birinci mektup

yaslibirkisarehindussedegunler
ümit yaşar oğuzcan mektuplarından.

"geceydi. bütün insanların çırılçıplak olduğu bir zamandı. onları düşünüyordum; gümüş tepsilerdeki kristal kadehlerden zamanı yudumlayan insanları düşünüyordum. irili ufaklı aynaların karşısında enseleri bembeyaz kadınlar boyanıyordu. uzun uzun parmakları vardı kadınların. öpülmeye alışmış dolgun dudakları vardı. kocaman kocamandı kalçaları. o kadınları düşünüyordum.

bir kurt bir geyiği kovalıyordu yüreğimde. geyik soluk soluğaydı, yorgundu, bitkindi. karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi. koşuyordu. koşmak kurtuluş değildi belki, ama bir ümitti. koşmalıydı.

oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri. avına güvenle, şehvetle yaklaşıyordu. yeni bilenmiş, sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri. bütün dileği et ve kandı, istese geyiğe hemen yetişebilirdi, ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu, bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk bitmesin istiyordu.

ben seni düşünüyordum. çünkü geceydi. sevişme zamanıydı insanların. yalnızdım. beni kuşatan duvarlar birer beyaz çarşaftı bu saatte. kapılar tüylü, yumuşak battaniyelere benziyordu.

ben seni düşünüyordum. kim bilir ne güzeldin soyunduğun zaman? nasıl kadındın? nasıl öpüşürdün kim bilir? nasıl kadın kadın kokardı her yerin? tutup avuçlarıma sığdırıyordum seni, gözlerime, dudaklarıma sığdırıyordum.

sensiz kahrolmak vardı. seninle yaşamak vardı doludizgin. seninle her gece birbirimizi yenilemek vardı odalarda. odalara sığamamak vardı. bir sel gibi taşmak vardı, gecelerden.

elimi uzatsam tutabilirdim seni, öyle yakındın. zamana kokun sinmişti. belki de uzaktın, günlerce koşsam yetişemezdim sana. zamana kokun sinmişti.

tuttum resmini indirdim duvardan
duvar ağlamaya başladı."
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol