nutuktan...
her yerde gösteriler yapılması için yaptığım tebligat tarihinden üç gün sonra, yani 31 mayıs 1919da harbiye nâzırının şu telgrafını aldım:
«ingiltere olağanüstü komiserliğinden bâbıâlîye tebliğ olunup harbiye nezaretine verilen nota sureti aynen aşağıya çıkarılmıştır :
bugüne kadar gelen raporlardan, 3üncü kolordu bölgesinde âdî haydutluk olaylarından başka bir şey görülmediği bilinmekle beraber, son notada bildirilen durumlar hakkında özel soruşturma yapılarak sonucunun acele bildirilmesini rica ederim.
31/5/1919
harbiye nâzırı şevket
suret
1 — sivasın durumu ile orada olup bitenler ve bu şehirde yahut bu şehrin yakınında toplanmakta olan çok sayıdaki ermeni mültecilerinin güvenliği ile ilgili olarak son günlerde oldukça kaygı verici haberler almış olduğumu siz sadrazam hazretlerinin yüksek katına bildirmekle şeref duyarım.
2 — bundan dolayı askerî komutanın görev bölgesi içinde bulunan ermenilerin iyi korunması ve himayeleri için elden gelen bütün tedbirleri almasını emreder ve herhangi bir şekilde öldürme veyahut kötü muamele olduğu takdirde, kendisinin doğrudan doğruya sorumlu tutulacağını bildiren bir telgrafın yüksek harbiye nezaretince adı geçen komutana acele olarak çekilmesi hususunda emir
buyrulmasını siz sadrazam hazretlerinin yüksek şahsiyetlerinden rica ederim.
3 — bu talimata benzer bir talimatın ilgili sivil memurlara da verilmesini ayrıca rica ederim.
4 — memleket içindeki güvenlik bozucu olaylar konusunda siz sadrazam hazretlerinin yüksek şahsiyetlerinin ne kadar haklı bir endişe içinde bulunduklarını bildiğim için, siz sadrazam hazretlerinin yüksek şahsiyetlerine ayrıca, işbu, uyulacağından eminim.
5 — sözkonusu olan talimatın gönderildiği tarih hakkında verilecek bilginin beni fazlasıyla sevindireceğini bildiririm.
sivas vali vekilliğinden aldığım 2 haziran 1919 tarihli bir telgrafta da «bugün albay demange (dömanj) imzasıyla alınan telgrafta): izmir işgali üzerine, aziziyede hristiyanlar ölümle tehdit edilmiştir, bu hareket doğru değildir. sizi durumdan haberdar edeyim ki, bu gibi haller müttefik askerleri tarafından ilinizin işgaline yol açar, anlamında ihtarlarda bulunulmaktadır. . . vb.» denilmekteydi.
gerçekte, ne sivasta kaygı verici bir durum vardı ve ne de hristiyanların ölümle tehdit edildiği doğruydu. bunları, milletçe yapılmaya başlanan gösterilerden korkuya düşen hrıstiyan azınlıkların, yabancıların dikkatini kendi üzerlerine çekmek için kasıtlı olarak yaydıkları uydurma haberler olarak kabul etmek gerekir (belge : 22, 23, 24). harbiye nezaretinin nota suretini de içine alan telgrafına verdiğim cevabı olduğu gibi arzedeceğim:
istihbarat
çok ivedi 3.6.1919
sayı : 58
harbiye nezareti yüksek katına
ilgi: 2 haziran 1919 tarihli şifre
sivas ve çevresinde eskiden beri bulunan ermenileri ve sonradan gelen mültecileri yılgınlığa düşürecek hiçbir olay geçmemiştir. ne sivasta ne de çevresinde kaygı verici herhangi bir durum yoktur. herkes sükûnet içinde iş ve güçleriyle meşguldür. bunu kesinlikle bilginize sunar ve sizi temin ederim. bu bakımdan ingiliz notasındaki haberlerin nereden kaynaklandığı bendenizce bilinmek gerekir. izmir ve manisanın işgali ile ilgili acı haberler üzerine müslüman halk tarafından yapılan ve hristiyan azınlıklar hakkında hiçbir düşmanlık duygusu gütmeyen toplantılardan belki de bazılarının ürkmüş olması hatıra gelebilir. itilâf devletleri milletimizin haklarına ve bağımsızlığına saygılı kaldıkça, millet de vatanın saldırıya uğrayıp parçalanmayacağından emin oldukça, hristiyan azınlıkların korkuya kapılmalarına hiç bir sebep yoktur. bu konuda devlete karşı her türlü sorumluluğu yüklenir ve buna kesinlikle güven buyurulmasını istirham ederim. ancak, milletin bağımsızlık ve varlığını yok eden ve millî varlığı tehlikeye düşüren işgal, cana kıyma ve zulüm gibi izmir bölgesinde görülmekte olan olayların ve benzerlerinin tekrarlanmasına karşı, ne milletin heyecanını ve içindeki acıları ne de bundan doğacak millî gösterileri engelleyip durdurmak için kendimde ve hiç kimsede bir güç ve kudret göremeyeceğim gibi, bu yüzden çıkacak olayların karşısında da sorumluluk kabul edebilecek ne bir komutan ne bir sivil yönetici ve ne de bir hükûmet tasavvur edebilirim.
mustafa kemal
bu nota suretiyle tarafımdan verilen cevap sureti bütün komutanlara, vali ve mutasarrıflara bir genelge ile bildirildi.
bu tarihlerde ingiliz muhipler cemiyetinin isteğine katılarak bütün milletçe ingiltere himayesinin istenmesi, bu dernek adına, sait molla imzasıyla bütün belediye başkanlıklarına bir telgrafla bildirildiği ve bu telgrafın etkisini hükümsüz kılmak için milleti gerektiği gibi aydınlatmakla birlikte hükûmet nezdinde teşebbüslerde bulunduğum da sizce bilinmektedir (belge: 25). bundan başka 27 mayıs 1919 tarihinde türkiye - havas - reuter (royter) adındaki ajansın, toplanan saltanat şûrâsı ile ilgili açıklamaları arasında «şûrâyı oluşturan bütün üyelerin düşüncesi, türkiyenin büyük devletlerden birinin himâyesini sağlama noktasında birleşiyor» haberini yayması üzerine, sadrazama, milletin, millî bağımsızlığını korumaya kararlı olduğunu ve doğabilecek bütün kötü sonuçlara karşı her türlü fedakârlığı göze aldığını ve millî vicdanı temsil etmeyen haberlerin endişe verici tepkiler yarattığını yaymakla birlikte, bütün milleti de bu durumdan nasıl haberdar ettiğimi başka bir açıklama dolayısıyla belirtmiştim.
sadrazam ferit paşanın, parise bilinen daveti üzerine, birinci türkiye büyük millet meclisinin ilk toplantısını yaptığı günlerde bazı demeçler vermiştim. bu konudaki görüş ve davranış tarzımın ne olduğunu açıklamak üzere şu belgeyi olduğu gibi bilginize sunacağım.
şifre
ivedi havza, 3.6.1919
kişiye özel
samsunda 3üncii kolordu komutanı refet beyefendiye
erzurumda 15inci kolordu komutanı kâzım paşa hazretlerine,
erzurum valisi münir beyefendiye,
canik mutasarrıfı hâmit beyefendiye,
sivas vali vekili hâkim hasbi efendi hazretlerine,
kastamonu valisi ibrahim beyefendiye,
ankarada 20nci kolordu komutanı ali fuad paşa hazretlerine,
konyada yıldırım kıtaları müfettişi cemal paşa hazretlerine,
diyarbakırda 13üncü kolordu komutanı vekili cevdet beyefendiye,
van valisi haydar beyefendiye.
fransız siyasî temsilcisi mösyö defrance (döfrans)ın sadrazamlık yüksek makamına gelerek osmanlı devletinin haklarını konferans huzurunda savunmak için parise gidebileceklerini bildirdiği, dahiliye nezaretinin resmî tebliğlerinden ve ajans yayınlarından anlaşılmıştır. izmir olayı üzerine milletimizin gösterdiği şiddetli tepki ve böylece bağımsızlığını koruma konusunda beliren kesin kararlılığının sonucu olan bu başarı şükranla karşılanmaya değer. ancak, buna rağmen, yunanlıların izmir ilini işgali önlenebilmiş değildir. herhalde milletin, kendi haklarının bilincinde ve onları çiğnetmemek için tek bir vücut halinde fedakârca harekete hazır olduğu, itilâf devletlerine karşı gösterilmeye ve ispata devam edildikçe, bu devletlerin milletimize ve onun haklarına saygılı olacağına şüphe yoktur.
sadrazam paşa hazretlerinin konferans huzurunda osmanlı devletinin haklarını savunmak için ellerinden geleni yapacakları tabiîdir. ancak, milletçe kesin bir şekilde savunulması istenen ve gerekli görülen haklar özellikle iki noktada önem kazanır. birincisi, devlet ve milletin mutlak olarak tam bağımsızlığı, ikincisi de vatanın ana topraklarında çoğunluğun azınlıklara feda edilmemesidir. bu konuda parise harekete hazırlanan heyetin görüşü ile millî vicdanın kesin istekleri arasında tam bir uygunluğun bulunması şarttır. aksi halde, millet, pek güç bir durumda ve giderilmesi imkânsız oldubittiler karşısında kalabilir. bu endişeyi doğuran sebepler şunlardır: sadrazam paşa hazretleri, duyulan demecinde, bir ermeni muhtariyeti ilkesini kabul etmiş olduğunu bildirdi. bunun sınırını belirtmedi. bundan doğu illerinin halkı elbette üzüntü duydu ve durumun açıklanmasını istemeye mecbur oldu. toplanmış olan saltanat şûrâsında da üyelerin hemen hepsi, millî bağımsızlığın korunmasını ve millet mukadderatının bir millî şûrânın yetkisine bırakılmasını istedikleri halde, yalnız, hükûmetin dayandığı itilâf ve hürriyet fırkası adına başkan sadık bey tarafından yazılı olarak ingilterenin himâyesi teklif edildi. geniş bir ermenistan muhtariyetini ve devletin bir yabancı himâyesini kabul konularında, milletin isteği ile şimdiki hükûmetin görüşü arasında bir uygunluk olmadığı anlaşılıyor. sadrazam paşa hazretleri ile birlikte hareket edecek olan heyetin, milletin haklarını savunmada uyacağı ilkeler ve program milletçe bilinmedikçe, arzedilen noktalarda endişeye kapılmamak mümkün değildir. bu suretle illerdeki ve onlara bağlı yerlerdeki müdafaa-i hukuk-ı milliye ve redd-i ilhak cemiyetlerinin temsilcileri ve daha teşkilâtı tamamlanamayan yerlerde de belediye heyetleri, sadrazam paşa hazretlerine ve doğrudan doğruya zât-ı şâhâneye telgraflar çekerek, millî bağımsızlığın mutlak dokunulmazlığının ve millet çoğunluğunun haklarının korunmasının milletin temel şartı olduğu belirtilmeli ve gidecek heyetin yapacağı savunmanın esaslarını millete resmen ve açıkça bildirmesi istenmelidir. milletin bu şekildeki hareketi ile, gidecek heyetin savunmaya çalışacağı ilkelerin gerçekten milletin isteği olduğu, itilâf devletlerince anlaşılacak ve şüphesiz daha fazla bir önemle dikkate alınarak heyetin görevini kolaylaştıracaktır. bu düşüncelerin gerekenlere süratle ulaştırılmasını ve duyurulmasını, vatanımızın mukadderatı adına vatansever yüksek şahsiyetinizden özellikle istirham ederim. bu telgrafın alındığı zamanın bildirilmesini de rica ederim.
mustafa kemal
devamı için:
(bkz: istanbul a geri çağrılışım)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?