ogulları olen analara türkü

shevek
onlar ölmediler yok,
ateş
fitilleri gibi:
dimdik ayakta,
barut ortasındalar!

karıştı,
bakır tenli
çayır çimene,
karıştı,
o canım hayalleri:
zırhlı bir
rüzgâr,
perdesi gibi;
bir set gibi:
kızgın çehreli,
göğüs gibi:

göğün görünmez göğsü gibi!

analar, onlar ayakta
buğday
içindeler, onlar,
yücelerden yüce dururlar:
dünyayı doruktan seyreden,

bir öğle güneşi gibi.
bir çan darbeleri gibi,
onlar.
ölmüş
gövdeler arasında,
zaferi çekiçleyen bir ses gibi
onlar,
kara bir
ses gibi.
ey canevinden vurulmuş,
toz duman olmuş bacılar!
inanın
oğullarınıza.
kök oldu onlar,
sade kök:
kan suratlı,
taşlar
altında.
karışmadı toprağa,
dağılmış kemikçikleri.
ağızları ısırır
hala,
kuru barutu;
ve demir bir okyanus gibi,
titreşirler hâlâ.

ben ölmedim, der,
yumrukları;
yukarı kalkık yumrukları,
daha.

bunca yere düşmüşlerden,
yenilmez bir hayat doğar:
bir tek beden
olur,
analar, bayraklar, çocuklar,
hayat gibi canlı tek bir beden;

bir yüz bekler karanlıkları,
ölü gözleriyle,
kılıcı dopdolu,

dünya ümitlerinden.

dursun,

dursun yas esvaplarınız.

yığın derleyin,
gözyaşlarınızı;
bir :-):-):-):-)l oluncaya kadar:

bununla vuracağız,
gündüz gece;
bununla çiğneyeceğiz,
gündüz
gece;
bununla tüküreceğiz
gündüz gece
kin kapılarını,
kırıncaya
kadar.

oğullarınızı bilirdim,
unutmadım acılarınızı.
ölümleriyle
nasıl kıvandıysam,
hayatlarıyla da öyleyimdir.
onların gülüşleridir:

karanlık atölyeleri ışıtan.
her gün metroda, yanıbaşımda:
onların
ayak sesleridir,
çın çın.
akdeniz portakallarında,
güney ağları
içinde;
yapılarda,
basımevi mürekkeplerinde;
kalplerini tutuşur
gördüm onların,
güçle, yangınla.

ben de sizler gibiyim, analar.

benim kalbim de yas dolu, ölüm dolu.
gülüşlerinizi öldüren kanla,

serpilip gelişmiş;
bir orman gibidir kalbim.
günlerin kahredici
yalnızlığı,
uyanışın sisli öfkeleri
girmiştir içine.

susamış
sırtlanları,
bitip tükenmez ürmeleriyle
afrika’dan gürleyen hayvan
sesini;
öfkeyi, iniltileri, hoş görmeleri,
bırakın, bir yana bırakın.

ölümün ve tasanın
çemberinden geçmiş analar,
doğan ulu günün
ortasına bakın:
bu topraktan güler ölüleriniz.
kalkık yumrukları titrer,

buğdayın üstünde,
bilesiniz.

söz-müzik: grup ekin
idiamin
düşümde gördüm...
beni bir sokakta köşeye kıstırıp vurdular anne...
gerçekten bir gün nasip olurda şehit olursam...
ağlama anne...

polis zaten milleti için nefer...
kan aksada vatanındır zafer...
hani bu yolda kör kurşunla eğer
şehit olursam ağlama anne...

bir canım olsada fedadır yurda...
yedirmem ülkemi köpeğe kurda...
vatan kalesinde yüksek bir surda...
şehit olursam ağlama anne...

cenazemi omuzlar üstünde taşırlar...
sokağimiza belkide ismimi yazarlar...
babama bir şilt belki bir madalya takarlar...
şehit olursam ağlama anne...

benim ömrümden kutsaldır vatan...
boşuna ölmedi ya şu şehit yatan...
bir nifak ugruna vatani satan...
benide şehit ederse ağlama anne...

düşmesin gökteki bu yıldız bu hilal...
silinmesin bayrağımdaki bu beyaz bu al...
ne olur sende et hakkını helal...
şehit olursam ağlama anne...

ahmet şafak

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol