bir aşk hikayesi

optikkagittakiasikki
mirkelam ve zeynep özbilen’in historia de un amour şarkısının müziğiyle yaptıkları şarkı. dans derslerinde sürekli çalan bir şarkıdır ayrıca. sözlerini yazayımm;

hani beni ölesiye sevmiştin
terk etmem de yaşlansam da demiştin
oysa ne ala mutluyken
alemi kıskadırırken çekip gittin şimdi sen

seni artık sevemem ki bir tanem
başkasının kadınısın artık sen
ben de en güzelini hem de en fıstığını
nerde olsa bulurum

rüyalarım oldu gerçek işte bir anda
hayat toz pembeymiş meğer ilk çıtırında
ihtiyarım diye takma cebinde paran da varsa
vur patlasın çal oynasın
işte aşk hikayesi

artık benimle olmasan da sevgilim
yalnızlık tek sırdaşımsa yanımda
dileğim tanrıdan bir daha
o güzel günler hatrına
fırsat vermesi bana

yaşanmış ama yarım kalmışsa
anlatılmaz duygular anılarda
hissetiğim kollarında fısıltılar arasında
sevgiydi inan bana

masallardaki eşsiz aşk hikayesi bu
sevincin ve hüznün tek ortak paydası bu
ışıltı kattın hayata hiç ummadığım anda
karardı her şey sonra
sensiz yaşam haram bana
dıdıdıdıdıdıdıdıt dı dıtt!

linki de burada efenim;

http://tinyurl.com/3f53cj8
xerxes
şarkıda bir de şiir kısmı vardır. o da böyle:

ne güzeldi değil mi yaşadıklarımız ne güzeldi
artık ne sen ne de ben bulamayız o günleri
bazen düşünüyorum da bende de yanlış bişeyler vardı galiba diyorum
ikimiz de kıymetini bilemedik bişeylerin
hatırlar mısın akşam olur mumlarımızı yakardık
sen kokunu sürerdin, oda sen kokardı
olmadık şeylere güler, durup dururken ağlardık
güzel havalarda sokaklara çıkardık
birde kar yağınca kartopu oynardık seninle
komşunun çocukları vardı, bizim kızla oynarlardı
çocuk bahçesine giderdiniz, ben televizyonda maça bakardım
arasıra arkadaşlar gelir sohbet ederdik
şurdan burdan konuşurduk işte
benim askerlik hatıralarım senin doğum hikayelerin bitmezdi
ilk tanıştığımız günü hatırlar gülerdik
sen bana üstümde ne vardı diye sorardın
ben de her seferinde hatırlamazdım
şimdi hatırlıyorum..
kırmızı bir kazak, siyah bir etek, siyah çoraplar, kırmızı papuçların
ve bir perşembe günü saat ikiyi dört geçiyordu
ikimizde önümüze bakmamıştık çarpıştık önce
sen bana "pardon" dedin, sonra ben yere düşen kitaplarını topladım
göz göze geldik ve başladık, film gibi yani
son mektubunu dün aldım teşekkür ederim
ben sana yazmıştım grip salgını var demiştim
yine gribe yakalanmışsın neyse geçmiş olsun
buralarda da hava soğuk ama hasta falan değilim
bu gözlüklerle başım dertte
hayat işte yuvarlanıp gidiyoruz
hepinizi çok özledim..
independence
bizimkisi bir ask hikayesi, siyah beyaz film gibi biraz
gozyasi, umut ve itiraz
bizimkisi alev gibi biraz
bizimkisi bir ask hikayesi, siyah beyaz film gibi biraz
atesle su, dikenle gul gibi
bizimkisi roman gibi biraz
bu guller senin icin
bu gonul ikimizin
hic uzulme aglama
sen gulumse daima
bu guller senin icin
bu gonul ikimizin
hic uzulme aglama
sen gulumse daima
bizimkisi bir ask hikayesi, siyah beyaz film gibi biraz
huzunlu sonbahar kapisindan cikmak gibi aydinliga biraz
bizimkisi bir ask hikayesi, siyah beyaz film gibi biraz
atesle su dikenle gul gibi
bizimkisi alev gibi biraz
bu guller senin icin
bu gonul ikimizin
hic uzulme aglama
sen gulumse daima

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol