ankara

16 /
independence
bu $ehrin sevdigim tek yani ki$idir. boyle kar yagdimi gostermelik yagmaz, kodum mu oturturum tadinda yagar. haberlerde az once gordum, negzel yagmi$ kar, her taraf bembeyaz. istanbul’da oyle mi ya? meteoroloji ne kadar gotunu yirtarsa yirtsin "ay aman kar geliyor sikcek belamizi" diye, en babayigit karinda dahi damlarda bir kac beyazliktan ote kar gormezsiniz, en azindan bu sene oyle oldu. meteoroloji iki gun once feryad i figan etti kag geliyor sulalemizi sikecek diye, bugun millet deniz kenarinda piknik yapmaya ko$tu. ne bicim memleket olduk biz hacim ya.
nickten yana sansim yok
tanım: istanbul’un bir ilçesi.

bugün hayırnısıynan angara’ya gidiyorum. hayatımda hiç gitmedim lan sözlük. arkadaşla trene atlayıp gidecez. çok fakiriz çünkü. her neyse. üzüldüğüm tek nokta arkadaşım erkek. eşek herif. tü allah belanı. güzel sanatsal fotoğraflar çekip yükleyecem sözlüğe. fotoğrafçıyım lan ben. sanatçı adamım gezmeyi severim.

bu kadar.

edit: istanbul olmayabilir de. düşündüm bi an.
nickten yana sansim yok
allahın belası bir yer. tam asosyal mekanı. sinir stres sahibi oldum lan iki günde. iki hafta kalsam burda behzat gibi bir şey olurum herhalde. bu akşam dönüyorum. istanbul’uma kavuşuyorum. yarın ayrıntılı yazarım. öpt. mck.
nickten yana sansim yok
#997826 numaralı entry’ye devam mahiyetindedir:

ne kadar sikten boktan bir yer olduğunu anlatamıycam da siz hissetmişsinizdir en azından ne düşündüğümü. zorlamıyorum o yüzden.

efenim hiç pratik bi şehir değil. en başta insanlar çok yavaş amk. la ben istiklâl’de saatte 75 km. hızla yürüdüğümü biliyorum lan. kızılay’da bu 40’ta kaldı. ondan sonra bu toplu taşıma meselesi geliyor. şimdi istanbul’da ne vardır? bi kart vardır onu okutursun alete ve geçersin. ankara’da böyle değil işte. ufak bi kağıt var. onu alete sokuyorsun. o içerde bi şeyler yapıyor. sonra çıkartıyor kağıdı eline veriyor. kafadan 5 sn. gitti. halbuki okutup geçtiğinde bu en fazla 2 saniyedir ki çok leziz bir şeydir. fark 3 sn deyip geçmeyin, binlerce kişi olduğu için bu 3 saniye olur size 3 saat.

daha sayamayacağım onlarca mesele çıkarabilirim size. olm bakın çok mecbur kalmazsanız sakın gitmeyin. nolur gitmeyin lan. sizi düşünüyorum ben. sinir hastası olacaktım lan az daha kalsam. behzat ç. olacaktım olum önceki entry’de dediğim gibi. metroda bi kızı dövecektim lan. vay kevaşe yine geldi aklıma. öf lan soda verin bana.

ben burada ankara’yı itin götüne sokmadım. ankara zaten itin götü.

nickten yana sansim yok
fotografik açıdan estetik bir boku olmayan yer. gerçi hiçbir açıdan hiçbir estetik bi şey yok da fotoğraf açısından sıfır. lan ben ki dijital makineyle bi yere gittim mi 300’den aşağı fotoğraf çekmem. filmli makinede 6-7 filme kadar da yolu vardır. ankara’da iki makara filmi zorlaya zorlaya bitirdim lan. bugün elime geçti fotoğraflar. bi baktım hiçbir şey çekmemişim. iki makara da arkadaşların fotoğraflarıyla dolu. en sevmediğimn şeydir lan bi de milletin fotoğrafını çekmek. boşa gitmesin makara dedim öyle çektim.

kısaca: vay amına koyım ya...
ontay
memleketim,tüm komedyen ve tiyatrocuların çıktığı kent.memur ve öğrenci kenti,ilk kez gelen biri neden geldim ki der ama alıştıktan sonra çok sever.20 yıl önce daha iyi daha modern bir kenti,ilklerin kentiydi.
mariomusunsen
ankara’ya gidip de sevmeyenlere bir çift lafım olacak.
e arkadaş sen kalkıp hep görüştüğün, yakın olduğun insanlarla, güzelim istanbul’dan ankara’ya gidersen elbette bişey bulamazsın o beton şehirde. bir kenti kent yapan şey de içindekilerdir biraz da olsa. hele bi sevdiğin insanlar olsun orada, bak bakalım ne kadar değerli oluyor o ankara. şahsen gün saydığımı bilirim.
domdom kursunu
her taraf dağ, taş. deniz yok, çılgın partiler yok, delilik yok!
samimi bir sohbet, kaya gibi güvenilir insanlar, içten gülümseyişler, farklı bir hava var işte. hani sıcacık bir öğrenci şehri aslında.
esrakesh
7 sene evvel geldim. yaşadığım her anın her zerresinde nefretimi dile getirdim.

sonra işimiz bitti, e gidin artık dedi. gittik, gittim. ama en erken ben pes ettim.4 ay zor dayandım geldim yine, sağolsun geri çevirmedi o da beni.

ben hayatta yaşamam bu şehirde diyip izmir’e giden sevgilim biraz daha çok dayandı benden o 1 sene sonra döndü. onu da geri çevirmedi. hatta çok mutlu etti bizi, istediğimiz işi verdi, istediğimiz evi verdi. hayalini kurduğumuz her şeyi bu şehir sayesinde elde ettik belki de. farkına çok geç varmış olsam da hayatımın en güzel yılları geçti bu şehirde. geçiyor da hala..

lafın özü şu ki, tüm nankörlüğümüze rağmen ankara bizi çok sevdi.

yaşamasını bilene çekilir gelir bu şehir.
gibi geliyor bana
kardeşim mezun olurken, arabam motor patlattığında kuzu kuzu ostim’e gittiğimde, bir de çoook eskiden çok sevdiğim eski kız arkadaşımın düğününde gittiğim ve nedense hiç sev-e-mediğim şehir.

böyle başkent mi olur allasen? referandum yapılsın bununla ilgili, ben bilecik olsun istiyorum. ne güzel olur. sessiz sedasız şehir, hem hiç gitmedim, hem de şeytani bir golcü gibi, koca ülkeye unutturuyo kendini bu şehir.

bilecik, mis valla.
fermonsa
_ankarayi seviyorum
-buyur?annayamadim
-seviyorum iste kardesim ne var?
-beyefendi galiba sizi deli ....kmis
-olabilir ama ben ankarayi seviyorum
-hayatta basarilar diliyim ben size o zaman...
16 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol