ellerim soğuk şimdi üşüyor dudaklarım
göğsüne düştü başı, o çiçekten yılların.
(bkz: sonbahar)
bir an duruşu gibi, ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler.
(bkz: son bakış)
(bkz: halay başı olmak)
(bkz: istanbul da kar yağışı)
wristcutters a love story de kahramanımızın "ee şimdi burda da intihar edersem nolacak" sorusunu sorması da buna örnektir.
(bkz: kurabiyeden korkan canavar)
örneği için;
#760514
#759851
#532138
#760514
#759851
#532138
yirmili yaşlarındaki zia kız arkadaşı desireeden ayrılmanın acısına dayanamayarak intihar eder. uyandığında kendini sadece intihar edenlerin yaşadığı garip bir ölüm sonrası dünyada bulur. burası tuhaf bir yerdir; barlarda sadece joy division ve nirvana gibi intihar etmiş elemanlara sahip grupların şarkıları çalınıyordur, renkler ise daha bir solgundur. hayat aslında öteki taraftaki gibidir, sadece "biraz daha kötü". tesadüfen eski kız arkadaşının da intihar ettiğini öğrenen zia, komik bir rus rock şarkıcısı ve hata sonucu oraya düştüğünü ısrarla savunan bir otostopçuyla birlikte desireeyi bulmak için hurda bir arabayla yola koyulur. bilek kesenler: bir aşk hikâyesi temelde bu üç karakterin, söz konusu garip dünyada yaptıkları yolculuğun filmi; yolda karşılaştıkları tuhaflıklar arasında tom waits tarafından işletilen, mucizelerin sıradan sayıldığı bir komün bile var.özlemini çektiğimiz türden gerçek bir "bağımsız" kara mizah anlayışı, kafası karışık ve derinlikli karakterleri olan, çapı küçük, kalbi büyük bir film.
bilekkesenlerin yönetmenidir.
mırıldandım.sessizce içimden ağlarken istemeden bu şarkıyı mırıldanmaya başladım bir kaç saat önce.bedenimde dolaşan litrelerce alkolün etkisiyle karlara atarken kendimi haykırmak istedim ama mırıldandım.
yağmurla kar olsun..
sonra ağlamaya devam ettim saatlerce bir yandan mırıldanırken.sorgulamadan geçmişimi sadece o anın tadını çıkararak, kar bütün vücuduma işlerken uyuyakalmak istedim o an orda.soğuğun beni etkilemekten vazgeçeceği ana kadar yatmak istedim karların içinde.yaşamaya inat orada mırıldanırken ölmek istedim.ölüme inat yaşamak istedim öleceğim saniyeleri.
anlatırken tut elimi uykuya dalıp gitsem bile..
nasıl da garip hissediyor insan özlerken kendini.bir daha geri gelmeyecek şeylerin özlemiyle mırıldanırken.yoldan geçen insanlar bana bakıyorlardı gecenin karanlığında ama ben sadece mırıldanıyordum.haykıramadım belki birileri duyar da benim için bir şeyler yapmak isterler diye.yalnız kalmak istedim.bana verilebilecek en güzel hediye yalnızlık.
içinde tüm sevdiklerim..
hiç bir acının hafiflemeyeceğinin anlamak canımı acıttı.kendimden kaçıyormuşum bunca zamandır.hiç bu kadar ben olmamıştım daha önce.çocuk oldum bir anda.o şarkının her satırını içimde hissederken daha önce hiç olmadığım kadar çocuk oldum ve hıçkıra hıçkıra ağladım kimseden utanmadan çekinmeden.ağlarken hiç utanmamıştım zaten.çocukluğumun gözyaşları süzüldü kara.
bırakıp gitme sakın beni..
yağmurla kar olsun..
sonra ağlamaya devam ettim saatlerce bir yandan mırıldanırken.sorgulamadan geçmişimi sadece o anın tadını çıkararak, kar bütün vücuduma işlerken uyuyakalmak istedim o an orda.soğuğun beni etkilemekten vazgeçeceği ana kadar yatmak istedim karların içinde.yaşamaya inat orada mırıldanırken ölmek istedim.ölüme inat yaşamak istedim öleceğim saniyeleri.
anlatırken tut elimi uykuya dalıp gitsem bile..
nasıl da garip hissediyor insan özlerken kendini.bir daha geri gelmeyecek şeylerin özlemiyle mırıldanırken.yoldan geçen insanlar bana bakıyorlardı gecenin karanlığında ama ben sadece mırıldanıyordum.haykıramadım belki birileri duyar da benim için bir şeyler yapmak isterler diye.yalnız kalmak istedim.bana verilebilecek en güzel hediye yalnızlık.
içinde tüm sevdiklerim..
hiç bir acının hafiflemeyeceğinin anlamak canımı acıttı.kendimden kaçıyormuşum bunca zamandır.hiç bu kadar ben olmamıştım daha önce.çocuk oldum bir anda.o şarkının her satırını içimde hissederken daha önce hiç olmadığım kadar çocuk oldum ve hıçkıra hıçkıra ağladım kimseden utanmadan çekinmeden.ağlarken hiç utanmamıştım zaten.çocukluğumun gözyaşları süzüldü kara.
bırakıp gitme sakın beni..
"hayat bir yolculuktur, ölüm sonrası ise delicesine bir macera."
(bkz: wristcutters a love story)
sadece intihar edenlerin gittiği bir dünyayı konu alan bir film.
sorulan soruların cevaplanamayacağı uzaklıktan izlemekten sıkıldım hayatı.bu kadar derinlerde olan yalnızlığımı başkalarının hayatlarıyla kendimden uzaklaştırmaktan yoruldum.yorgun bedenim yavaş yavaş dibe doğru çekilirken yardım çığlıklarımın yetersizliğinden bunaldım ama tam şu anda kimsesiz bir şekilde bir köşede oturup ölmeyi beklerken bunların hiç bir öneminin olmaması en çok canımmı yakan.
nasıl başladı benim ölüm hikayem sanırım açıklasam daha bir yardımcı olabilirim sizin bunalımlarınıza.ölürken başkalarını düşündüğümden değil sakın yanlış anlamayın.sadece benim yaptığım hataları sizin tekrarlamamanız için biraz yardımcı olmaya çalışıyorum çünkü şu anda canım acıyor.kanım usulca ölüme karışıyor.anılarım gözümün önünden geçiyor saatin sinir bozucu sesi kulaklarımı tırmalıyor.
bu sesin geçeceğini biliyorum.bedenim hissizleşecek, duygularım körelecek,kulaklarım duymamaya başlayacak, ayaklarım bedenimi taşıyamayacak hale gelecek.ben hazırlıklıyım buna sadece şu saatin sesini duymamaya başlayacağım anı arzuluyorum.duvarımın kapıyla kesiştiği köşeye sindim.belki hatırlamam diye bu satırları yazıyorum.bilekkesenlerde vadedilen sadece intihar edenlerin gittiği o diğer dünya beni beklemesen de evet ben geliyorum.
belki bundan sonra hiç gülemeyeceğim,sevemeyeceğim ama bu hayat dışında başka bir hayata yönleneceğim.herkesin benimle aynı umutsuzluklarla gelip yerleştiği bir dünyada yeni ama eskimiş bir hayata başlayacağım.
nerde kalmıştım hatırlamıyorum sanırım ölüme yaklaşıyorum.neden ölüyorum ben?yaşamak için bir nedenim yok bahanesinin arkasına saklanmayacağım herkes bir amaç uğruna gelmiyor bu hayata.benim gibi bir şeyler başarabildiğini düşünen insanlar bir nebze daha şanslı tabi.bakmayın böyle konuştuğuma öyle büyük adımlar atmış değilim insanlık namına.sadece çoğunuza mantıksız gelebilecek şu satırların birilerinin hayatına bir şeyler katabilmesi umuduyla yaşıyorum son bir kaç saniyemi-ölüyorum.
soğukmuş ölüm üşümeye başladım.korkuyorum birazda.daha yaşayabileceğim şeyler vardı belkide.beklerken ölümü düşünmek en tehlikeli olanıymış hayatı sorgulama şeklinin.yaptığım onca hatanın yanındaki güzellikler biraz daha ilgi çekici olmaya başladı.sıcak bir yaz gününde elimde biramla sevdiceğimin kollarına yatmıştım bir keresinde ve bu hayatı onun için anlamlı kılanın ben olduğunu söylemişti.sıcaktı kolları ben şimdi üşüyorum ama.
yaşadığım son pişmanlık olmayacak ölmem.keşke bundan daha hızlı bir ölüm yöntemi seçseydim diye düşünüyorum evet.bir de keşke yükseklik korkum olmasaydı.ben hiç lunaparkların tadını çıkaramadım.dönme dolaba hiç binmedim mesela.o tahminimce dayanılmaz olan tadı da içimde hissetmedim yani hiç.kim bilir ne kadar güzeldir.ama ben de farklı bir şey yaşıyorum.hiç birinizin anlayamayacağı bir his,ölüm.
nasıl olduğunu anlatacaktım değil mi?kusura bakmayın kafam yerinde değil bu aralar umarım anlayışla karşılarsınız.gerçi bundan sonra karşılamazsanız da pek bir şey değişmeyecek.saatin sesini duymamaya başladım çünkü.daha derinden gelir oldu.boğuklaştı sanki.bacaklarımı hissetmiyorum sanırım.
birdenbire sebepsiz yere doyamadan çoğu şeye,bitmek gibi bir şeymiş ölüm aynen bu şekilde.bende şimdi anladım.
nasıl başladı benim ölüm hikayem sanırım açıklasam daha bir yardımcı olabilirim sizin bunalımlarınıza.ölürken başkalarını düşündüğümden değil sakın yanlış anlamayın.sadece benim yaptığım hataları sizin tekrarlamamanız için biraz yardımcı olmaya çalışıyorum çünkü şu anda canım acıyor.kanım usulca ölüme karışıyor.anılarım gözümün önünden geçiyor saatin sinir bozucu sesi kulaklarımı tırmalıyor.
bu sesin geçeceğini biliyorum.bedenim hissizleşecek, duygularım körelecek,kulaklarım duymamaya başlayacak, ayaklarım bedenimi taşıyamayacak hale gelecek.ben hazırlıklıyım buna sadece şu saatin sesini duymamaya başlayacağım anı arzuluyorum.duvarımın kapıyla kesiştiği köşeye sindim.belki hatırlamam diye bu satırları yazıyorum.bilekkesenlerde vadedilen sadece intihar edenlerin gittiği o diğer dünya beni beklemesen de evet ben geliyorum.
belki bundan sonra hiç gülemeyeceğim,sevemeyeceğim ama bu hayat dışında başka bir hayata yönleneceğim.herkesin benimle aynı umutsuzluklarla gelip yerleştiği bir dünyada yeni ama eskimiş bir hayata başlayacağım.
nerde kalmıştım hatırlamıyorum sanırım ölüme yaklaşıyorum.neden ölüyorum ben?yaşamak için bir nedenim yok bahanesinin arkasına saklanmayacağım herkes bir amaç uğruna gelmiyor bu hayata.benim gibi bir şeyler başarabildiğini düşünen insanlar bir nebze daha şanslı tabi.bakmayın böyle konuştuğuma öyle büyük adımlar atmış değilim insanlık namına.sadece çoğunuza mantıksız gelebilecek şu satırların birilerinin hayatına bir şeyler katabilmesi umuduyla yaşıyorum son bir kaç saniyemi-ölüyorum.
soğukmuş ölüm üşümeye başladım.korkuyorum birazda.daha yaşayabileceğim şeyler vardı belkide.beklerken ölümü düşünmek en tehlikeli olanıymış hayatı sorgulama şeklinin.yaptığım onca hatanın yanındaki güzellikler biraz daha ilgi çekici olmaya başladı.sıcak bir yaz gününde elimde biramla sevdiceğimin kollarına yatmıştım bir keresinde ve bu hayatı onun için anlamlı kılanın ben olduğunu söylemişti.sıcaktı kolları ben şimdi üşüyorum ama.
yaşadığım son pişmanlık olmayacak ölmem.keşke bundan daha hızlı bir ölüm yöntemi seçseydim diye düşünüyorum evet.bir de keşke yükseklik korkum olmasaydı.ben hiç lunaparkların tadını çıkaramadım.dönme dolaba hiç binmedim mesela.o tahminimce dayanılmaz olan tadı da içimde hissetmedim yani hiç.kim bilir ne kadar güzeldir.ama ben de farklı bir şey yaşıyorum.hiç birinizin anlayamayacağı bir his,ölüm.
nasıl olduğunu anlatacaktım değil mi?kusura bakmayın kafam yerinde değil bu aralar umarım anlayışla karşılarsınız.gerçi bundan sonra karşılamazsanız da pek bir şey değişmeyecek.saatin sesini duymamaya başladım çünkü.daha derinden gelir oldu.boğuklaştı sanki.bacaklarımı hissetmiyorum sanırım.
birdenbire sebepsiz yere doyamadan çoğu şeye,bitmek gibi bir şeymiş ölüm aynen bu şekilde.bende şimdi anladım.
yeni bir yazar adayımız daha.
vodafone cep öğrenci tarifesinde 7048 tuşlanarak gerçekleştirilebilecek eylem.
#95300
son 5 senedir en yüksek puanla alan 3. anadolu lisesidir.ilk iki sırada galatasaray lisesi ve istanbul erkek lisesi vardır.
son 5 senedir en yüksek puanla alan 3. anadolu lisesidir.ilk iki sırada galatasaray lisesi ve istanbul erkek lisesi vardır.
kabataş erkek lisesi nin renkleri.önceden kırmızı beyazmış savaş döneminde okulun askere giden öğrenciler ölünce beyaz olan renk siyaha çevrilmiş.
kıbrıs ın havaalanının ismidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?