düğün

0 /
instrument
bir de sünnet düğünü vardır o düğünde kimse kimseyle hayatını birleştirmez. düğün sahibinin hayatını canından ayırırlar gibi hissedilir. etraf gitti yarısı diye dalga geçenler, pilava katıp yiyenlerle doludur.
cunta
erişilemeyeceğine olan kuvvetli inancın; ulaşıldığı anda, üst sınır olarak aşılamayacağına olan inanca dönüşmesi sırasında görev tanımını kaybeden kuvvet sıfatının, bir şekilde uzaklaştırılması için gereksizce en azından faydasız olduğu için gereksizce yapılan rahatsızlık.
elma sekeriiii
yapmak zordur. mekan ararsınız, para kısıtlıdır bulmak cok zorla$ır. tam buldum dersiniz detaylar ugra$tırır. detaylardı oydu buydu derken; dügün gününüz gelir çatar. gecenin sonunda eglenmi$sinizdir, ancak yakınlarınızdan biri $öyle de olsaydı iyi olurdu $eklinde agız burun kıvırır. ne$eniz tavan yapmı$ken; tüm ate$iniz beyninize vurur.

yapmamalı aslında dügün mügün. sıctımının akrabalarını memnun etmek zor.
pipisik
amasya’dan:

erkek evinde, davul-zurna ekibi cuma gününden itibaren çalmaya başlar, düğün evinin belli olması için bayrak dikilir, düğün kahyası, yiğitbaşı tespit edilir. gelin ve damat adayları tarafından sağdıç (gelin ve damadın düğün boyunca her işini takip eden tecrübeli bir kişi) seçilir. gelen misafirlere yemek ikram edilir. buna danışık yedirme denir.

cumartesi günü, köyde ise geniş bir mekan, şehirde ise düğün salonunda kız ve erkek tarafları bir araya gelir. müzik eşliğinde eğlenilir, davetlilere ikramlar yapılır. düğün, gelin ve damada takı takılması ile son bulur. bütün masrafları erkek evi karşılar.
pipisik
antalya’dan:

damat ve kız evi tarafından önce aralarında düğün günü ve yeri kararlaştırılırdı. düğün yapılacak yerin sahibi ile gerekli görüşmeler yapılır; bu yer kiralanırdı. düğünler eskiden bayanlar ve erkekler arasında ayrı ayrı yapılırdı. düğün evinin kapısında, kız ve damat evinden görevli birkaç erkek, güvenlik ve düğün salonundan gelecek ihtiyaçları karşılamak üzere hazır bulunurlardı. düğüne gelen hanımlar, girişte, damat ve kız evinin hanımları tarafından karşılanır, yakınlarının bulunduğu masalara götürülürdü. misafirlerin beraberlerinde getirdikleri yaşı geçkin çocuklar, annelerinin karşı koymalarına rağmen düğün salonuna alınmazdı. düğünlerde bekâr genç kızlar allanıp süslenerek, konuşmaları ve işveleriyle bekâr oğlan analarının dikkatlerini üzerlerine çekmeye çalışırlardı.
her düğünde, gelenleri uygun bir şekilde salona oturtan ve müzik başladıktan sonra onları sıra ile oyuna kaldıran bir hanım çengi bulunurdu. bu çengi hanıma bazı misafirler kimi kaldırabileceği ve gizli becerisi olanları bildirirlerdi. oyuna kaldırılan kızların başından çevrilen paralar bahşiş olarak çalgıcılara verilirdi. düğünde yeni insanlarla tanışılır; bazen bu yeni tanışmalar, yeni bir düğün için başlangıç olurdu. düğün sonunda damat düğün salonuna girer, gelinle dans ettikten sonra yeni evlerine götürürdü. köy kökenli ailelerde ise düğünün ertesi günü "gelin alma" merasimi yapılırdı.

tasarimharikasi
dernek olgusunun oluşturduğu ikilidir. düğün dernek tabiri burdan gelir. yuva kuran çiftin maddi ve manevi gücünü artıran bir müessesedir. zira düğünlere gelenlerin oluşturduğu havuzla evlilik mali politika dengesi kurulur.
tasarimharikasi
düğündeki kameraların en büyük amacı düğün sonrası kimin ne taktığını dikkatlice izletmektir. "necladan çeyreği hiç beklemezdim valla."
rumuz pilis tiray egen
iki kişinin resmi sevişme törenini yüzlerce insanın kutladığı olay. ama güzel mi? kişiye göre tabii. mesela ben severim düğünleri. takıların hastasıyım çünkü. gelinden damattan düşerde bende araklarım modundayımdır her düğün. şaka lan şaka takan olurum ben genelde.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol