

115- risale-i nur hakkinda ankara universitesinde verilen konferans
(ankara 1957)- e$ref edip : risale-i nur muellifi bediuzzaman said-i
nursi (ıstanbul 1952- 1317)

116-bediuzzaman hz. said-i nursi nihayet konu$tu. (hur adam no. 344- 20
$ubat 1959, s 1-4) ankara’da nurcular hakkinda devam eden mahkeme
safhalari ve avk. bekir berk’in savunmasi için bkz hur adam no 311 den
itibaren said-i nursi’nin tesettur risalesi hakkinda uyesi bulundugumuz
bilirki$i heyeti , verdigi rapor dolayisiyla dokuz imzali bir tehdit
mektubu almi$tir. (1952) bu raporda da risale-i nur’un tedrisati
sayesinde on be$ haftada islah olduklari da belirtilmi$tir.

117-bu kitabin çe$itli baskilari vardir. 1953 senesinde elimize geçen
bir nushasiyla , 1957’de basilan nusha arasinda yazilarin ba$liklari ve
yazilar bakimindan farklar vardir. bu kitabin son baskisi $u ba$ligi
ta$imaktadir: hutbe-i $amiye namindaki arabi risale’nin tercumesi
(antalya-1957)

118-bediuzzaman , yirmidorduncu lem’a (hanimlar rehberi, istanbul 1958,
sf 24-27)

119-birden ihtar edilen mesele-i muhimme (gençlik rehberi, istanbul
1951, sf 14-15)

120-bediuzzaman , yirmidorduncu lem’a sf 24

121- bediuzzaman : ehli iman ahiret taifesi olan kadinlar taifesi ile
bir muhaveredir . (hanimlar rehberi, sf 5-6)

122-123 ayni yazi

124-bediuzzaman said-i nursi’nin $ark universitesi açilmasina
giri$ildigi sirada cumhurba$kani ve ba$bakan’a gonderdigi dilekçeden
bir parça (hur adam no 33- 26 aralik1958) s 2 ayni mektup metni için
bkz risale-i nur hakkinda ankara universitesi’nde verilen bir konferans
s 75-78

125-bediuzzaman gençlik rehberi s 77

126-said-i nursi’nin 1923 tarihinde millet meclisi’ne hitaben yazdigi
bir hutbe:(hur adam no 320- 12 eylul 1958, s 1)

127- badiuzzaman: hutbei $amiye (bkz 117)


editörün notu:
1. laik sistemin düsmanidir. laiklik < demokrasi. gerisi bostur.
2. eksisozluk’te otisabi’nin vermis oldugu aciklamalara dikkat edeniz. gayet güzel ayar vermistir.

http://www.kuvvaimilliye.net/news_detail.php?id=6967&phpsessid=c9bbc08ee658e403bd437dc9


capt it all
ardında bıraktığı eserlerin birini dahi okumamış, okusa bile anlayacak zekaya sahip olamayanların, ardından bok atmaya çalıştığı mübarek insan. bu adamın tüm eserleri, türk mahkemelerinde beraat etmiş, adamlar o kadar aramalarına rağmen bir suç unsuru bulamamışlar da, siz o küçük beyniniz ile ne demeye kalkışırsınız suç yüklemeye acaba? siz tek başınıza daha mı zekisiniz onlarca mahkeme heyetinden? kafanızda tutturduğunuz ve bir kere bile sorgulamadığınız o aptal tabuları geçersiz kılıyor diye mi bu düşmanlık? ne bu mübarek adamın suçu? dini siyasete alet etmek mi? hani? nerede o zaman partisi? şeriat getirmek istemesi mi? niye binlerce masumun asıldığı istiklal mahkemelerinden beraat etti o zaman? şeriatın esamesini dahi isteseydi uçurmazlar mıydı başını? bu da değilse ne peki bu mübarek adamın amacı? servet kazanmak mı? niye 3 bardak ile 2 takım elbise bıraktı peki ardından? peki siz mi daha aptal sınız bu adam mı çok üstün bir insan? bence ikisi de. o küçücük beyninize sığmıyor değil mi "iman" mücadelesi...
rdm
konumuz olan zatın izinden giden nur cemaatinin bugün dünyanın bir çok yerinde açtıkları türk kolejlerinde türkiye yi bilmeyen bir çok insanı bırakın ülkemizi tanıtmasını istiklal mar$ımızı bile öğrettikleri a$ikarken, tutupta ba$lıkta ismi geçen zatın “özgür bir kürdistan tohumu ekiyorum. onu geliştirip büyütün” gibi saçma sapan sözler söyleyeceğine inanmak ahmaklıktır.
camurhan
baslıkta gecen kisiyi örnek alan nur cemaatinin bas mimarlarından fethullah gülen kişisi de aynı sinsiliktedir. orta çağ’dali endüljansvari şunu yaparsanız şunlardan sevap kazanırsınız tendanslı kişilerin nur cemaatine öncelik etmiş ölmüş.

#429908
ankakusu
bu adamin cemaatinin acitigi soylenen okullari fethullah gulen acmistir. gelin, gorun ki ferthullah gulen, ki said nursi’den cok etkilendigi dogrudur, kendisini nur cemaatinden saymiyor.

bunun disinda bildigim kadariyla, said nursi, ummetcidir. ve kurdistan’a, ummetcilikte yer yoktur. ozellikle, said i kurdi iken said nursi olmasi hala birbiriyle tezat olusturan, ama cogu dogru olan, bilgilerin hakkinda okunabilmesine vesile olan sahsiyettir. kendisinin kurtlerin onderliginde bir islam devleti istedigi soylenir, bugun bunun uzantisi olarak turkiye’de faaliyet gosteren hizbullahi gorebiliriz sanirim.

bunun disinda, 1920’den sonra zaten siyaseti birakmis sadece din’e yonelmistir.

hakkinda olumlu, olumsuz o kadar kitap ve yazi okudum ki, hala cozemedim iyi mi, kotu mu diye. iyi veya kotu ama kesinlikle ilginc biri...
arsem
cemaatinin,rissale-i nur adlı eserini zaman zaman inandıkları kuran’dan bile kutsal saydıkları asıl adı said-i kürdi olan adam.şu anda yolunu amerikada para yiyen büyük patron feto ve cemaati takip etmektedir
odysseus
atatürk’ün bir sözüyle anılabilen kişi.

yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır.

yaptıklarına fettullah canavarını yapacaklarınada tayyip efendiyi örnek gösterirsek yaptıklarında yapacaklarında ortada ama yemezler demek gereken kof dincilerdendir.

böyle tırış zihniyetlerin ortaya atılmasındaki en büyük sebepse sürekli peygamber geliyor olmasıdır. şimdi bir şeytan birde mehdi kalmıştır geleceğine inanılan.

(bkz: bilmem anlayabiliyor muyum)
camurhan
tarikat kur(a)mamasinin en büyük sebebi kimin döneminde yasadigini bilmis olan kimse. gelecegi fark edecek kadar akilli, kurmak isteyecegi tarikatin daha kurulmadan tepelenecegini bilecek kadar kurnaz ve aydinlanmayla ortaya cikan din karsiti ya da dini elestiren akimlarin asil amacinin ne oldugunu tahmin edebilecek kadar ileriyi görebilen bir insanmis. zamaninda düstügü ve hala bünyesinde debelendigi islam dünyasinin karanligi icerisinde fikirlerini yenilikci diye tanitabilmis, kendisini mübareklestirebilmistir.
temel sorunun iman oldugunu görebilen nursi fikirlerinin yayilmasi icin kitaplar yazmistir. akp olayinda oldugu gibi kendini magdur yasli adam kisvesine büründürtebilmistir. islami yobazligin baska bir ayagi olan bizim cavusumuz, adamimiz taraftarligini türkiye’ye nurculuk adi altinda yerlestirebilmistir fark etmeden olsa bile.
zengin olarak ölmemistir. lakin kutsallastirilma asamasindaki kitaplarini güzel paralara satabilmistir.
elden ele sanki allah’in 100cü ismi gibi kapisilan risaleleri gercek bir propaganda araci olarak cahil halk saflarinda tutkal islevi görmüstür.
papagan gibi ezberlenen, agdali ve kötü yazilmis olan risalelerin nurcularin belkide bu kadar degerli görüsmesinin sebebi anlasilamayacak bicimde olmasidir. isin ilginc tarafi o kadar kültürlü, birikimli(!) sakirlerin bile adam akilli hala metinlerini karmasikligini indirgeyememis olmasidir.

edit: gördügüm, tanistigim bütün sakirleri ayrica hemen agizlarini bozabilecek kadar edebliydiler. yazilanlardan zaten anlasilabilir kimin ne oldugu. hakaret etmeden yazabilmek islerine gelemez. tek kelimeyle komik.

camurhan
risalelerini okuyan insanlarin süper algilama kapasitesine ulastigi, öyleki diger insanlarin kapasitelerini asip asagilayabildigi sahip kisi.
camurhan
her ne kadar din hakkinda risaleler yazmis olsa da bunlari öyle karisik yazdirmistirki öküzlük ve öküzlük olmama, kapasite yüksekligi ve düsüklügü gibi ayrimlarin bile farkina vardirtabilen kisi.

(bkz: küfürbaz nurcu modeli)
schumi
gariptir. çok çok çok gariptir. bir insan var. sen o insan hakkında hiç bir bilgiye sahip değilsin. ama onu olmadığı bir şeyle suçluyorsun. misal adam ’a’ olduğunu iddia ediyor, ona yönelik çalışıyor. sen mal olduğun için "o ’b’ yahu" diyosun. neden? tanımıyosun ki... önce tanımak lazım.
camurhan
moskova’da koptevskaya bölge mahkemesi tarafından kamuoyuna kapalı bir oturumda alınan kararla, 14 ciltlik "risale-i nur" adlı kitaplarinin "dinlerarası bölücülük yaptığı, radikal görüşler içerdiği ve insanları dini inançlarına göre aşağılayan bir dil kullandığı" gerekçesiyle "aşırı uçta edebi eserler" olarak nitelendirilerek yasaklanmis kisi.

"moskova devlet üniversitesi ve tataristan pedagoji üniversitesi psikoloji uzmanlarının hazırladığı bir raporda, nursi’nin kitaplarında islamın üstünlüğü propagandası yaparak diğer dinlere karşı düşmanlık duyguları yaydığı, savunulan görüşlerin ifade ediliş tarzının kişileri intihar eylemcisi olmaya teşvik edebilecek psikolojik öğeler içerdiği iddia edilmişti."

http://www.milliyet.com.tr/2007/05/24/guncel/gun08.html
dig
dinlerin birer kitabı vardır..sonrasında yazılanlar yorumdan öteye gidemez ve o insanların kendi yorumlarıdır aynen bizim de kendi yorumlarımızı yapabileceğimiz gibi...
connor mac leod
nur denen nursuzluk belasını ,irtica kimliğine bürüyüp türkiye toprakları üzerine salan şahsiyettir kendisi,risale-i nur adı altında yazdığı oradan burdan çıkartma yorumlarla,islamın içini boşaltmaya ve bugünkü siyasal islam denen belanın başımıza sarılmasına kaynak olmasın... (bkz: nursuzlar)
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol