doksanlarda çocuk olmak

alacakarga
leblebi tozu icin teneffusu bekleyip, demir parmakliklar arasindan, okul onunde bekleyen yasli amcaya para uzatmak. kizlarin kokulu kagit, erkeklerin taso biriktirmesi. annelerin yalan ruzgari izlemesi, her hafta baska bir komsuya altin gunune gitmesi, gelirken bir suru ev yemegi, borek-corek getirmesini beklemek. gun kendi evinde olunca gelen teyzelerden kose bucak kacmak, arada yemeklerden asirmak icin gizli gizli salona gelmek ama mumkunse o saatlerde pek de evde olmamaya calismak. onun yerine sokakta yakan top, ortada sican, birdirbir oynamak. spice girls, michael jackson, metallica, bryan adamsin hepsini birden dinlemek, gitara merak sarinca pop muzigi kucuk gormek, begenmemek, artik dinlememek. metallicanin ali sami yen konserine sahit olmak, titanic’i sinemada izlemis olmak, komsuya gidip "bu aksam musaitseniz annemler misafirlige gelecek" demek, bonibon, tombi, panco, cokomel yiyip, minti, tipitip cignemek. micheal jackson’lu pepsi reklamlarini, gazoz reklamindaki kizin "on yuz bin milyon baloncuk yuttum" deyip gulmesini izlemek, "burnuma alnima yanagima arko" diye sarki soylemek, "nuhun ankara makarnasi"nin sarkisini ezberlemek, dok dok yeee tat ketcap ye diyebilmek..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol