"bu sorularının cevabını hiçbir zaman alamayacak, ama eleştirilerine devam etmekten de geri durmayacaktır. ocak 1962’de sscb pasaportunu aldığında sbkp merkez komite üyelerinden biri kendisine yaptığı açıklamada, onu kurultaya getirmesini tkp’nin harici büro üyesi i. bilen’den defalarca istediklerini, fakat i. bilen’in her seferinde kendisinin gelemeyecek kadar hasta olduğunu söylediğini anlatır. bu olay nazım’da adeta şok etkisi yapar. bilen’in kendisini kıskandığını, hatta yerini kaptırmaktan korktuğunu düşünür. kendisinin yıllarca partinin yönetici kadrosundan uzak tutulmasını da buna bağlar. ayrıca i. bilen koyu bir stalinistken kendisinin sürekli stalin’i eleştirmesinin de sbkp’nin tavırlarını etkilediği kanaatine varır. yine de kalemini sivriltmekten geri durmaz:
taştandı tunçtandı kağıttandı iki santimden yedi
metreye kadar
taştandı tunçtandı ve kağıttan çizmeleri şehrin
bütün meydanlarında
yok oldu bir sabah
yok oldu çizmesi meydanlardan
çorbamızdan bıyığı
odalarımızdan gözleri
ve kalktı göğsümüzden baskısı binlerce ton taşın
tuncun alçının ve kağıdın
1961’de pravda ve literaturya gazetelerinde yayınlanan bu şiirinde, stalin’in diktatörlüğüne çatar. tüm bu düşünceleri ve şiirleri sovyet düşmanlığı şeklinde yorumlanır. hatta 1963’te lenin ödülünün kendisine verilmesi bile engellenir. ancak her şeye rağmen nazım, partisine olan inancı ve bağlılığından dolayı ciddi bir mücadeleye girmekten kaçınır. dost gibi görünen düşmana karşı üstü örtülü bir üslup kullanmakla yetinmek zorunda kalır:
artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak."
not: bu çeşit bir alıntıyla nazım hakkında kısa bilgi verme yoluna gitme nedenim bazı bilgiçler tarafından ayırdına varılmamış stalin-hikmet kapışmasıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?