islamiyet

tasarimharikasi
teslimiyet demektir.

sözlük anlamlarının/tanımlarının dışında, islam’ın öğretisi ve taşıdığı mecburiyetler, kitleleri maddeten tatmin etme kaygısı taşımayan; inanmak isteyen insanların kişisel gelişim evrelerini ve kıstaslarını makul bir çerçeveyle çizen, davranış biçimlerini önceden bilen, uygun ve ön yargısız bir düşünce sistemi inşa ederek yaratıcıya ulaşmayı hedefleyen kurallar bütünüdür.

islamiyet; sadece ortadoğu’ya gelmiş, orada yeşermiş ya da bir kısım zevatın tabiriyle "kılıç zoruyla yayılmış" bir dogmalar bütününden ibaret değildir.

dün ile bugün arasında köprü kuran, kör siyasetin ve fanatizm ile bezeli ideolojilerin üzerinde duran, yeri de yolu da son derece net olan bir manifestolar silsilesidir.

islam; barış çağrısıdır. kuran; kalben ve ruhen kararmışlara yönelik en doğru tespitleri ve saptamaları; edebi dili ve yazın alanındaki metaforları, ironileri ve hicivleri dünya üzerinde en iyi kullanan tüm kalemlerin birleşip yazamayacağı/yapamayacağı kadar rasyonel bir şekilde betimlemiştir.

"onlar, iyi korunmuş kentlerde veya duvarların ardında olmaları haricinde bir araya gelip sizinle savaşamazlar. aralarındaki çekişmeleri çetindir. sen onları birlik sanırsın, halbuki kalpleri paramparçadır. zira onlar akıllarını kullanmayan bir topluluktur." (haşr/14)

dünyanın kanını emen ve buna asla doymayacak olanların bozgunculuklarını yüzlerce yıl önceden haber verene de bin selam...

"kendilerine "yeryüzünde bozgun çıkarmayın" dendiğinde, "tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz" derler." (bakara/11)

"küfre sapanlar seni etkisiz hale getirmek veya seni öldürmek ya da seni yurdundan sürmek için planlar yapıyorlardı. onlar tuzak kuruyorsa allah da tuzak kuruyor. allah tuzak kuranların en ustası/hayırlısıdır." (enfal/30)

yaptıkları her şeyi iyi-doğru-güzel ambalajıyla kakalamanın, politika ve diplomasi olarak adlandırıldığı bir dönemden geçiyoruz. en kötüsü de bu.

kur’an’ın 7. yüzyıldaki arap kavmine indiğini savunanların; yukarıdaki mesajlara benzeyen onlarca örneği, hem oldukça berrak, hem de geçmişle günümüz arasında sapasağlam bir köprü kurarak anlatışına gösterdikleri tepkiler, sünni mezhebiyle ve hadislerle beyni yıkanmış bir yobazın verdiği tepkilerle tıpatıp aynı.

bu yüzeyselliğin dönüp dolaşıp geldiği nokta, yüzlerce yıldır dönen kirli tezgahı kurgulayan ve uygulayanlarla birlik olmasıdır.

kardeşçe yaşadığımız insanlara ve bize savaş açan hasta ruhlu lümpenleri, çiçeklerle karşılamamamız gerektiğini, bu kaidelerin hayatımızdaki en önemli rehber ve kılavuz haline gelmesini öğütleyen kuran; dostum olsun ya da olmasın, sınırlarımızın içinde/dışında, insanlara göz göre göre bomba yağdırılmasını ve halkların kalleş kumpaslar ve tuzaklarla yaratılan savaşlara kurban edilmemesi gerektiğini d-e-f-a-l-a-r-c-a zihnimize nakşediyor.

işte teslimiyetin özü budur: kin beslediğin topluluğa karşı bile adaletten sapmıyorken (maide-8), akrabalarına ya da yetim sahibi kadınlara göç esnasında ya da dışında yaren olman gerekiyorken (ahzab-50); şehir efsanelerine itibar etmemeyi, bilgiye, aydınlanmaya, hatta tekamüle bu yoldan ulaşacak olma hırsını ve sonucunu matah bir şey zannetmemeyi öğrenmek demektir teslimiyet.

zihnin; kötü niyete kapı aralayacak tüm fikirleri reddetmesi, soru işaretlerini yanında yöresinde tutarak katı ve hodbin bir kesinlikten uzaklaşması demektir.

cinselliği meta haline getirmemek; herhangi bir metindeki olay örgüsünü, bağlamından koparmadan değerlendirebilme cesaretini göstermek demektir. ikili ilişkilerde birçok yüz ve maske kullanmamak, olduğu(n) gibi görünmek ve olmayı düstur bellemektir.

teslimiyetin özü; olayların ve insanların, eylemi ve söylemi arasındaki dengeyi baştan aşağı doğru bir biçimde, adalet terazisinden milim sapmadan sağlamak demektir.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol